'Kemalist diktatörler(!)' bu ülkeyi batırmaya devam mı ediyor?

Ülkenin kurtuluşunda ve kuruluşunda emeği olmayanlar, gemi iyice azıya aldılar!

Daha düne kadar Refah Partili olan ve bu gün PKK’nın kontenjanından vekil seçilen birisi, Atatürk’ün kurduğu meclis kürsüsünden, Atatürk için “Kemalist Diktatör” diye hakaret yağdırabiliyor.

Kim mi?

Çok şey bildiğini kamuoyuna dikte etmeye kalkan, ancak fazla bir bilgisi olmayan, kimin değirmenine ne zaman su taşıyacağı belli olmayan, rüzgârın yönüne göre istikamet ve siyasi görüş beyan eden, dünün dincisi, bu günün ayrılıkçı terör örgütü destekçisi Altan Tan!

Altan Tan ne diyor?

“Kemalist diktatörlüğün bir huyu var; öldürüyor, asıyor, işkence kuruyor ve ondan sonra da 'İngiliz ajanı' diyor. İngilizler, bir kurşun atmadan İstanbul'dan çıktılar ve Ankara hükümetine İstanbul'u teslim ettiler. İngilizler ile ne yaptınız, siz bunları anlatın.”

Altan Tan bu söylemi ile ne kadar derin bir tarih bilgisine sahip olduğunu açıkça gösterdi!

Bundan bir süre önce bir AKP milletvekili, aslında kurtuluş savaşı olmadı demedi miydi?

Altan Tan’ın bu söylemine CHP ve MHP sert tepki gösterirken, AKP sıralarından ses çıkmıyor. Yani derin bir sessizliğe bürünerek, bir yerde bu sözlere destek veriyorlar.

Bu sözler söylenirken, iktidar kanadı ne yapıyor dersiniz?

Onların derdi Merve Kavakçı’ya iade-i itibar kazandırıp, eğitimi 4+4+4 sistemine bağlamak! Tabi buna karşı çıkanları da bertaraf etmek!

Ha birde 28 Şubat tartışmaları aldı başını gidiyor. Bu günkü iktidarın 28 Şubat’tan etkilendiği söylenebilir mi?

12 Eylül ve 28 Şubat askeri eylemleri bu günkü iktidarın temelini atmadı mı?

Bu gün yargılanmaya çalışılan, ancak bir sonuç alınmayacağı gün gibi aşikâr olan 12 Eylül Paşalarından hayatta olan ikisine, her hangi bir yargılama yapılacağını düşünebiliyor musunuz?

28 Şubat ile ilgili yargıya intikal eden, bırakın yargıyı soruşturmaya konu edilen bir girişim duydunuz mu?

Bu söylemlerin hepsi, halkın dini duygularını sömürerek, iktidar sürelerini uzatmak için kurgulanmış bir süreçten ibarettir.

Halkın çocukları için 4+4+4 eğitim formülünü geliştirenlerden hangisinin çocuğu bu şekilde bir eğitim alacaktır?

Yani, bu söylemlerin ve eylemlerin hepsi şuna benziyor: ‘Bizim dediğimizi yapın, gittiğimiz yoldan gitmeyin!’

Bu arada İmam Hatip Liseliler Derneğinin hakkını vermek lazım. Anayasa konusunda olduğu gibi eğitim konusunda da görüşlerini açıkça beyan ettiler. Özellikle eğitim konusundaki engin fikirleri, ülkemizin geleceği açısından çok önemli!

Ne diyor İmam Hatip Liseliler Derneği?

“Kız ve erkek öğrencilerin öğrenim gördükleri okullar ayrılsın”

Neden mi?

Erkek öğrenciler ‘cinsiyet baskısı’ yüzünden “Drama” yapamıyorlarmış!

Tabi en büyük gerekçe; “Tek cinsiyetli öğrenme ve eğitim özgürlüğü”

Yani, konu geldi çattı özgürlüğe!

Tıpkı terör örgütü yandaşlarının, ağızlarını her açışlarında, barış ve demokrasi istedikleri gibi… 

Bu tür dini dernekler ve vakıflar ağızlarını her açtıklarında, özgürlük adına halkın yaşamına müdahale etmeyi kendilerine görev biliyorlar. Oysa bu rejimde onların yaşamına kimse müdahale etmiyor.

Netice itibarıyla; Atatürk’ün kurduğu mecliste, Atatürk’e hakaret ediliyorsa ve iktidar partisi buna ses çıkarmıyorsa, ülkenin geleceği zifiri bir karanlığa doğru gidiyor demektir.