Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '15

 
Kategori
Siyaset
 

Günü kurtara kurtara gelmişiz bugünlere...

7 Haziran 2015 Pazar günü yapılan seçimlerin bir hayırlı sonucu ortaya çıktı, o da: Günü kurtara kurtara  bugünlere geldiğimizi gösterdi. Ne on yıllık, ne elli yıllık ne de yüz yıllık bir planımız, bir hedefimiz yokmuş. Milli birlik ve beraberliğimizi de koruyamamışız.

Ekonomide ve yatırımlarda alarm zilleri çalıyor. Hayli de borçluyuz elaleme…  Terör ölüm, kan ve gözyaşı demektir; ölüm yani kan  veba gibidir. Terör örgütü, “Her evde bir ölü olsun” istiyor. Böyle olsun ki devlete olan öfke, kin ve nefret artsın. Aklı başında her ülke, başına bela olan bir terör oluşumu varsa, yapar planını ve çok kısa sürede bitirir. Aksi halde zamana yayılır ve başedilmesi zorlaşır.

7 Haziran seçimleri promlemlerimizin ne kadar çok ve aşılmasının da ne kadar zor olduğunu gösterdi. Tek başına iktidar olsaydı iyi olurdu ama bunda da bir hayır vardır. Koalisyon zararlı bir hükümet şekli değil, yeter ki üç parti hepimizin geleceği için biraraya gelmeyi başarsın. Bunu başarmak zorundalar. Günlük gazeteler keyfe keder yayımlanmıyorlar, siyasilerimiz de mutlaka okuyorlardır. Haberler ve yorumlar uyarı, karamsarlık ve gerçekçilikle dolu. Oluşacak en iyi koalisyonu, “MHP, koalisyona mutlaka katılmalı” başlığı ile 31 Temmuz 2015 Cuma günü Yeni akit yazarı Ali Karahasanoğlu yazdı. Andığım yazıyı kısaltarak aşağıya alıyorum:

“Her gün değişik ilimizden şehit haberi gelen bir dönemde..

Hiçbir parti, kurulacak koalisyon hükümetinde, “Ben dışarda kalayım” diyemez..

Böylesi bir geri duruş, “Şehitler beni ilgilendirmez.. Ben yıpranmamaya bakarım.. Hatta bir kenara siner beklerim.. Fırsatçılık yaparım” anlamına gelen, çok ucuz bir politikadır..

Önceki siyasi iktidarı, “Çözüm süreci ile ülkeye ihanet etti” iddiası ile eleştiren bir siyasi parti…

Şehitlerimizin katillerini azmettirenlerin; kökten toprağa gömüleceği operasyonların başladığı bir dönemde..

“Ben kenarda seyredeyim” derse..

Durduğu noktanın “milliyetçilik çizgisi” değil “fırsatçılık çizgisi” olduğunu da itiraf etmiş olur..

Çözüm sürecinde ne oldu, aslında ne yapılmak istendi, tartışılır..

Ülkeye ihanet edildi mi-edilmedi mi, tartışılır. Ben ihanet edilmediği kanaatindeyim. Ben, sırf kan akmasın diye, taviz bile diyemeyeceğimiz, bazı küçük toleranslar gösterildiği kanaatindeyim. Ama, o tartışmada kim ne derse desin…  Silahların askere/polise karşı, öldürme amacıyla kullanılmaya başlandığı anda…  Bu hükümet, hemen anında…  Hem içerdeki uşakları takip ederken… Hem de, hiçbir tolerans göstermeden, “Suyun başındaki azmettiricileri” hedef tahtasına koymuş ve onları bombalamaya başlamış ise…

MHP, “Ben sahada yokum. Tribünde kalacağım” diyemez.

Bunu demesi, ülkeye ihanet etmesi demektir…

CHP ile koalisyon görüşmeleri kesilsin mi? Hayır, kesilmesin.. Önerim, AK Parti-CHP-MHP koalisyonu kurulması.. CHP ile MHP, 2014 belediye seçimlerinde, birçok ilde zaten koalisyon yapmadı mı? Birinin güçlü olduğu ilde diğeri ona.. . Diğerinin güçlü olduğu ilde, öbürü buna oy vermedi mi? Şimdi de, hem CHP, hem de MHP’nin bulunacağı hükümete, halk niye itiraz etsin ki?

(…)

CHP’nin de…  İçindeki PKK sempatizanları için derhal tasfiye girişimine başlaması gerekir…

Ki, koalisyon hükümetine HDP’nin katılmaması, MHP’nin katılması önerimiz, tutarlı olsun..

(... )

Böyle bir koalisyon hükümetinin, 40 yıllık terör belasına son verecek çözümü getireceğine inanıyorum…

Kürt vatandaşlarımızın hiçbir temel hakkına hiçbir kısıtlama yapılmaksızın…

Hiçbir Kürt vatandaşımıza, “öf” bile demeksizin…   Eline silah alanların da…  Özellikle, o silahı askere/polise doğrultanların da…

Hakettikleri cezanın; ancak böylesi bir uzlaşı hükümeti ile verileceğine inanıyorum.”

Ne diyor Karahasanoğlu:

-Her gün değişik ilimizden şehit haberi gelen bir dönemde…

-Hiçbir parti kurulacak koalisyon hükümetinde, “Ben dışarda kalayım” diyemez…

Borçlanmışız, milli birlik ve beraberliğimizi zaafa uğratmışız, bu coğrafyayı kana bulayanlara “müttefik” demişiz, günü kurtararak gelmişiz bugünlere…  Bu gidişe siyasilerimiz “dur” diyecekler, en başta da Türkiye siyasetinde büyük bir tecrübeye sahip olan AK Parti “dur” diyecek…

Vahdet Gazetesi’nde bugün (04.08.2015) “Müttefik Hançeri” başlıklı bir yazı yayımlandı. Kısaltarak onu da not edeyim:

“…SP Kurmayı Lütfü Yalman, ABD’ye güvenilmeyeceğini kaydederek, “Irak, Suriye, Libya meselesinde Amerika’nın peşine düşerek korkunç bir hata yaptık” dedi.

