Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '17

 
Kategori
Anılar
 

Hikayeci Tarık Dursun K, Hep Emekçileri Yazdı. Şimdi, Emekçileri O'nu Yazıyor

Hikayeci Tarık Dursun K, Hep Emekçileri Yazdı. Şimdi, Emekçileri O'nu Yazıyor
 

Tarık Dursun K, çok sevdiği Foça'sı ile beraber.


 

 

 

       Türk edebiyatının  İzmirli duayen hikayecisi, Karşıyakalı Tarık Dursun K’yı, yitirmemizden bu yana, edebiyat dünyası suskun.  Zaman zaman muhtelif vesilelerle anılan ünlü hikayecimiz, zaman zaman İzmir Fuarının onur konuğu olmuş,  her çıkan kitabı ile ödüller kazanmış çevre kültürü dalında İzmir’e katkı ödüllü Tarık Dursun şimdi eserleriyle anılıyor. Bunlardan:

       "Güzel Avrat Otu" hikâye  kitabı ile 1961 Türk Dil Kurumu Armağanı'nı, Yabanın Adamları ile 1967 ve "Ona Sevdiğimi Söyle" ile de 1985 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı, Kurşun Ata Ata Biter romanı ile 1984 Orhan Kemal Roman Armağanı'nı, "Ömrüm Ömrüm" hikâye kitabı ile 1987 İş Bankası Büyük Edebiyat Ödülü'nü, "Ağaçlar Gibi Ayakta" ile de 1991 Yunus Nadi Yayımlanmış Roman armağan almasıyle tanınıyor ayrıca

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, yazı

       Yıllarca yanında onun yardımcılığını üstlenen Hamide Bahriyeli’yi bulduk. Tarık Dursun K. nın uzun yıllar  yardımcılığını yapan Bahriyeli, bilindiği gibi, yazar Tarık Dursun K için sürpriz bir kararla  ona, yaş gününde yazdığı kitabı hediye etmiş, ustası  Tarık Dursun K’nın gözlerini nemlendirmişti.” Öpüldünüz Çocuklar” isimli kitap, olay olmuştu.

       Aynı  Hamide Bahriye Hanıma, ustanın ölümünden sonra da, ustası için bir kitap hazırlığı içinde. Olduğunu öğrendik. “ Vefa borcumu ödeyemem” diyen eski yardımcısı, ustasından çok şeyler öğrenmiş.

       Bu gidişimizde öğrendik ki, Tarık Beyin emekçisi Hamide Bahriyeli, bir vefa borcu niyetine, boş vakitlerinde Tarık Beye sormuş da sormuş. Cevaplarını da bir deftere yazmış. İleride kitap haline getirilecek. Sayfaları uzattı “oku” diye.

       Yazar Aydoğan Yavaşlı  bu konuda: “ Bir zaman Tarık Dursun K, emekçileri yazdı. Şimdi  de emekçileri onu yazıyor.” dememiş miydi. Aynen öyle. Defter dolacak sonra kitap için baskıya verilecek, kitap olacak. Böylelikle Tarık Dursun K’yı, bir de emekçisinin gözüyle okuyacağız.

       Yardımcısı, sohbet anlarında olsun, ara sıra sorduğu mini suallerle olsun, ustasından çok şey  öğrenmiş. Bunları  zaman zaman not etmiş yardımcısı. Anlatılanlar, defterlere sığmamış.

       Kır atın yanında bulunanlar, ya huyundan, ya da suyundandır. “ derler ya. Aynen öyle oluş bu sessiz diyalog.

       Yardımcısı  Hamide Bahriyeli’den, çıkaracağı ikinci kitabından biraz birkaç pasaj çıtlatmasını söyledik. Notlarına bakarak , vaktiyle ustası ile olan diyaloglardan, kısım kısım pasajları okudu bize. Biz de not ettik: Şöyle ki:

       “Yazarlığın eşiğine adım attığımda, Hemıngway, Sait Faik, Orhan Kemal, Kemal Tahirler vardı. Ben bunları kendime örnek aldım. Örnek alınacak kişilerdi.”

