'Oyun' oynamak...

Oyun; kural tanımayı, işbirliğini, girişimciliği, sosyalleşmenin yanında fiziksel ve zihinsel gelişmeyi sağlarmış.

Çevreyle ilgili bilgi toplama, tanıma ve iyi ifade edebilmeye yardımcı olurmuş.
Sorumluluğu ve saygılı olmayı öğretirmiş.

Beklemeyi bilmeyi, bir işe başlamayı öğrenmeyi, devamını ve bitirmeyi öğretirmiş.
Problem çözebilmeyi, zamanın kullanımını, duygusallığı, dikkati, her şeyi oyun sayesinde öğrenirmişiz.

Yeteneklerimizin gelişimini, kendimize güven ve karar verebilme yetimizi dahi oyuna borçluymuşuz.

Hatta dilimizi bile...

İşte, bunları okuyunca beynimden vurulmuşa dönmedim.

Üç aşağı, beş yukarı zaten herkesin bildiği şeyler dedim ama içim rahat dağildi.
Koşarak gittim, ilk iş olarak kendime uygun bir kaç oyun buldum.

Hani ünlü bir kişinin suratını dörde bölüp, 'tanıdınız mı?' diye soruyorlar ya onun gibi veya top nerede gibi... Çok başarılıydım çok.

O güvenle üç top bilardoya geçtim, (Benim için terfi sayılabilirdi)

Kazın ayağı öyle değilmiş, yenildikçe yenildim.

Ne ustalar varmış, gözü kapalı oynuyorlar vallahi, puanlarım bitti bitecek, hemen çıktım.

Şimdi ki oyunlara yenilmişliğime hiç üzülmüyorum.

Pahalı oyuncaklarım hiç mi hiç olmadıysa da, eskiden pamuk helva yerken hem topaç, hem çember çevirmiş, olmadı saklambaç, olmadı körebe oynamıştım.
Milelerimiz vardı sıralardık, bir başkası; aşık atar 'aç mı, tok mu?' oynardık.
O günlerden bu günlere bir çok arkadaşım, dostum olmuştu.

Bu teselli ile avare avare dolaşırken aklıma bizim bu siyasiler geldi, seçtiklerimiz, seçemediklerimiz var ya onlar geldi.

Kendime, 'onlar da çocukken hiç oyun oynamışlar mıdır? diye sordum.

Cevabım 'hayır' oldu. Bunlar, 'çelik çomak bile oynamamıştır' dedim.

Bundan sonra oynasalarda başaramazlar, isteseler de olmaz.

"Kendimden biliyorum(!)"

Tekrar, 'bunlar' diyorum; ya küçükken hiç kimselerin bilmediği 'şey'leri kendi aralarında oyun diye oynamışlar ya da, 'oyun' diye başka 'şey'lerle kandırılmışlar. Şimdi de aynı 'şey'lerin devamını bizimle oynuyorlar.

Kural tanımama onlarda, sorumsuzluk onlarda, saygısızlık desen diz boyu,
yalan dolan onlarda, işbirliğinden anladıkları 'menfaat' ve 'çıkar' o da onlarda, geçimsizlik zaten onlarda, velhasıl, tüm olumsuzluklar onlarda.

Kıssadan hisse...