Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '15

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

"Suyu sevdiricem!" diyenler, denizden korkutuyor çocuğu

"Suyu sevdiricem!" diyenler, denizden korkutuyor çocuğu
 

Doğuştan yüzme bilen bebeğe, zorla unutturuyorsun denizi...


Sizi de babanız, dayınız, amcanız, abiniz, dedeniz ya da bir başka büyüğünüz, "denizi sevdiricem, suya alıştırıcam, yüzmeyi öğreticem!" diye diye, kollarınızdan havaya kaldırırp kaldırıp, denize daldırdı mı? Her suya girip çıkışınızda, nefessiz kalıp, ağzınız, burnunuz suyla dolup, kulaklarınız tıkanıp, ağlaya zırlaya, bu işkence bitsin diye beklediniz mi çocukken? Sizi öyle kollarınızdan çekiştire çekiştire suyla boğuşturana, naletler edip, avazınız çıktığı kadar bağırdınız mı? Bildik bilmedik ne kadara küfür varsa ettiniz mi? "Gücüm yetse de, şu adamı bi güzel pataklasam!," diye geçirdiniz mi içinizden?

Hadi ama... Hadi! "O zamanlar çok küçüktüm. Neler olduğunu hatırlamıyorum," diyenleri bizden saymıyorum. Biraz samimiyet lütfen!.. Size bunu yapanlara, hınçla dolmamış mıydı içiniz? Bilerek ya da bilmeden, sudan da, denizden de nefret etmemiş miydiniz? Boğulmaktan korkmaya başlamamış mıydınız acaba?

Bir çocuğu bu şekilde denizle tanıştırmak, ilk hangi aklıevelin fikriydi? Peki ondan sonra gelenler neden bu işkenceyi devam ettirdi? Sorular, sorular, sorular... Sonunu bir türlü getiremediğim sorgulamalar...

Tabii ki hiçkimse, canı-ciğeri bildiği bir çocuğa, bile bile işkence etmez. Elbette böyle davranan, bunu yaparken, kendi büyüklerini taklit ediyordu. Atasından ne görmüşse, onu uyguluyordu. Ama belki de, bu ülkede bu kadar çok yüzme bilmeyen olması, yersiz inançlarımızın, yanlış davranışlarımızın sonucuydu. Belki de sırf bu yüzden, neredeyse tüm uluslararası yüzme yarışlarında, madalya yerine nal topluyoruz.

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, milyonlarca insan, doğru düzgün yüzme bilmiyor. Öyle kıyıda üç-beş kulaç atıp geri dönenleri saymazsak eğer, usulüyle, vücudunu, nefesini doğru kullanarak, su üzerinde dinlene dinlene uzun süre yüzebilenler; ancak üç-beş bin kişiyi bulacak şu koca ülkede.

Hadi geçmişte; bilgisizlikten, cehalet yüzünden yüzme öğretmeye çalışırken; denizden korkutuluyordu çocuklar, diyelim. Peki ya bugün durum ne? 21.Yüzyılda, bilişim çağında, doğru iletişim kurup, balık misali yüzebilmeyi öğretebiliyor muyuz çocuklarımıza? Suyu, denizi sevdirebiliyor muyuz insan gibi? Denizle dost oldu mu evlatlarımıza? Sanmam. Bir takım kıpırdanmalar olsa da, bu, devede kulak bile değil...

Denize sırtını dönmüş, yüzünü denizden yana çeviremeyenlerin çoğunlukta olduğu bir toplum; ne dünyaya açılabilir gerektiği gibi, ne nimetlerinden yararlanabilir; suyunun, ırmağının, nehirlerinin... Ne iklimi ne havası yumuşar denize küsenlerin... Daha sudan başını bile çıkaramayanlar, nasıl olacak da yenecek dünyayı?
 
Çıkar o çocuğun başını sudan! Onun yerine, kendi kafanı sok suya! Silkeleye silkeye, düşman ettin çocuğu denize. Kendi haline bırakırsan, elbette suyla dost olmayı başaracak. Doğuştan yüzme bilen bebeğe, zorla unutturuyorsun denizi...
 
Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.
 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..