       “Milliyet yayınlarını yönettim.Yazarlardan çocuk kitapları yazmaları istedim. Kimse çıkmadı. Çok kızdım Gazetecilik dönemimden kalma, folklorcu yanımı, masal arabasına koştu. O araba kimler yoktu ki “ Pamuk Prensesler, Keloğlanlar, Şehzadeler vs”

       “Yaş 84. Bundan sonra çocuklar için yazmak, çocukluğumu yaşamak, çocuk olmak istiyorum.  Eh, bundan sonra çocukluğumun zamanına dönme vakti geldi. Kendim için yazmak istiyorum”

       “İyi bir hikayeci olmak için, için disiplin şart. Sizi büyütür ve yüceltir. Yontup,  adam eder. Çağımızdan bir zamanlar, ünlü hikayeciler gelip geçti.”

       “Genç kuşak yazarlarını, izleyebiliyorum. Gerçek yetenekleri, büyüsün de görelim.”

      “Aşk! Sihirli kelime. Aşk, benim yazdıklarım, sizin ise  okuduklarınızdır.  Sık sık aşık oldum. Karımla aşk evliliği yaptım. Ondan sonrta defteri kapattım.”

        “İzmir’de doğdum, büyüdüm ve yaşıyorum. İzmir, beni, anlı şanlı yazar yaptı. İzmir, alçak gönüllü bir şehirdir. Alçak gönüllü ve kendi halindedir. Sırası geldiğinde de kükrer, ısırır”

        “Yazılarımı, her şart altında yazarım. Gürültü ortamı fark etmez. Sessizliği sevmiyorum.”

       “Ben atı, suya kadar götürürüm” deyişimin manasını soruyorsanız özeti şudur. Bireyin sorumluluktan kaçışını ve toplumsal korkaklığını açıklar”

       “ Roman, söz sanatıdır. Roman, doğduğunuz günden bir ucundan öbür ucuna bağlantılı ya  da bağlantısız sürecin izdüşümüdür. Bazı ahmaklar bunu fark edebilsek keşke”

       “Dünyaya bir daha gelsem, yine de edebiyatı seçmezdim. Çünkü edebiyat, kendi başına buyruk yaşamayı seçen insanlara bireysel değil, çoğunsal yaşamın, insanı daha mutlu kılmasının mümkün olduğunu savunur. Ve bir türlü de bunu insanoğluna anlatamaz.

       “Yazarlıkta hayal gücü nedir?” diye çok soran oldu. Belli bir tanımı yok. Bence, hava cıva gibi bir şey olmalı. Ne somut, ne de soyut yani. Gerçekte hayal gücü denen nesne, her ev lazımdır. Genel kanaat, sanatçılarda bulunur bu nesne. Çoğumuzun şurasında burasında  saklı kalmış hayal gücü yeteneklerimiz vardır muhakkak. Hayal gücümüzü bir liman gibi kullanıp, bazen oraya sığınmıyor muyuz? Hayal gücü, insanın insan yapan bu güç, insanın yüzünü, hep yarınlara çevirir.”

       “Yazar olup da, geçimini sağlayamamak, yalnızca Türk yazarlarına özgü bir durumdur. Ucuz telif ücreti, yüzleri kızartır.”

       “Yazar ve süreklilik konusuna gelince. Bıkkınlık, her yazarın başına gelebilir. Yazma olgusunun bütün çabalara karşılık yetersizliğinin bilincine varış. Gereken ilgiyi görememe. Kendini yenileyip  aşamama korkusu.”

       Tarık beyin emekçisi Hamide  Bahriyeli, koskoca defteri doldurmuş. Kitap olacak bu röportajı. Çok uzundu ben kısalttım. Şimdi sıra emekçilerde, öyle ya! Kır atın yanında  olmak, ” işte böyle bir şey.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, yazı

EMEKÇİSİNİN İLK KİTABI.. İKİNCİSİ, HAZIRLANIYOR. HİKAYECİMİZ TARIK DURSUN K, KİTABI GÖRÜNCE, GÖZLERİ YAŞARMIŞTI.

Otomatik alternatif metin yok.

KİTABIN MÜSVETTE HALİ.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

ÜSTADIMIZ, DUAYENİMİZ TARIK DURSUN K.

Otomatik alternatif metin yok.

RAHMETLİ SAĞLIĞIUNDA, ALDIĞI ÖDÜLLERLE. MASALARA, DOLAPLARA ÇEKMELERE SIĞMAZDI

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, oturan insanlar ve iç mekan

BAŞKAN KOCAOĞLU, YAZARA AYRI ÖNEM VERİRDİ. YAŞ GÜNLERİNDE EVİNE GELİR, SOHBET EDERDİ.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, oturan insanlar ve iç mekan

YARDIMCISI İLE

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..