“Üç çocuk” istemek - Mevcudu korumak

İş kazalarında yılda 1500 kişi ölüyormuş…

Acaba bunların kaçı elektrik çarpması sonucu ölüyor?

Buna, evinde elektriğe çarpılıp ölenleri de ekleyin…

Yeni binalarda yapılan elektrik tesisatlarının artık sıkı bir şekilde denetlendiğini kabul etmek gerekir. Fakat bu inşaatların şantiyelerinde kullanılmak üzere alınmış olan elektriğin, güvenli bir şekilde kullanılıp kullanılmadığına ise hala bakılmıyor.

 İnşaat firmasının anlaştığı ”imza atmaya yetkili bir elektrikçi”, “şantiye elektriği” almak için ilgili kuruma müracaat eder… Makinelere ve işçilerin kaldığı yerlere dağıtım yapacak elektrik panosunu şartnameye göre yaptırır ve kontrole hazır hale getirir. İlgili kurumun elemanları gelir, kontrolleri yapar, elektriği verir, elektrik sayacını ve “Kaçak Akım Rölesi”ni mühürler ve gider.

“Kaçak Akım Rölesi”nin diğer adı; “Hayat Koruma”dır… Normal sigortaya benzer ama ondan daha hassastır... Elektrik çarptığında veya topraklama doğru bir şekilde yapılmamışsa; anında atar.

İnşaat makinelerine ve işçilerin kaldığı yerlere topraklama hattı çekmek, bu hatların her zaman yerlerinde durmasını sağlamak, masraf ve çaba gerektirir.  Bu masraf yapılmaz... Bu çaba gösterilmez... Mühür sökülür, “Hayat Koruma”nın yerine normal sigorta takılır ve sonra “hayat devam eder”…

Ta ki “bir elektrik çarpası” olana kadar…

“Hayat Koruma”nın sonradan sökülüp atılacağını, elektrik panosunu kontrol eden kişi bilir,  mühürleyen kişi bilir, ilgili kurumun müdürü bilir…

Zaten elektrik sayacını okumaya gelen görevli, bunun sökülmüş olduğunu her geldiğinde görür.

Peki, bu yüzden, bir işçi öldüğünde ne olur?

Türkiye bir hukuk devletidir!...

Bunu da hemen herkes bilir...

Müteahhitler bilir, “ yetkili elektrikçiler” bilir, ilgili kurum bilir… Fakat elektrik ustaları, “tam bilmez”…

 “’Hayat Koruma’nın yerine normal sigorta tak!” talimatını yerine getirmiş olan bir elektrik ustası, bir işçinin bu yüzden ölmesi durumunda mahkemelerde sürünür.

İnşaat şantiyelerinde kullanılan elektrik, konutlarda kullanılan elektrikten çok daha güçlüdür. Üstelik işçiler, çıplak betonda veya ıslak zeminde ya da nemli alanlarda çalışır genellikle. Böyle yerler, elektrik çarpmasının şiddetini daha da artırır.

“Elektrik ustaları değil de ‘yetkili elektrikçiler’ sorumlu tutulsun, mahkemelerde onlar sürünsün” demek istemiyorum tabii. Güçlü elektriğin, yani, sanayi elektriğinin kullanıldığı yerler; şantiyeler, imalathaneler, fabrikalar…  sıkı bir şekilde denetlenebilir… Uyarabilir… Uyarıyı dikkate almayanların elektriğini kesebilir mesela.

Hiç kimse, “Başbakan istiyor” diye “üç çocuk” yapmaz. “Gelecekte ülkemize genç nüfus lazım; asker lazım, işçi lazım… “ sözlerinden etkilenip, bunu dert edip de hiç kimse harekete geçmez.

Ama Başbakan veya ilgili Bakan , "mevcut gençleri korumak için bir şeyler yapılmasını” isterse, muhakkak birileri harekete geçer.