Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '11

 
Kategori
Blog
 

“Sıcak” bir günden yansıyan blog mavisi

“Sıcak” bir günden yansıyan blog mavisi
 

Zehra Pınar'ın "Dilek incisi"


Günaydın, aydınlık ve daha dün geceden; “sıcak olacağım” diyen bir günün sabahından günaydın. Benim için de aydınlık ve sıcak(!) bir gün.:)

Birkaç gün önce onunla telefonlaştığımızda “Pazar sabahı kahvaltıda buluşalım.” diye sözleştik sözleşmesine ama… Ama emin olamıyorum. Bu blog sayfasında bugüne kadar kaç kişiyle tanıştık, ahbap olduk ve; “Kalan sağlar bizimdir.” dedirtenler oldu. Hoş, onunla ilk kez buluşmayacağız, daha önce de buluştuk ama bugün baş başa olacağız ve… Ve çok özel şeyler konuşacağız eminim!..

Bu yüzden günler, derken saatleri saydım, en son “Cumartesi akşamı konuşuruz.” diyerek kapamıştık telefonu. Cumartesi akşamı oldu, oldu, geçti geçecek, ses yok. Aradım; telefonu çaldı, çaldı, yine ses yok!.. Neyse, zaten hemen yatamayacağım; TRT-Haber kanalında Sosyal Medya Programı’na katılacak olan Ömer Özdamar’ı izleyeceğim. Geç çıkıyorsa ne yapayım, mecburen bekliyorum, yoksa telefon değil beklediğim; vallahi de billahi de!.. Program bitti, bende de pil bitti, yattım.

Ama sabaha onun sesiyle uyanmak güzeldi. ( Yatarken telefonumu hep kapatırım bu kez unutmuşum :) “Ev çok kalabalık” diyordu, “eyvah buluşamayacağız” dedim, “gelmiyor musun” dedi, “sen gelmiyorsun sandım” dedim. Ve saat onda Mercan Kafe; hani şu Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndaki üst geçidin ayağının hemen yanında olan yerde buluşmaya karar verdik. Telefonu kapadım, aklımda “ne giysem” derdi, “Daha vakit var, bana çok yakın beş dakkada orda olurum” düşüncesiyle biraz daha uyumak istedim ama ne mümkün?.. Sola dön sağa dön olmadı kalktım ve serin suların altında uyanıp, fırladım. Erken çıktım gibi geldi, sallanarak yürüyorum ki, gelmiş; aradı. Az sonra kucaklaşıyorduk.

Ve oturduk kahvaltıya. Nedense her zamanki gibi geç geldi kahvaltılıklar ama beklediğimize deydi. Ne az, ne fazla yeteri kadardı her şey. Bir tek çayın termosla gelmesi hoşuma gitmedi ama servisin bu kadar geç geldiği bir yerde çayın elimizin altında olması daha iyiydi. Hoş biz konuşmaktan, konudan konuya geçmekten farkında bile değildik yediklerimizin ama acıkmıştık doğrusu değil mi sevgili Zehra Pınar?.Ne iyi ettin de o kadar koşuşturmanın arasında çıkıp geldin. Ve ne iyi ettin de… Neyse, burası bende kalsın.

Ne güzeldi baş başa sohbetimiz. Evet, dedoş da yaptık, hem genel hem özel ille de güzel. Blog dedoşu mu? Hiç yapmadık(!) Vallahi de billahi de!..

Sevgili Zehra Pınar Zora, inci tanesiyle tuttuğun dileğinin gerçekleşmesini; istiridyeler gibi aşık olmanı* diliyor, seni sevgiyle kucaklıyorum.

İyi pazarlar efendim herkese; sevgiyle kalın.

*Daha olmadıysan yani :)

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..