Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '19

 
Kategori
Kitap
 

'Mış Gibi' Yaşamak

Zaman zaman düşünmüşümdür; sözünün eri olmayan, dediği ile yaptığı birbirini tutmayan, söz verip yerine getirmeyen, yapıyormuş gibi görünüp te aslında bir şey yapmayan, bilgisi dahilinde olmasa bile yorum yapabilen ya da konuşan, öz eleştiri yapmadan başkalarını yeren ve samimiyetsiz davranan insanların tutumuna topluca ne ad verilir diye... Aslında hepimizin yakından bildiği bir yaşam tarzı bu. Özü, sözü ve davranışı bir olmamak ve neticesinde yaşanan samimiyetsiz yaşamlar. Şöyle bir etrafımıza bakmamız yeterli sanırım; evde, işyerinde, sokakta, kamu dairesinde, hastanede, bakkalda, durakta, otobüste, okulda, medyada ve daha birçok ortamda. 

Her gün gördüğümüz ve bildiğimiz yanlışlara karşı nasıl bakar kör olduğumuzu güzel bir anlatım ile kaleme almış Doğan Cüceloğlu. Keyifle okudum. Kitap 4 bölümden oluşuyor; 1. bölümde bir söyleşi başlatılıyor, 2. bölümde kamusal yaşamın, 3. bölümde ilişkilerin ve 4. bölümde yaşamın ‘mış gibi’ si ele alınıyor. Psikolog yazar, kitabına bir teşekkür yazısı ve okura mektup ile başlamış. Kitap boyunca Akif Okurer ile yaptığı söyleşilere yer veriyor ve bazı çıkarımlarda bulunuyor. Önce bir caddede yürüme ile başlıyor anlatım. Yürürken görülenler - kaldırımlardan yollara hatta binalara kadar -hakkında bir değerlendirme yapıyorlar. Kitabın son sayfasında okurlarına bir davet sunuyor yazar. Bu davette ‘mış gibi’ yaşamlara dair tecrübelerini paylaşmalarını istiyor. “Öyle bir ülke yaratalım ki, çocuklarımız ‘mış gibi’ yaşamak zorunda kalmasınlar” diyor Cüceloğlu. ‘Mış gibi’ olmanın ve yaşamanın ne demek olduğunu yazar şöyle açıklamış; “Mış gibi yaşam, düşüncelerinin arkasındaki niyetin farkında olmayan, sözü, gözü, davranışı birbirine uymayan insanların yaşamı demek”. Böyle insanlar var mı? sorusuna da çevrenize bir bakın diyor, ilgisiz anne babalara, kitap okumayan öğretmenlere, vatandaşa yardım etmeyen bürokrasiye, bazı yasaların adaletsizliğine…vs. Yaşıyormuş gibi görünüp te aslında yaşamamaya hatta yaşadığının farkında olmamaya işaret ediyor. Kısacası özüne yabancılaşmış insanların oluşturduğu ‘mış gibi’ yaşamlardan bahsediyor kitabında. ‘Mış gibi’ yi belirleyebilmek adına yaşam ortamına öğeler getirilmektedir; 1-Niyet, 2-Bilgi, 3-Beceri ve 4-Eylem ve Uygulamayı Sürdürme Sorumluluğu. Birinden biri eksik olduğunda işimizi ya da sorumluluğumuzu tam olarak yerine getiremiyoruz ve dolayısıyla ‘mış gibi’ bir davranış çıkmış oluyor ortaya. Farklı gazete haberleri, trafik kazaları, kurallara uymayan sürücüler ve işini ‘mış gibi’ yapan medya ele alınıyor ve bu haberlerdeki ‘mış’ lı davranışlar tespit edilerek değerlendirme yapılıyor. Ele alınan diğer konular arasında kadın olmak, çevre bilinci, kamu hizmeti, güvenlik, yargıda eşitlik, adalet ve kent-yol-bina var. Ayrıca kitapta Atilla İlhan’ın da bir şiirine yer veren yazar sıradan görülen olayları farklı görmenin öneminin altını çizmektedir. Cezalar ve cezalar arasındaki eşitsizlik ele alınan diğer önemli konular arasında yer almaktadır. Beni en çok etkileyen gazete haberlerinden bir tanesi; Anadolu’da bir hakimin, kocası tarafından dövülen bir kadının şikayetini haksız bulması ve kadınların kocaları tarafından dövülmesinin doğal olduğunu savunması oldu. Kitap süresince kültürlü ve eğitimli iki adamın sohbetini takip etmek kitabın güzel yanlarından bir tanesi. Ben de ‘mış gibi’ yaşamanın ne demek olduğunu öğrendim ve bu tanıma uyan yanlarım var mı acaba diye öz eleştiri yapabilme fırsatını edindim. Bunun yanı sıra kitapta Türkiye ile ilgili çok fazla olumsuzluğa yer verildiğini hissettim. Ayrıca kitapta ne yenip ne içildiğine, nerede oturduklarına ve nasıl vakit geçirdiklerine dair fazla ayrıntıya yer verilmiş. Kitapta beğendiğim cümlelerden bazıları:

“Özüne yabancılaşmış insanlar”

“Benim düşündüğüm gibi düşünmez ve benim dediğimi yapmazsan, sen de ötekilerdensin!”

“Biz insanlar için doğayla uyum içinde yaşamayı seçip seçmemekte özgür değiliz, buna mecburuz.”

“Bir insanın anavatanı çocukluğudurçocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur.”

“İnsan ne kadar kendinden emin değil ve bencilse o kadar denetleme meraklısı oluyor.”

 

İlknur Şimşek 

İstanbul / Kasım 2019

 

 
Toplam blog
: 27
: 189
Kayıt tarihi
: 22.01.13
 
 

Hayal dünyamızda yaşadıklarımız çoğu zaman kendimizi ilgilendirir. Başkalarına anlatmaya kalkıştı..