Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '09

 
Kategori
Müzik
 

"Sen de başını alıp gitme ne olur"

"Sen de başını alıp gitme ne olur"
 

Hani, günün bir saati birdenbire dilinize bir şarkı dolanır ya…
Dün gece yapayalnızken, evim sessizken, bedenim burada, yüreğimin başka yerlerde iken, “Hiçbir şeyi özlemedim seni özlediğim kadar” diye mırıldanır buldum kendimi.
Sözlerini hatırlayamadığımdan da takılmış plak gibi dönüp dönüp; “… Seni özlediğim kadar” deyip duruyorum.

Sesimle, kendime gelince ‘kim söylüyordu bu şarkıyı, sözleri neydi ki?’ diye hatırlamaya uğraşıp durdumsa da; ‘tık’ yok, bulamadım.

Gecenin bir vakti de olsa, şimdilerde göremediğim arkadaşımın ‘nankör işler’ diye tarif ettiği ev işlerim sonunda bitti de bilgisayarımın başına geçebildim. Bu kez de, 'ne arayacaktım?' diye kısa bir durgunluk yaşadıktan sonra tık, tık tık...dökülüverdi aradıklarım.

Ne güzel sözleri varmış. Kelimeler muhteşem seçilmiş, ya da dökülüvermiş yüreğinden, bilemiyorum. Sıcacık itiraflar, yakınmalar, yakarışlar, isyanlar...

“Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar.

Ben suyumu kazandım da içtim, ekmeğimi böldüm de yedim.
Alkış duydum, ihâneti gördüm.
Sesim de oldu, sessizliğim de.
Seviştiğim de oldu benim.

Sen de başını alıp gitme ne olur.
Ne olur, tut ellerimi.

Hayattta hiçbir şeyim az olmadı, senin kadar.
Ve hiçbir şey istemedim, seni istediğim kadar.

Sen de başını alıp gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi.

Hayattta hiçbir şeyim az olmadı, senin kadar.
Hiçbir şeyi özlemedim seni özlediğim kadar.

Sen de başını alıp gitme ne olur

Ne olur tut ellerimi, Ne olur...”

You Tube’dan bu şarkıyı söyleyen tüm sanatçıları tek tek dinledim. Hepsinden başka bir keyif aldım.

Bir yandan da yorumları üşenmeden okudum, insanların neler hissettiğine baktım… Sanatçılar, sözler ve hissettirdikleri üzerine, hemen hemen aynı türden yorumlar vardı. Zeki Müren’e, Cem Karaca’ya rahmet dileyenler, 'off ulan off' diyenler, sevdiklerini özleyenler… Benim gibi gözleri dolup, ağlayarak dinleyenler…

Uzun zamandır dinlemediğim bu şarkıyı, en çok Suavi’nin sesinden dinlerken etkilendim. Onun sesinde tarif edemeyeceğim bir sıcaklık vardı. Bana sesleniyor gibiydi, ya da benim gibi sesleniyordu. (İnsan kendinden birşeyler bulduğunda daha mı çok seviyor ne...)

Cem Karaca gibi isyan etmiyor, Zeki Müren gibi yakarmıyor, sadece duygularını, sanki kendi kendine, yüksek sesle dile getiriyordu. 'Duysun, dönsün' gibi bir kaygısı da yoktu. Yüreği yansa da duruşunu bozmuyor, renk vermiyor, şarkının sözlerini birebir yaşıyormuşcasına dile getiriyordu.

Zeki Müren ise tartışmaya mahal bırakmadan, hakkını vererek, "Sen de başını alıp gitme!" diyordu.

Sözlerin yazarı Cem Karaca, ‘ben bunları haketmedim, ihanet bu, haksızlık bu!’ der gibi haykırıyor; “Ben suyumu kazandım da içtim, ekmeğimi böldüm de yedim” diye, asi ve isyânkar bir şekilde, dile getiriyordu.
Funda Arar’da da bu isyankâr tavır vardı.

Bestecisi olan Nil Burak ise; - ki; şarkıyı hatırladığımda sadece onun sesi vardı kulaklarımda – mahzun, bir o kadar da çaresiz, elbette bir kadının naifliği, duyarlığı boğuk, kısık sesine yansıyordu. Onda da bir isyan yoktu. Sadece sevdiğine yakarıyordu; "Ne olur tut ellerimi, ne olur” diyordu.

Birkaç kez dinledikten sonra şarkının tüm sözlerini hatırlayıp, öğrenmenin huzuruyla, evde kimsenin yokluğunu fırsat bilerek, -bunca güzel sesden sonra hiç ama hiç haddim olmayarak tabii- ürkek ürkek söylemeye başladım. Kendi sesimde farkettiğim ise; “Hiçbir şeyi özlemedim seni özlediğim kadar”dı. Ben bu cümleyi daha bir başka söylüyordum.

İnsan inandığı, istediği şeyi daha bir yürekten söylediğine hep şahit olmuşumdur. O nedenle; okuduğum, dinlediğim, gördüğüm her şeyde ararım bu tadı. Söylenmemiş, yazılmamış bir kelime yok. Kimin söylediğini ve nasıl söylediğini çok önemserim.

Harflerin hepsi aynı iken, kelimeler arasında bulduğum bu farkın nedenini hep merak eder, her sözcüğün samimi, akıldan özellikle de yürekten gelmesine özen göstermeye çalışıyorum.
"Sesim de oldu, sessizliğim de"

Saime Eren

 
Toplam blog
: 61
: 771
Kayıt tarihi
: 18.09.08
 
 

Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul' da yaşıyorum. Emekliyim. Güncel olayları yorumlamanın yanı..