Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Mart '10

 
Kategori
Siyaset
 

“Kanun” ne işe yarar?

“Kanun” ne işe yarar?
 

“Yasama” yani TBMM, şu andaki “Seçim Yasası” ile çok demokratik olmasa bile milletin oylarıyla “Seçilmiş kişilerden” oluşur. Asıl anlamı ile “Millet iradesinin oluştuğu yer” burasıdır.

Bu meclisin iki temel görevi vardır. Birincisi “Yasa yapmak”, ikicisi ise “Hükümeti denetlemek” olarak Anayasa’nın 87 nci maddesi ile belirlenmiştir. TBMM, çoğunluğu oluşturan (bugünkü gibi) partinin yönetiminde olduğu için “Denetleme” yetkisini “Denetlememe” olarak kullanması mümkündür. Diğer görevi ise dediğim gibi, Anayasa’ya uygun “Yasa” çıkartmaktır.

“Yasa” ne demektir diye baktığımızda, kısa ve basit tarafından şöyle anlatıyor TDK sözlüğü: “Devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun…”

Konu “…uyulması gereken kurallar…” olarak tanımlandığında, uyulmaması halinde elbette bir “Yaptırımı” olacak ki, buna da “Ceza” diyoruz.

Devamında “Ceza” ne demek diye baktığımızda ise yine TDK sözlüğü şöyle tarif ediyor: “Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı devletin koyduğu sınırlama.”

Parlamenter demokratik rejimlerde, “Yasama” yasa çıkarma görevini yaparken, “Yargı” yasaya göre hüküm verir, yürütme de verilen hükmü yerine getirir.

Şimdi “Yasama” organı olan TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren Türk Ceza Kanununun 215 nci maddesine bir bakalım ne diyor…

“Suçu ve suçluyu övme” başlığı altındaki maddede şöyle yazıyor: MADDE 215. - (1) İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bir de Anayasada bir madde var, oraya bakalım…

“VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti” başlığı altındaki 25 nci maddesi şöyle: “MADDE 25.Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

Bir madde daha Anayasadan, o da 26 ncı maddenin ikinci fıkrası, şöyle: “Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.”

Ben…

Zaten oldukça “Az olan aklım” ile düşünüyorum da, bu nasıl bir iştir?…

Yasama organı olan TBMM, yasayı çıkartıyor ve yargıya “Bak arkadaş… Evet, düşünce özgürlüğü vardır. Lakin şöyle şöyle olursa, bunun adı suçtur. Bu suçu işleyen de şöyle ceza görmelidir. Bu suçların işlenmesi de hiçbir şekilde insanların düşünce özgürlüğünü kısıtlamaz. Kısıtlarsa da bu…” diyor ve niye kısıtlayacağını da açıklıyor.

Buna rağmen…

Adam, onbinlerce insanın ölümüne neden olmuş, çoluk çocuk demeden birçok kişinin ölümü onun emri ile olmuş. Yakalanmış, hüküm giymiş ve ömür boyu da bu cezasını çekmek üzere “Yürütme” tarafından gereken yere konmuş…

Diyeceksiniz ki “Eeeee be birader, sonraaa…”

Sonrası ve aklımın almadığı şey şu…

Adam, ceza mı çekiyor, devlet kontrolü altında icraatına devam mı ediyor, anlamıyorum, bu biiiiir…

İkincisi, birileri hemen her gün meydanlarda ve olabildikleri her yerde bu adamı övmeye devam ediyorlar…

Şimdiiiii…

Bu ülkede yasa var mı? Varsa kim, kime ve nasıl uyguluyor, burasını anlayamadım. Anlayamadığım için de ne zaman aklıma gelse, ters köşeye yatmış kaleci gibi oluyorum.

Düşündüm, taşındım… Sonunda dedim ki yazayım, okuyan olursa belki onları da ters köşeye yatırırım.

Hadi bakalım… Yattınız mı ters köşeye? Yatıramadıysam biraz daha düşünün bence…

16 Mart 2010

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara