Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '15

 
Kategori
Siyaset
 

"Türklerin çok güzel cumhuriyetleri vardı" diyecekler!..

Türkiye Cumhuriyeti dünyada bir eşi ve benzeri olmayan, dünyanın en güzel, en saygın, en haklı ve en kutsal bir savaşıyla, Kurtuluş Savaşı’yla kurulmuş; acılarını bal eyleyerek bağımsız, güçlü, refahı elde etmiş bir cumhuriyettir. Anadolu Birliği kurulmuş, çağa ayak uydurulmuş, tam bir seferberlikle büyük kalkınma hamleleri  başarılmış ve hala da başarılıyor.

Anadolu insanının hep içinde kalan büyük hayalleri ve umutları bir bir gerçekleşiyordu.  Köylerden kentlere ve Batı ülkelerine daha iyi yaşama şartlarını elde etmek için, büyümekte olan evlatların da okuyabilmeleri için göçler yaşandı. Tarımdan sanayiye geçiş sağlandı, büyük sanayii atılımları başarıldı. Üniversitelerimiz dünya ile rekabet eder hale geldiler. Sağlıkta, doktorlarımızın elde ettikleri başarılar bizi dünya üçüncüsü yaptı.

Köylerden göç eden aileler istedikleri şehirlere, istedikleri mahallelere yerleştiler. Komşuluklar kardeşliğe, akrabalıklara dönüştü. Büyük şehirlerimizden hangisine gitsek, her sokakta değişik illerden yurttaşlarımızı görürüz. Birbirimizi çok seviyor ve birbirimize çok güveniyorduk. Dünyada bir eşi ve benzeri olmayan güzel cumhuriyetimizin bize sağladığı her imkanı büyük emek ve coşkuyla elde etmeye çalışıyorduk.

Şimdilerde güzel yanlarımızın çoğunu kaybettik. Talat Atilla, kendi haber sitesi olan Turktime’da (www.turktime.com) “Senin ülken bir melekti yavrum” başlığı ile 01.07.2010 tarihinde yazdığı yazıda kaybettiğimiz güzellikleri şu cümlelerle ifade ediyordu:  (…)

“ … Namaz kılmayı Alevi komşumuzdan, Türk destanını Kürt komşumuzdan öğrendiğimiz yıllar… Okuyanlara masal gibi gelse de, Türkiye bu yılları yaşadı… Perdeye son; sondan vazgeçtik, the-end bile yazılmadan bitti!..  Türklüğümüzü!..  Sevgimizi!..  Konukseverliğimizi!.. Tarihimizi!.. Güvenimizi!.. Egemenliğimizi!..  Kalbimizi!..  Bütünlüğümüzü!..  Kaybettik!.. “

Mengü Ertel, TRT televizyonunda “Cumhuriyete kanat gerenler” belgeseli  yapmıştı.  Sıtma başta olmak üzere birçok hastalığa karşı dünya sağlık teşkilatlarının katkısı ile aşı kampanyası başlatılmış, belli bir süreden sonra da yabancılar denetlemeye gelmişler. Doğu’daki bir ilimizin dağ eteklerinde göçerleri görüyorlar, jipi durdurup denetleme yapıyorlar ki hepsi de aşılanmış. Yabancı heyet, büyük bir şaşkınlık ve memnuniyet içinde denetlemeye son veriyor ve:

-Siz, konup göçenleri bile aşılamışsınız, denetlemeye gerek yok, bizler ülkelerimize dönüyoruz, diyorlar.

Günlerdir kara haberler geliyor birbiri ardından… Gazetelerdeki haberlerde, yazarların yazılarında tam bir karamsarlık hakim. Çareleri yazanlar da var. Yaşadığımız problemlerin ana nedenlerini yazanlar da var. Bize çok keskin bir rota değişikliği lazım. Nerede yanlış yaptık; nasıl tuzağa düştük; itiraf edeceğiz ki bu Türk centilmenliğidir; af edeceğiz birbirimizi ki bu Türk mertliğidir ve yeniden büyük ideallerle büyük başarılara koşacağız ki bu Türk’ün şanındandır.  Evet, çare budur: İtiraf, af ve ideallerde birlik…

Bilim insanı Durmuş Hocaoğlu, bizlere en net uyarıyı ve ne yapmamız gerektiğini yazan bir bilim insanıydı. “Gazeteleri boşuna okumayın, hepsi aynısını yazıyor; birini okusanız hepsini okumuş sayın kendinizi” derdi. Ve şunları da dedi: “Türkiye ya ‘Büyük Türkiye’ olacak ya da yok olacak. Burası bizim için ya İkinci Ergenekon’dur ya ikinci  Endülüs!..”  Geç kalmadan bir ve bütün olalım… Yoksa…  Yabancılar yani elin oğlu: “Türklerin çok güzel cumhuriyetleri vardı, ama kıymetini bilemediler.”diyecekler!..

Türk Milleti'ne ve insanlığa huzur diliyorum...

Saygılar sunarım efendim...

 
Toplam blog
: 94
: 202
Kayıt tarihi
: 16.08.12
 
 

Babam; okumaya, hele de gazete okumaya çok meraklıydı. Aldığı gazeteleri okur, sonra da masama bı..