Ortadoğu’daki kargaşanın, kan ve gözyaşının müsebbibi olarak başta ABD ve diğer emperyalist ülkeler gösteriliyor. Türkiye’nin İslam coğrafyasını dinamitleyen, kuyusunu kazan bu güçlerle müttefiklik ilişkisi kurması çelişki olarak değerlendiriliyor.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfü Yalman, “Fotoğrafın bütününe bakmak gerekiyor. Irak, Suriye, Libya meselesinde Amerikan’ın peşine düşerek korkunç bir hata yaptık. Bunun bize zarar vereceğini, Kuzey Irak’ta Kürt devleti oluşturulacağını hep söyledik. Avrupa’nın peşine düşüldü, şimdi hepsi geri çekildi. Türkiye ve Suriye karşı karşıya kaldı” dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli söylediği ‘Dünya beşten büyüktür’ sözünün çok doğru bir ifade olduğunu kaydeden Yalman, “Ama niye o beş büyükler ile hareket ediyoruz buna şaşırıyorum. Biz Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın, Avrupa Birliği’nin söylediği, istediği, arzu ettiğinin dışında bir işlem yaptık mı söyler misiniz? İsrail’in OECD üye olmasını kabul et. Bu ne büyük bir çelişki?” diye konuştu.  (…)

AGD ve MGV Genel Başkanı Salih Turhan, “Bölgedeki parçalanmışlık emperyalist ülkelerin ve İsrail’in işine yarıyor. Bu yüzden bölgeye sürekli ırkçılık ve mezhepçilik pompalanıyor. Bölgede patlayan her bombanın yitirilen her yaşamın ardında emperyalizm vardır. Türkiye’nin ABD, AB ve İsrail ile birlikte hareket ederek bu coğrafyadaki kaosa son vermesi mümkün değildir. Türkiye İran, Irak ve Suriye ile masaya oturmalıdır. Bunların olmadığı masada bölge adına bir çözüm olmaz. Erbakan Hoca olsa idi bu ülkeleri toplar ve çözüm sağlardı” açıklamalarında bulundu.”

Daha çok dikkat çekici haber ve yorum var; var var olmasına da siyasilerimizin Karahasanoğlu’nun yazdığı ve Türk Milleti’nin de arzusu olduğuna kani olduğumuz bir koalisyonun kurulması şarttır.

En başta AK Parti’ye,  CHP ve MHP’ye tarihi sorumluluğun yüklendiği bir gerçektir.

Ekonomide ve siyasette IMF’nin , Batılı veya başka bir gücün değil, kendi irademizin; millet iradesinin dediğini yapmak yolumuzu açacaktır.

Yazımı Abdurrahman Dilipak’ın “Bu gidiş nereye?” başlığıyla 24 Temmuz 2015 Cuma günü yazdığı ve Türk Milleti’ni sarsacak şekilde uyaran yazısının bir bölümünü buraya alarak sonlandırıyorum:

“….Evet, Türkiye topyekun bir saldırı ile karşı karşıya.. Bunu görelim. Birileri Türkiye’yi Suriye’ye çevirmek istiyor.. Birileri bindikleri dalı kesmeye çalışıyor.. Bu konuda bir an önce siyasi belirsizliğin ve ekonomideki durgunluğun, bürokrasideki tedirgin bekleyişin sona erdirilmesi gerek. Suruç olayları, sivil, liberal çevrelere Sosyalistleri Kobani ile ilişkilendirme operasyonu idi. Öte yandan; Süryani Askeri Konseyi MFS, Halk Savunma Birlikleri YPG/YPJ Habur Savunma Konseyi, Kürt ASAYİŞ ve Süryani SUTORO Güvenlik Güçleri 6 Mayıs’tan beri birlikte hareket ediyor.. Yani Suriye’de silahlı bir “Hristiyan gücü” oluşturuluyor. “Christian Army” için yeni bir adres gösterilirken, Hristiyan’larla PYD arasında bir ortak ceple kurularak işbirliği mesajı veriliyor.. “Bethnahrin Milli Konseyi” MUB geçen ay Brüksel’de yapılan kongresi de KCK ile MUB arasında işbirliğine gidildi ve “Özgürlük mücadelesini birlikte vereceğiz” mesajı verildi. Brüksel kongresine KCK yanında ECU Europe Christian Union “Avrupa Hristiyanlar Birliği” de destek verdi.. Suriye Askeri Meclisi, Lübnan Süryani Birlik Partisi, Avrupa Süryani Birliği MUB’a üye. ..”

“Yani demem o ki, Türk’ü, Kürd’ü, Süryani’si, Sağı, Solu, Alevi’si ile sanıldığından daha büyük bir tehditle karşı karşıyayız. Selam ve dua ile.. …”

Günü kurtara kurtara geldik bugünlere…

Şimdi geleceğimizi kurtarmak ile karşı karşıyayız…  Bunu Allah’a sığınarak, birlik ve beraberliğimizle başaracağız…

Selam, sevgi ve hürmetlerimle...

 
Toplam blog
: 94
: 202
Kayıt tarihi
: 16.08.12
 
 

Babam; okumaya, hele de gazete okumaya çok meraklıydı. Aldığı gazeteleri okur, sonra da masama bı..