Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '13

 
Kategori
Dostluk
 

“Sevginin Öğretmeni; Şerife Karaçayır Mutlu

Tatil dönüşü 1 Temmuz pazartesi günü tamamen rastlantısal olarak aldım acı haberi.

Kendisiyle Milliyet Blog'da tanışmıştım. Ruhlarımız MB sayfalarında buluşmuştu. Yüzyüze gelme olanağımız olmadı. Çok sevmiştik birbirimizi. Sanki yılların tanışıklığı, paylaşılmışlığı varmışcasına ısınıvermiştik. Yazıları, şiirleri buram buram sevgi kokar, tebessümle umut saçardı dizelerinde.

Yazılarını, şiirlerini okudukça taa kök hücrelerime kadar sevgi sarmalında bulurdum kendimi. Heyecanlanıp coşardı yüreğim sevgi selinde. Hep sevgi ışıklarıyla aydınlattıgı yolda birlikte yürüyeceğim. Evrenin dili sevgi olması için mücadele edeceğimden emin ol ÖĞRETMENİM. Rahat uyu Şerife Öğretmenim. Üzerine nurlar yağsın…

İnanın dostlar hala şoktayım. Kabullenemiyorum. Tüm dostlara ve canım arkadaşım Kardeşi Şennur Köseli olmak üzere tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Yazacak kadar kendimi iyi hissetmiyorum. Sizlere; Şerife Mutlu Öğretmenimin kışkırtmaları üzerine yazmış olduğum 18 Haziran 2009 tarihli bloglarımı yayınlıyorum. Lütfen beni mazur görünüz. Sevgilerimle.

Paylaşacak dostlarınız yoksa iyi şeylere sahip olmanın bir zevki yoktur

Dost dediğin, sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli.

Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı, dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı, dost dediğin fanatik olmalı, bütün dünya seni üzdüğünde bile sana moral vermeli, güzel haberler aldığında seninle dans etmeli ve ağladığında seninle ağlamalı, ama hepsinden daha çok, dost matematiksel olmalı!

Sevinci çarpmalı,

Üzüntüyü bölmeli,

Geçmişi çıkartmalı,

Yarını toplamalı...

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı

Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı

Sevgiye her zaman yeri olan yüreği kocaman dostlara...

SEVGİDE SINIR TANIMAYANLAR ÖRGÜTÜ (SSTÖ)

MB DOSTLARIMA !

Yalnızca sıcak yaz günlerinde, yoğun çalışma sonrası

sizleri birazcık olsun gülümsetebilmek istedim.

Hepiniz adına fala baktım, oysa kendim fala inanmam.

Haydi gülümseyelim !

Korkarak en sığ yerinden attım adımlarımı. Bir çocuk gibi açtım kollarımı. Sahil kalabalıktı. Çok iyi yüzücüler derinlerinde, acemiler sığ yerlerindeydi. Uzaktan ürkerek izledim iyi yüzücüleri. Kulaçları nasıl atıyorlar, batmadan yüzeyde nasıl kalabiliyorlar. Ama hiç kıskanmadım. Yalnızca özendim. Gıpta ile seyrettim.Acemilerin içine karıştım.Bu denizdekiler hep güler yüzlü ve sempatikti. Hep birlikte Hoş geldin deyip elverdiler.Tebessüm ettiler. Acemiyim diye küçük görmediler. Nereden mi bahsediyorum. Tabi ki Sevgi Denizinden. Milliyet Blog'daki sevgi denizinden. Mavi ve berraktır suyu. Sahili her renk çiçeklerle bezenmiş. Dökülen tüm akarsular sevgi taşır, tüm çiçekler sevgi açar, böcekler çiçeklerden sevgi taşır, kuşlar sevgi ile öter, rüzgarları sevgi eser. Dalgalar sevgi ile çarpar kayalara. Kayalıklarında sevgi yankılanır. Yıldızlar sevgi açar gecelerde. Ay’ın şafkında, Güneşin kızıllığında sevgi yazar. Bulutlar sevgi taşır yağmurlara, ıslanan toprak buram buram sevgi kokar.

Burada binler yaşar. Kadını- erkeği, genci –yaşlısı memuru- işçisi, ev hanımı, öğrencisi, işsizsi. Velhasıl yüreği sevgi ile çarpanların ülkesi. Burası Milliyet Blog ailesi. Yaşanan tüm çirkinliklere, şiddete savaşlara, yozlaşmaya karşın burada inatla sevgi var.Sayfa sayfa sevgi yeşermekte. İnsanlık , kardeşlik , barış, özgürlük yazıyor klavyeler.

