Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '12

 
Kategori
Magazin
 

‘İşler Güçler’, ekranın yeni ‘Yalan Dünya’sı mı?

‘İşler Güçler’, ekranın yeni ‘Yalan Dünya’sı mı?
 

Farklı espri anlayışı ile Star TV ekranını şenlendiren ‘İşler Güçler’, aynı zamanda izleyici profilinin, program tercihi konusunda yarattığı çelişkiyi de gözler önüne serdi. İlk bölümü maç saatiyle denk düşerek, hak ettiğinden daha az seyirciye ulaşan dizinin A/B grubundaki beşinciliğine karşın, toplam izleyicide 20’inci sırada yer alması, espri anlayışındaki farkın ortaya konması yönünden önemli bir göstergesi oldu.

Boş kahkahalar yerine, ince esprilerle gülümsetmeyi tercih eden; kalıp oyunculuk ve zorlama canlandırmalarla eğreti mesajlar vermek yerine abartısız sahnelerle düşündürmeye yönelen ‘İşler Güçler’, seviyeli diliyle de izleme rahatlığı sağlayarak kendini ispatladı. Sahneler arası geçişleri ve kurgusu başarılı olan dizinin en önemli özelliği; Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celal Cengiz’in kendilerini oynaması! Bu yönüyle, gerçekçiliğini daha çok hissettiren ‘İşler Güçler’in öyküsü de aynı doğrultuda oyunculuk mesleğinin zorlukları üstüne kurulu.

Yeni bir ‘Yalan Dünya’ mı?

Dizi içinde dizi çekme ve sektörün içyüzünü sergileme üstüne kurulu ana temasıyla ‘Yalan Dünya’ esintileri taşıyan ‘İşler Güçler’, yüzde yüz gerçekleri sergilemeye odaklanırken farkını ortaya koyup kendi tarzını yaratmayı bilmiş. Tema benzerliği dışında açığa çıkan bu tarz farkı, parlak görünen dünyanın yalanlığını şamatasız bir dille resmetme ve karakterlere eşit oranda ağırlık verilmesi noktasında kendini gösteriyor.

At binmeyi ve dövüşmeyi bilmediği için beş ay çalıştığı rolü, Türkçe konuşamayan birine kaptıran Kütahyalı Ahmet…

Sırf belgesel ilgi çeksin diye, çinicilik mesleğini öldürme krizine giren; ‘Sanat sanat için midir yoksa toplum için mi’ tartışmasıyla çileden çıkan Sadi…

MEB yapımdan gelen Kazım Karabekir rolü teklifine fit olmayıp sorularıyla taksiciyi kahkahaya boğan; ardından çay kaşığı yutarak zoru başaran Murat…

Üç ana karakterden birini, diğerinin önüne çıkartmamaya özen gösteren dizide kahramanlarımızın hepsinin de görevi aynı değerde. Oyunculuğun bilinen ama umursanmayan ayrıntılarının laf kalabalığına getirilmeden anlatılması ise bu olumlu içeriğe dikkatlerin yoğunlaşmasını sağlayan ve diziyi benzerlerinden ayıran bir taktik!

Anlayana esprili mesaj bol

Türk ekranlarına en çok yaraşanın ‘belgesel’ olduğu esprisiyle, sadece ceza niyetine belgesel yayınlayan özel kanallara taş atan… ‘Belgesel izliyorum’ yalanına karşı yeni reyting sistemini ortaya süren… Beceri sahibi olmayan oyuncularımızı, üç mimikli Tom Cruise örneği üstünden mükemmel biçimde eleştiren… Beyaz eşyaya endeksli maaş ve TOKİ’den ev beklentisi saptamalarıyla, cami avlusuna terk edilmiş bebekten beter durumdaki(tabii bunlar doğru bağlantıları kuramayanlar için geçerli) oyuncuların durumuna dikkat çeken… Anılarla doyan eskilerin sefaletini de unutmayarak, ne denli geniş bir açıdan bu yalan dünyaya bakacağını daha ilk bölümden ispatlayan ‘İşler Güçler’, kanal denetiminden program kaçırmanın yolunu da ‘diziyi ucu ucuna yollamak’ ayrıntısıyla deşifre ediyor.

‘Fazla kilo’bahanesiyle askerlikten yırtanları iğnelemeyi unutmayıp rollerin kişisel irtibatlarla geleceğini kara komedisine ekleyerek ‘yıldızlı aferin’i hak eden ‘İşler Güçler’in göründüğü kadarıyla önü açık. Ancak, ‘İnsanlar Âlemi’ne takılan A/B izleyicisini kanalda tutma pazarlamacılığıyla, ikinci kuşağa konulması ilerisi için tehlikeli olabilir. Hele bir de espriler bol keseden tüketilir ya da mimikler kalıplaştırılırsa, bu geç saat rahatlıkla reyting kaybı doğmasına yol açar. Dolayısıyla dizinin şimdilik en büyük dezavantajı, ‘yayın saati’! Yok, eğer dizinin ömrü ‘yaz aşkı’ kadar deniyorsa o başka. O zaman da sanal medya boşa sallanmış olur.

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..