Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '10

 
Kategori
İlişkiler
 

"Sevgideğer" ve "Saygıdeğer" derken...

"Sevgideğer" ve "Saygıdeğer" derken...
 

Görsel: Sözcük, sıfat kullanımları, bazen ip cambazlığı kadar zordur! www.eksenim.mynet.com


"Sevgideğer" sözcüğü benim çok değerli bazı dostlarımın kullanımlarından esinlenerek kullandığım bir sıfattır. Bu sıfatı severek ve hakkını vererek kullanan, olgun yaşlarında olan, çok değerli insanlar tanıyorum. Özellikle de bu güzide Milliyet Blog ortamında. Bu bağlamda sözcük, benim açımdan kendi özgün buluşum ya da sığ ve ergenlere yönelik internet sitelerinden el çabukluğu ile aşırılmış bir sözcük değildir. Anlamlı ve değerlidir.

Nitelikli bir paylaşım sitesinde bu hitabı kullandığım için değerli bir arkadaştan kuvvetli bir eleştiri aldım. O eleştiri şöyle:

"...Sevgiden, duygudan söz edilmişken bu "sevgideğer" kelimesine fena halde taktığımı söylemem şart oldu artık.

"Sayın", "Saygıdeğer", "Sevgili" hitaplarını bilirim. Ama "sevgideğer"i duymadım hiç.

Bana öyle geliyor ki, sevgi en kolay istismar edilmiş en çok kirlenmiş kelimelerden biri. Ancak yine de "saygı" kavramına yönelik eleştirilerin hepsinin temelinde sevgiden yoksunluğun payı var diye düşünmekteyim.

Bir karşılaştırma yapmama izin verin;

Saygı kavramının bir borsa değeri var. Sevginin borsası yoktur. Saygı ticarete konu bir metadır. Yaptığınız ticaretten pişmanlık duyabilirsiniz. Sevgi alış veriş değildir, bu yüzden pişmanlık duymazsınız.

Saygı bir hiyerarşi kavramıdır. Sevgi hiyerarşi kabul etmez. Saygı formeldir, sevgi informeldir, yani formaliteye gelmez.

Saygı kurallara tabidir, sevgi kural kabul etmez.

Saygı saygısızlığı potansiyel olarak barındırır. Sevginin potansiyel olarak barındırabileceği tek şey yine sevgidir.

Saygı şartlıdır. Sevgide şart yoktur. Saygı mesafedir. Sevgi mesafesizliktir.

Saygıda zorunluluk vardır. Sevgi zorunluluğu reddeder.

Saygı akıl işidir. Sevgi yürek işidir.

Saygı korku içerir. Sevgi korkuyu reddeder. Saygı başkaldırının reddidir. Sevgi başkaldırıdır.

Saygı toplumsal bir kalıptır. Sevgi aklın ve toplumun kalıplarına sığmaz.

Saygı bir davranıştır. Sevgi bir duygudur.

Saygı güçsüzden güçlüye, alttan üstedir. Sevgi her yana, her yönedir.

Size zülmedene saygılı davranmanız yadırganmaz, ama onu sevmeniz ruhsal hastalık kabul edilir.

Saygı kavramı hukuki ve ahlaki bir kavramdır. Yani, birilerine saygılı olmak zorunda bırakılabilirsiniz. İşvereniniz, amiriniz sizden bunu bir zorunluluk olarak bekleyebilir. Ya da kanun ile bir takım kişi ve kurumlara saygılı olma zorunluluğu getirilmiş olabilir.

Saygı bir ölçek işidir. Sevgi ölçüye, tartıya gelmez. Birileri sizin için az saygıdeğer, çok saygıdeğer, saygıdeğmez olabilir. Ama aynı şey sevgi için geçerli değildir, aksi halde ona sevgi denmez. Yani kural olarak ne kadar sayacağınız üzerinde iradenizin bir yeri vardır ama ne kadar seveceğiniz üzerinde iradeniz geçerli değildir.

Hal böyle olunca biri sizin için saygıdeğer olabilir ama sevgideğer olamaz diye düşünüyorum. Değer, sevgiye özgü bir nitelik değildir çünkü. Haksız mıyım?"

Ben de kendisine aşağıdaki gibi bir yanıt verdim.

"...Birincisi, bu kavram özelindeki eleştirilerinin tümünün doğru olduğunu varsaysak dahi, herşeyden önce kullanılan bir sıfatın kullanıcı tarafından söylenirken taşıdığı "niyet" önemlidir. Yazarken sığ ve itici gelen bir sıfat, onu yüz yüze söylerken ses tonu ve mimiklerle çok sıcak bir atmosfere bürünebilir. Senin bu konudaki olası yanılgın, o engin bilgi ve deneyimlerini -yüz yüze anlamında- saklayıp bizleri, sana hitap ederken harflerin soğukluğuna tutsak kılman olabilir mi acaba diye düşünmeden edemedim...

İkincisi; sözcüğü inceleyip düşüncelerini aktarırken kullandığın diyalektik yöntem ve "ötekileştirme" eksenli -saygı / sevgi ötekileşmesi- çözümleme ayracının seni bu analizinde tuzağına düşürmüş olmasından endişe ederim. Oysa sevgi konusunda yazıp çizdikleriyle dünyaca bilinen sayılı uzmanlar saygı - ilgi - bilgi ve sorumluluğu sevginin dört ana alt bileşeni olarak alırlar. Buna diyalektik yöntemi kullanan post-Marksist deneysel psikiyatrist Eric Fromm'da dahildir. Bu anlamda "sevgi" daha üst ve geniş bir kavram olup "saygı" da onun önemli bileşenlerinden biridir. Bu kavramlara eklenen "değer" takısına da bu gözle bakmak gerektiği kanısındayım.

Üçüncüsü de, "sevgi(li)", " ilgi(li)"," yetki(li)", hatta "değer(li)" derken karşı tarafın uhdesinde bulunan ve kendimize de mal etme eğilimine girdiğimiz -yarı gizli, yarı açık- bir "mülkiyet" duygusu yada özlemiyle hareket edilir. Oysa ben bir sözcüğün ardına "değer" eki geldiğinde bu tekil mülkiyet duygusundan sıyrılıp kollektif bir aidiyete selam durulur diye düşünürüm.

Her ne pahasına, kime karşı ve kimden olursa olsun “sevelim, sevilelim” demiyorum. Aşırı duygusallık, koyu bir romantizm ve humanizmin derinliklerine de dalmak istemem. Aslında, günümüzün yaşam koşullarında sevginin yokluğu, sevmenin güçlüğü de bir gerçek. Bu konudaki “samimiyetsiz gösterileri” de çoğunlukla itici bulurum. Bununla birlikte, bu sıfatları gerçekten hak edenleri bulunca da "değer"ini -ve ona uygun takıyı- hiç çekinmeden vermekten yana olduğumu vurgulamak istedim..."

"iki kişi arasındaki tartışmaların çoğu, doğru ile yanlış arasında değil, daha çok iki doğru ya da iki yanlış arasındadır..." diyen bir söz anımsıyorum. Bu nedenle karşı eleştirilerimi daha fazla uzatmadan bu konudaki tartışma da "iki doğru arasında " olsun diye umuyorum.

Bilmem bu konuda sizler ne düşünürsünüz?

İ.Ersin KABAOĞLU,

25 Ocak 2010. Ankara

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..