- Kategori
- Gündelik Yaşam
"Kilometre Doldu" Dedi

alıntıdır
Dün akşam iş çıkışı anneme gitmek üzere servis değiştirdim. Ne büyük lüks İstanbul trafiğinde gideceğin yere yarım saatte ulaşabilmek.
Aslında bekarlığımız süresince eşim de, ben de yakındık iş yerlerimize. Ama daha önce de söylediğim gibi, insan bir süre sonra o uzaklığa, yolda geçirdiği zamana da alışıyor işte. Eşyaların neredeyse oralı oluveriyorsun.
Anneme varmadan az önce eşim aradı. Babaannesi (babaannemiz) hastanedeydi. Eşimde yanında. En kıymetli torunu çünkü. En sevdiği, en değer verdiği.
Tesadüfen ben anneme gidince eşimde babaanneye uğramış ve nefes tıkanıklığı yüzünden hastaneye kaldırmış. “Hava veriyorlar, gelme” dedi.
İçim rahat etmez ki…
İnsan hasta olduğunda yada çok sevindiğinde yanında tanıdıkların olmasını da istiyor. Çok şükür atlattık ve eve dönüldü.
Sonra da ben gittim onu görmeye. “Alıştırın kendinizi artık, kilometre doldu” dedi.
Ve her zamanki gibi gülümsedi.
“Ne acı” dedim kendi kendime.
Gelebileceğin bir noktaya geldiğinde bir o kadar daha olmayacağını biliyorsun.
Geçmiş ile yaşıyorsun ama tek bir gününe bile bir daha dönemiyorsun. Yaş aldıkça tüketiyorsun aslında.
Sürenin dolmasını bekliyorsun belki de bir zaman sonra.
Öyle yada böyle hayata da katılıyorsun bir yandan. Torunun mutluluğu, oğlanın işi, kızının eşi, evin badana boyası vs.
Yine hep bir şeylerle meşgul oluyorsun.
Ama hastalandığında pekte önemsemiyorsun.
Nasılsa “kilometre doldu” diyorsun.
Babaanne gibi…
Babaannelerimiz gibi…
Mecburi bir boş vermişlik içinde oluyorsun.