- Kategori
- Güncel
“Tam gün yasası” kime yaradı, kimin tekerine çomak soktu?

tipdoktoru.com
Kamuoyunda Tam Gün Yasası olarak bilinen ve doktorlar ile öğretim üyelerine tam gün çalışma zorunluluğu getiren yasa tasarısı, 21 ret oyuna karşı 218 oyla kabul edilerek yasalaştı.
Doktorların yasanın yürürlüğe girmesinin ardından 6 ay, öğretim üyelerinin ise 1 yıl içerisinde tam gün çalışmayı çalışıp çalışmayacakları konusunda karar vermeleri gerekiyor. Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) maaşları artırmadığı ve emeklilik günlerine yansımayacağı gerekçesiyle eleştirdiği yasa, fazla mesai yapıp nöbete kalan, sıkça ameliyata giren doktorların ay sonunda eline geçecek ücretlerde hissedilir oranda iyileştirme yapıyor.
Nedir bu “Tam gün yasası”?
Düşünme süresi 6 ay-1 yıl
Üniversitede görevli öğretim üyelerinin 1 yıl, kamuda çalışan doktorların ise 6 ay içerisinde özel muayenehaneleri veya çalıştıkları kurumlar arasında seçim yapması gerekecek.
Profesöre maaşın 8 katı döner sermaye
Döner sermaye gelirlerinden personele bir ayda yapılacak ek ödemenin tutarı, o personelin bir ayda eline geçen maaş tutarı toplamının; klinik şefleri ve şef yardımcıları ile uzman tabip kadrosuna atanan profesör ve doçentlerde yüzde 800'ünü geçemeyecek. Bu oran uzman doktorlarda yüzde 700, pratisyen hekimlerde yüzde 500, başhemşirelerde yüzde 200, diğer personelde ise yüzde 150 ile sınırlı olacak.
- Nöbet dışında, mesai saati dışında da çalışanlara ise yine bu oranın yüzde 20-30'u oranında ayrıca ek ödemeler yapılacak.
Başka hastanede çalışma olanağı
Sağlık kurum ve kuruluşlarında ihtiyaç duyulması halinde, doktorlar kendi istekleri ve kurumlarının onayıyla diğer kamu hastanelerinde haftanın belirli gün veya saatlerinde veya belirli vakalar için görevlendirilebilecek, buralardan da döner sermaye alabilecek.
Öğretim üyelerine de tam gün
Öğretim elemanları, üniversitede devamlı statüde görev yapacak. Bu durumda, üniversitelerin tıp fakültelerinde görev yapan öğretim elemanları da tam gün çalışacak. Öğretim elemanları, yasayla belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, üniversitelerden başka yerlerde ücretli veya ücretsiz çalışamayacak, ek görev yapamayacak.
Haftada en az 10 saat
Öğretim üyesi haftada asgari 10 saat ders vermekle yükümlü tutulacak. Öğretim görevlisi ve okutmanlar ise haftada asgari 12 saat ders verecekler. Bununla ilgili esaslar YÖK tarafından belirlenecek.
Rektörlere muafiyet
Rektör, rektör yardımcısı, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin ders verme yükümlülüğü bulunmayacak. Başhekimler, dekan yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdür yardımcıları ve bölüm başkanları ise haftada asgari 5 saat ders vermekle yükümlü olacak. öğretim elemanları üniversitenin onayıyla diğer kamu kurumlarında görevlendirilebilecek.
- Rektör, rektör yardımcısı ve genel sekreterlere, çalışmalarına bakılmaksızın döner sermayeden ödeme yapılacak.
Peki şimdi ne olacak?
Yasa sonucunda doktor ve öğretim üyeleri yar ve ser arasında bir seçim yapmak zorunda kalacak. Ya devlet memuru olarak devletin verdiği maaş, nöbet ve döner sermaye ile yetinmek zorunda (!) kalacak ya da özel hastane veya muayenehanesinde çalışarak kendi gelirini tayin edecek.
Devlette çalışan bir pratisyen hekim nöbet hariç 1923 TL + %500 döner sermaye = 11.538 TL, bir profesör ise yine nöbet hariç 3.660 TL + %800 döner sermaye = 32.940 TL aylık kazanç sağlayabilecek. Alacağı döner sermayenin miktarı da pek tabi çalıştığı hastane koşulları ve hasta potansiyeli ile alakalı olacak.
Özel çalışan ve bu konumunu sürdürmeye devam edecek olan doktorlar ise devletten aldıkları maaşlardan feragat etmek zorunda kalacak. Bu seçim pek tabi ki özelde az hasta potansiyeli olan ve az kazanç sağlayan doktorları zorlayacak. Zira özelde çok yüksek kazanç sağlayan doktorlar için devletten sağladıkları gelir vazgeçilemeyecek bir miktar değildir.
Bu noktada hasta potansiyeli yüksek doktorları en çok rahatsız eden nokta, devlet hastanelerinde sağladıkları hasta temini. Yani devlet hastaneleri bir nevi bazı doktorların reklam yeri haline dönüşmüş durumda. Kimi doktorların hastanedeki birçok hastasını özel muayenehanelerine davet ettikleri iddiası da inkar edilemeyecek bir gerçek.
Hatta birçok hastanın da –ne yazık ki- daha fazla ilgi göreceği ve daha iyi muayene edileceği düşüncesiyle aynı doktoru özel muayenesinde ziyaret edip, parayla hizmet aldığı da bir gerçek. Neredeyse tüm tahlillerini devletin mekanında devlet imkanlarını seferber ederek yaptığı hastalara son teşhisini koymak için muayenehanelerine çağıran doktorlar da yok değil.
Bu, sayıca çok az olduğunu umut ettiğimiz hekim profilinin yanında işini hakkıyla yapan “Hipokrat” a verdiği tüm sözleri tutan birçok doktor için de yapacakları tercih, hayatlarının dönüm noktası olmayacak mutlaka.
Ve hangi tercihi yaparsa yapsın hiçbir hekimin açlıktan öleceği ya da geçim sıkıntısı çekeceği de yok. En kötü şartlarda bile elde edilecek kazanç Türkiye şartlarında bu meslek grubunu yine en yüksek gelir ve prestij sahibi kesim olarak tutmaya devam edecektir.
Yıllarca emek verilen bir mesleğin meyvelerini toplamak tabi ki doktorların da hakkıdır. Ancak bu yasa fazla ajite edilmemeli ve halkın menfaatinin ön plana çıktığı kabul edilmelidir.
Kaldı ki doktorlara sağlanan iki kapılı bu kazanç sistemi Türkiye’de hiçbir meslek grubuna tanınmamıştır. Hiçbir öğretmen günün yarısını özel okullarda ve/veya dershanelerde geçiremeyeceği gibi, devlet memuru hiçbir mühendis de günün 8 saatini özel bürosunda proje çizerek değerlendirememektedir.
Gün içerisinde özel muayenehanelerine de zaman ayıran bazı hekimlerin hastanede geçirdikleri mesainin süresiinin de ne olduğu ayrı bir soru işaretidir.
Umarız vatana, millete faydalı bir yasa olur.
Hayırlı, uğurlu olsun.
www.milliyet.com.tr 'den faydalanılmıştır.
Güncel Haberler :
Kamuya 100 bin yeni personel alınacak
Erdoğan'dan zam sürprizi! Emekli şaşkın, memur şokta...
Açlıksınırı, yoksulluk sınırı ve asgari ücret