Yüzlerce dost edindim. Sizlere komik gelmesin. Sanal dostluk olur mu deyip geçmeyin. Hakiki dostlukları aratmayacak güzellikleri paylaşıyorum.

Hiç kimsenin kimseye sen kimsin, nerelisin, ne iş yaparsın, kaç yaşındasın, evli misin, bekar mısın, kimin nesisin, neyin fesisin diye sormadığı.Yargılamadığı, sorgulamadığı, karalamadığı, yaralamadığı, kuyusunu kazmadığı, arkadan çelme takmadığı, aşağılamadığı bir dostluk . Yalnızca “Hakkımda” ne kadar bilgi varsa o kadar bilgi sahibi olunduğu bir dostluk. Çıkar ilişkisine dayanmadan kurulan bir dostluk. Yeni yeni kişiliklerin keşfedildiği bir dostluk.Her geçen gün büyüyen yalnızca sevgiye dayalı bir dostluk.Hani Mevla’nanın dediği gibi;

“Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.

Olur ya ...

Kalp durur ...

Akıl unutur ...

Ben dostlarımı ruhumla severim.

O ne durur, ne de unutur ...”

Bir aşk gibi dersem abartmış olmam. Hep özlemek bağlamında. Ve ulaşamamak, tutamamak. Zor anlarında elini tutacakmış gibi yakın, ayaz gecelerde sığınacak kadar sıcak bir dostluk. 12 Eylül öncesinin devrimci gençliğin dostluğunu çağrıştırıyor. 12 Eylül Faşizminin ezip yok ettiği, örselediği, paramparça ettiği dostluğu. Bizler MB sayfalarında;”Karanlığın yüzüne bakarak yürüyoruz, başımızı dost omzuna yaslamış kadar gerçek ve yürekten gülerek yürüyoruz.” sevgi denizinde. O günlerdeki aynı heyecanı duyuyorum aynı haz’ı alıyorum. Bu haz’ı bana yaşatan yakın dostlarımı anlatmak istiyorum. İçimden geldiğince. Sevgide sınır tanımayan dostlarımı. Sizlerin de bu dostları tanımanızı isterim. İnanın bu dostları tanıyınca Hayata bakışınız gelişecek. Çünkü bu dostlar henüz negatif düşünceyle tanışmamışlar. Yüreklerini kin ve nefrete kapatmışlar. Yazdıklarını okuyunca haklı olduğumu göreceksiniz. Bu nedenle öncelikle tüm MB ailesine teşekkür ederim. Sevgi denizinde yüzmemde katkısı olan dostlarıma yürek dolusu sevgilerimi gönderiyorum. Bilmeyerek kırdıklarım varsa hepsinden özür diliyorum.

Bu güzel dostlarımın ruhumda oluşturduğu imgeyi, belleğimdeki izdüşümlerini, bende bıraktıkları izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Nasıl ki okuduğumuz bir romanın kahramanları belleğimizde bir imge oluşturuyorlarsa, blog dostlarımın da belleğimde bir roman kahramanı gibi oluşan imgesini yazmak ve sizlerle paylaşmak istedim. Elbette hepsinin hoşgörüsüne sığınarak, anlatacağım. Adı geçen herkesin itiraz hakkı saklıdır. 

Her rüzgâr savuracak bir toz bulur.

Her hayal yaşanacak bir can bulur...

Her düş gerçekleşecek bir umut bulur...

Kolay bulunmayan tek şey güzel bir dostluktur.

Başta çekinerek yaptık yorumları. Sonra ısındık ruhlarımız birbirine alıştı. Ama hep samimi ve aşağılamadan yapıcı olsun diye yaptık, eleştirimizi, yorumlarımızı.

