- Kategori
- Deneme
"Rain Man" Yağmur Adam (2)
Gönlüm kırık
Gönül kırıklıklarına yağmur yağıyor güzelim.
Beni bıraktığından beri “Nicesin neredesin” diye, hiç sormuyorsun.
Biz o yağmurlarda hem beraber yürüdük, hem beraber ıslanmıştık.
Hani, ben, “Yağmur adam”, hani ben "yağmurla gelen adamdım? İngilizcesini de sen yazmıştın: “Rain Man” Ne çabuk da unuttun.
Gönlüm kırık. Gönül kırıklıklarına yağmur yağıyor şimdi de. Ama, içinde sen yoksun. Üstelik de suskunsun.“Niye?”
Hani kavilleşmiştik. “Hiçbir yağmur, bizleri ıslatmadan yağamaz” demiştik. Hani yağan o yağmurun içinde ikimiz vardık. Hani o yağmurlar, “bizsiz” yağmayacaktı?
Gönül kırıklıklarıma, yağmur yağıyor güzelim, ama içinde sen yoksun.
Torbamda çeşit çeşit yağmurlarla, sokak sokak dolaşıp, yağmurlar dağıttım. Her seferinde “Yağmurcu geldi yağmurcu” dedikçe, torbalarım boşalırdı. Şimdi ise, kimsecikler yanaşmıyor artık: Zira o yağmurların içinde biz vardık. Ama , şimdi yokuz. “Neden”
Ah, ah. Ne güzeldi o günler, yağmurculuk oynarken.Torbamda allı, morlu, fıstiki, zeytuni, ebruli ve gök kuşaklı yağmurlarım dururken. Kapışılır giderdi. Ne “ahmak ıslatanı” kalırdı, ne “sicim gibi yağanı”, ne “kekik kokanı”, ne de “ince ince” yağanı.
Gönül, bu işte. Kırıklıklarla dolu. Üzerine yağmur yağdırdın hep. Ama içinde sen niye yoksun?
Ben yağmur adam. Ben hayal adam, öyle ya! “insan sevgisinden” çıktığımız yolda, yağmurlar bize yön verdi. Onunla nurlandık, onunla taçlandık, onunla dirildik.
Beraber ıslandığımızda, yürek tellerimizin her birinden; önce ses geldi, sonra nefes, sonrası da biz geldik.
Bir insan sevgisiydi o göklerden yağan, ses tellerimize dokunan, ve onu seslendiren . Bunu sen anlayamadın, suspus oldun.
Hani her yağan yağmurla ıslanacaktık? Islanmadıkça, ben bu hayatı neyleyim.
Bu kupkuru halimle,
Söyle, nereye gideyim?!