Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '11

 
Kategori
Haber
 

Yıldızlarımız ve Yıldızımız!..

Yıldızlarımız ve Yıldızımız!..
 

Bu görüntü elle çizilmiş değil, gerçekti!


Dün ve bugün, aydınlık şehrimde, şehrimin, aydınlık sabahlara uyanmasını sağlayan Türk Askeri’nin; Türk Hava Kuvvetleri'nin 100. kuruluş yıldönümü kutlamaları vardı. Doğrusu ya, eğer Ahmet Balcı telefon açıp bana özel mihmandar olacağını (kendisi değil tabi ki ) söylemeseydi, gitmez, böylesi önemli ve yüz yılda bir olacak bu gösteriyi devletin televizyonu(!); TRT nasılsa canlı yayınlar diye evde otururdum.


İyi ki oturmamışım. Üstelik bu sabah arkadaşlarımla kahvaltıda buluşmak için sözleşmiştik ve belirlenen yer de zaten gösterinin yapılacağı Çiğli’ye (2. Ana Jet Üs Komutanlığı) yakındı, yani en azından benim evimin olduğu yerden çok daha yakındı. Oraya ulaştığımda Haluk ve Ayda ve eşleri; Filiz- Mehmet ve Haluk’un kızı; Naz, kahvaltıya başlamış, kızarmış ekmek bekliyorlardı. Oysa kızarmış ekmekleri getirmek için beni bekliyorlarmış(!); çayımı yudumlar yudumlamaz geldi.

Kahvaltıda özellikle “erkek-erkeğe” yaptığımız o hoş:) sohbet sona erince Filiz de gösteriye geleceğim diye tutturmaz mı? Haluk eşini bana emanet(!) edip, şapka ve şemsiyeyi de eline tutuşturduktan sonra evdeki işlerini bitirmek üzere gönül rahatlığıyla bizden ayrıldı. Ayda ile eşi de evlerine giderken Ulukent metro istasyonunda bizi bıraktılar ve bugüne özel hazırlanmış otobüs seferleriyle, yüzlerce kişi, binlerce olmak üzere alana ulaştık; yüzbinlerce olduk.


Daha yoldayken gösteriye başlamış uçakları “Aaaa, bak ordalar” diyerek birbirimize gösterip, hızlarına yetişmeye çalışarak izledik. Ve alana vardığımızda, mevsimin yaz olduğunu anımsatan hatırı sayılır sıcağa karşı, uçak kanatlarının gölgesine konuşlanmış izleyiciler arasında kendimize yer bularak izlemeye başlamadan önce mihmandarımı aradım, olduğumuz yeri tarif etmeye çalışıyorum; bir türlü anlaşamıyoruz!.. Jet seslerinden kendi sesimizi duyamıyoruz ki anlaşalım! Sonunda halloldu, ben kuleye doğru gideceğim ki telefonum çaldı; sevgili Ayşen’di arayan. Onunla metro durağından beri buluşmaya çalışıyoruz ve sonunda seyircilerin olduğu alanın ortasındaki kocaman beyaz çizginin üzerinde yavaşlatılmış çekimle birbirimize doğru koşup(!) kucaklaştık. O sırada tekrar çaldı telefonum; mihmandarım nerde kaldığımı merak etmiş.

Az sonra, el sallayarak “Tamam gördüm seni!..” dediğimde çakı gibi bir jet pilotu; mihmandarım; Ali Balcı karşımdaydı. Bu üsse yeni atanmıştı Ali ve gösterilerde yoktu. Arkadaşı; tertibi Şenol’la birlikte gölgede bıraktığımız arkadaşlarımın yanına döndük ve…

Ve sonra bütün gün Ali ve Şenol’un (Daha sonra Ekrem ve en son Hakan’ın da katılımlarıyla) mensubu oldukları Türk Hava Kuvvetlerine yaraşır duruşlarıyla, konukseverlikleriyle ağırlanırken jetlerin muhteşem gösterilerini, evlatlarını gökyüzünde seyreden annelerin telaşıyla, yürek çarpıntılarıyla seyrettik. Nasıl çarpmasın yüreğimiz, karşılıklı olarak son hızla yere yaklaşırken, yere paralel uçmaya başladıklarında, karşılaştıkları o birkaç saniye içinde yan dönüp sırt sırta uçmaları yok mu! Adlandırıldığı gibi tam bir “bıçak sırtı” gösteriydi. Ve bazen dokuz, bazen on uçağın müthiş uyumlarıyla, adeta atari oyunundaymışız gibi, gökyüzünde birlikte oluşturdukları şekiller. Dalga geçer gibi, gökyüzünde bir sola bir sağa yalpa yapa yapa aşağı inerken birden yükselivermeleri ya da kendi etraflarında dönü dönüvermeleri. Ve o kocaman jetleri neredeyse tam önümüzde duracakmış gibi yavaşlatmaları… Her uçak grubunun, ülke bayraklarının renklerini yansıtan dumanlarla gökyüzünde oluşturdukları o muhteşem resimler. Ve ille de bazılarının masmavi gökyüzüne çizdikleri o kocaman kalp ki içine bir ok çizip kendim ve sevgilimin (U-H*)adını yazmak isterdim.. Mesela yani :)

Ve en sonunda, "Ata'sına gönül vermiş, vatanınını canından çok sevmiş" diyerek anons edilen; gururumuz pilotlarımızın yaptığı solo gösterilerin ardından o müthiş, o muhteşem Türk Yıldızları’nın gösterileri; adlarını hak edercesine gün ışığında bile yıldız gibi parladılar!..


Ve o yıldızlardan biri; Ali Balcı bütün gün yanı başımızdaydı bizim. En son, muhteşem bir İzmir akşamüzerinde, eski Türk filmlerinin, o sevgi dolu müzikleri eşliğinde aydınlık şehrimin bir ucundan öbür ucuna bıraktı bizi. Biz O’nu bırakmadık; aldık, göğsümüzün soluna taktık ve hep orda kalacak.

Anlatılmaz yaşanır bir gündü!..

Sevgi ve saygılarımla.

*H: Kimbilir ne isimler buldunuz ama bu "H" Hava Kuvvetleri'nin H'si; vallahi de billahi de :)

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..