Sevinçlerimizi , üzüntülerimizi paylaştık. Hatta geçmiş sevdalarımız hakkında dedikodu yaptık. Yaşanan aşkları anlattık. Siyasi eleştiriler yazdık. Çocukluğumuzu, öğrencilik yıllarımızı, ilk aşklarımızı paylaştık yazılarımızda. Ya da özlemlerimizi, yaşayamadıklarımızı. Özel günlerde mesajlaştık, doğum günlerini kutladık bildiklerimizin. Çevre ve doğaya ilişkin, hayvan haklarına ilişkin duyarlılık gösteren yazılar yazdık. Tabi ki, çocuk haklarına, kadın haklarına insan haklarına ilişkin yazdık. Yazılanları okuduk ufkumuz gelişti. Başka pencereden bakmayı öğrendik olaylara ve dünyaya. Bakış açımızı genişlettik. Hepimiz insanların mutlu olmasını istedik. Dünyamızı güzelleştirmek adına yazdık.Bu dünya hepimize yeter dedik. Bizim de tuzumuz olsun istedik.”Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” felsefesini şiar edindik. Savaşların son bulması, açlıktan insanların ölmemesi için sesimizi duyurmak istedik. PAYDAMIZA İNSAN’I KOYDUK. Ve büyüdük deniz olduk. SEVGİ DENİZİ.

SEVGİDE SINIR TANIMAYANLAR ÖRGÜTÜNÜ KURDUK (SSTÖ)Nazım’ı okuduk birlikte;

O halde sevgi denizindeki dostları…

SEVGİDE SINIR TANIMAYANLAR ÖRGÜTÜ(SSTÖ)

Üyelerini tanıyalım….

KÜÇÜKSOLUCAN: Aslında insana sevimsiz ve itici gelen solucanlar onun yazıları ve duruluğu ile çok sempatik oldular. Daha 18 yaşında ve aklı başında. Yüreği kocaman. 12 Eylül faşizminin apolitik gençlerinden değil. Yaşama dair ne varsa ilgili ve duyarlı, samimi, gözleri ışıl ışıl. Yarınlar adına UMUT verici. Uyutulamayanlardan. Dünyaya farklı gözlükle bakabilen cesur yürekli bir üyemizdir. Okumak bir tutku onun için. Arabesklikten hiç hoşlanmaz. Örgütümüzün Öğrenci işlerinden sorumludur.

ŞERİFE MUTLU: Adı ve kişiliği birbiriyle örtüşen nadir insanlardan biridir. Mutluluk abidesidir. Dupduru, huzur veren insanı dinlendiren bir ifade hakimdir yüzünde. Doğuştan Öğretmen. Özçekirdeği sevgiden yaratılmış. O kadar ki hızını alamayıp yaptığı heykellere bile sevgi aktarmaktadır. Evrenin dilini çözmek için görevlendirilmiş, yeryüzünün sevgi elçisidir. Ruhu ve vicdanı nilüfer çiçeği gibi temiz. İnsan olabilenleri takmış peşine gelmiş sevgi denizine.Berrak sular dolduruyor yarınlara. Rotası Akdeniz’den geçen tüm gemilere sevgi yükler, Torosların doruklarından esen rüzgarlara sevgi üfler. Tüm şiirleri sevgi tüter. Okuyan herkese umut eker. Güneşten korunmak için geniş açılı pozitif gözlük takar. Örgütün kurucu başkanıdır.

UTKU AKSU: Ruhu sürgün yemiş olması nedeniyle derin bir of çekerek yüreğini parçalamıştır. Hala yüreği kanamaktadır.. Sevi yorganını örtmüş üzerine rüyalarında, kaybettiği sevgilisini aramaktadır. O nedenle gözleri hep rutubetlidir. Özgür ruhunu beyaz kağıdın semalarında uçurmak için şiir yazar. Yazdığı şiirler insanın ciğerine kadar işler. Sözcüklerin ta kök hücrelerine kadar iner.Sözcüklere karşınacımasızdır. Sözcükleri oya gibi nakış nakış işler. Onun yazılarını okumak çok sağlam yürek ister. En az 250 gr olmalıdır. Öyle ki kabuk bağlamış yaralar bile kanar. Örgütün Almanya sorumlusudur.

MAVİDÜŞLERİM: Şu an kendisi izinlidir. Şiirlerini okuyunca mavi düşlere dalardık. Şimdi yokluğunu fırsat bilen bazı üyelerimiz bizleri karadüşlere salmaktadır. Bunların başında da Esmerkız, ekinsuu ve Utku Aksu gelmektedir. Lütfen hemen geri gelin mavidüşlerim.

ZİRVE VE CAFER DEMİRTAŞ: Şiirin doruklarına çıkmışlar. Sözcükleri şahikaların kuytularından (zulada kalanları)) özenle topluyorlar.Her sözcük farklı çiçek kokuyor dizelerinde. İlkbahar coşkunluğunda içimiz serinliyor okurken şiirlerini. Hiç yürek değmemiş sözcükleri salıyorlar sevgi denizine. Özgürlük ve demokrasi paydaşlarına saygı ile bütün statükoculara tokat gibi kanırta kanırta yazıyorlar. Hazırlıklı olmalıyız yanımızda mutlaka bir sözlük bulundurmakta yarar var. Dağarcığımıza yeni sözcükler taşnıyor onların dizelerinde.Yavaş yavaş ve sindire sindire içiyoruz umut dolu şiirlerini. Özgürlük kokuyor sözcükleri.

AYRINTIDA GEZİNMEK: İnsana dair ne varsa tüm ayrıntılarına kadar ilgilenir. Sevdalıdır yüreği. Şiirlerinde yalnızca sevda ve sevgi akar. Bizim es geçtiklerimizi O didik didik eder. Sevgisizliğe hiç ama hiç tahammülü yoktur. Hiçbir ayrıntıyı atlamaz. Doğa hayranı olmasında, ayrıntıları merak etme duygusunun rolü büyüktür.İçi içine sığmadığından, içi-dışı gibidir. Yani içi dışı birdir. Sevgiyi kucakla dağıtır. Şah damarına basmamaya özen göstermeliyiz. Çok hassastır da ondan söylüyorum. Örgütün kurucuları arasında yer almıştır.

SON TUAL: Ankara’nın ağır abi havasından yorulduğu için tatile çıktı.Sessizliği seçti, Hüzünlerini yalnızlığıyla paylaşmaya gitti. Çocukluğunda hep İçi pamuk dolu bir bez bebeği olsun istedi. Elleri kolları örgüden, sarı saçları ipten örülmüş yanakları al al boyanmış olsun. Konuşamadığından kimse gözlerinden bu masum isteğini anlamadı. Alınan plastik bebek moralini çok bozdu. Bu yüzden psikolojiyi ilgi alanı olarak tercih etti. Mutluluğun resmini çizmek için uğraşıyor. Sonbaharda dinlenmiş olarak aramıza katılacaktır. İyi tatiller diliyorum. Kendisi örgütümüzün kurucuları arasındadır.

HATİCE ATALAY: Oturmuş çeşme başına, babası saz çalıp türkü söyler. Hatice aralarda Hayyam’dan şiir okur. Matematikçi olmasına karşın evdeki hesap çarşıya uymayınca vazgeçmiştir. Radyo Barışta yaşamın kıyısında düş kurar. Sevgiye , sevdaya dair kurduğu düşlerini rüzgara üfleyip Anadolu’ya yollar. Serçeşme sofrasını hazırlamış dostlarını bekler paylaşmak için güzellikleri. Hep beraber diyebilmek için. Doğada türkülerle iyi bir gün geçirmek isteyenler hiç vakit kaybetmeyin. Serçeşme sofrası kuruldu. Buyurun sofraya. İletişim sorumlusu …..devamını MB sayfamda okuyabilirsiniz.

“yaşadığım,SERÇEŞME anılarıyla başım döndü,yaşadığım köyde teknoloji gazabına uğradım,sizlerle iletişim dünyasal hatlarım kesildi,meydan okumak istedim,"his kalple bir olunca, neye gerek internet"diyerek, açtım yelkenleri Akdniz'e, tüm yıldızlar yere indi beni görünce, yakomoz seline tuttu gece beni, sordum "ne anlama gelir evrenin bu dili, bu sıradışı gösterisi diye?"müjdedir, hayırdır, dediler tüm yıldızlar, eğer yere inip, yakomoz gösterisi sunuluyorsa size bir sürpriz müjde var, dediler, yeni yaşınıza bir armağan var evrenden,"Sevgi Örgütü Kurucu Başkan oldunuz"dediler, tüm yıldızlar aniden göküzüne yükseldiler. YAPUKAY'cığım ömrümün en büyük armağanı bu, etkilendim, gözlerim yaşlarla dolu, dilim tutuk, gönlüm coşku, bin parçaya bölünüyorum havayi fişeklerde, unutamayacağım bir yaşa giriyorum evrende, güzel yüreğin, kendini görmekte bende.. Evren kariyerimin önemli, görevini hevesle kucaklıyorum, teşekkürlerimle, gönlüne layık olmaya çalışacak, karanlığa aldırmadan SEVGİ ışığını,sonsuza dek taşıyacağım,SEVGİLERİMLE”Şerife Mutlu20.06.2009 14:04 

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..