- Kategori
- Sinema
"Uzun Hikaye Be Arkadaş!"

Ustalığını bu film ile ispatlayan Kenan İmirzalıoğlu, samimiyeti, içtenliği, karaktere giydirdiği elbise ile filmi bir şahesere dönüştürmeyi başarıyor.
“Yazıyoo, yazıyooo abiler, sinemayı yakıp Münire’yi kaçıran Bulgaryalı Ali’nin destanını yazıyooo!”
Mustafa Kutlu’nun aynı isimli eserinden yetenekli senarist Yiğit Güralp tarafından sinemaya uyarlanan ve Osman Sınav tarafından çekilen filmin hikayesi bu “yazıyoooo!” nidalarında gizli. Ama bu kadar kısa değil, hayli uzun bir hikaye.
Ustalığını bu film ile ispatlayan Kenan İmirzalıoğlu, samimiyeti, içtenliği, karaktere giydirdiği elbise ile filmi bir şahesere dönüştürmeyi başarıyor. Şüphesiz ki, başkası oynasa idi bu kadar etkili bir film olur muydu, tartışılır.
Film yollarda başlıyor, yollarda devam ediyor. 1950'li yıllarda Münire’yi kaçıran ve ellerinde birkaç parça eşya ile neresi denk gelirse orada yaşamak üzere yollara düşen Ali ile oğlu Mustafa’nın hikayesi bu. İnsanlara güveniyor, insanlara kendini sevdiriyor, dürüst, haksızlığa tahammülü olmayan, delikanlı bir adam.
1950'li yıllardaki insan tiplerini ve karakterlerini de gözler önüne seren bir serüveni var Uzun Hikaye’nin. İyi kalpli, gönülden seven, dürüst, haksızlıklara karşı duran, bağrına basan, misafirperver, yardımsever insanların yanısıra, kötü, tamahkar, emek hırsızı, zalim, tahammülsüz insan profillerini de irdeliyor.
Tabiri caizse doğru söylediği için dokuz köyden kovulan bir Ali’nin hikayesini anlatıyor film. Kasaba kasaba dolaşmak zorunda bırakılan, sevgiyi ve sevdayı en içten yaşayan bir adamın öyküsü.
Oğlunu yetiştiriş tarzıyla da okumamış olmasına rağmen, mürekkep yalamış bir adam olan Ali, herşeyi olduğu gibi, dosdoğru anlatan, saklamayan, saklanmayan kişiliği ile Kenan İmirzalıoğlu’nun muhteşem gülüşünde hayat buluyor. O kadar içten bir gülümseme var ki, umutlar, sevdalar, hayaller bu gülümseyişle benzersiz bir portrede bir araya geliyorlar.
Filmin hikayesi etkileyici, çarpıcı ve akılda kalıcı. Çıktıktan sonra bile ara ara aklınıza gelip kimi zaman gülümseten, kimi zaman hüzünlendiren ve kimi zaman da düşündüren bir yapısı var. Gerçek olduğunu biliyorsunuz, hatta çok daha kötülerinin yaşanmış olduğuna eminsiniz zaten.
Bulgaryalı Sosyalist Ali’nin hayat mücadelesinin etrafında dolaşan insanlar da hep çok iyi tanıdığımız isimler tarafından canlandırılmış. Güven Kıraç, Altan Erkekli, Zafer Algöz, Cihat Tamer, Mahir Günşıray, Mustafa Üstündağ ve Cengiz Bozkurt bunlardan en çok göze çarpanları. Tabiri mümkünse, tam bir ünlüler geçidi olmuş film. Tekrar tekrar izlemek isteyeceğiniz son derece sıcak bir performans sunmuş usta isimler.
Süper Baba ve Deli Yürek ile ismini duyduğumuz ve sonrasında pekçok başarılı projeye imza atan Osman Sınav, Uzun Hikaye ile son derece iyi bir çıkış yapıyor. Oyuncu seçimleri de yine çok başarılı.
Velhasıl, yerleştiği her kasabada sıradışı maceraları ile insanları büyüleyen, samimi ve içten gülüşü, dürüstlüğü ile bizleri etkisi altına alan bir delikanlı adamın hikayesini izledik. Türk filmlerinin konu kısırlığı çektiği ve birbirini tekrar ettiği şu günlerde, böyle bir filmi mutlaka izlemenizi öneririm. Filmin repliklerinden biri olan “Uzun hikaye be arkadaş!” cümlesinin dilinize dolanacağını şimdiden söyleyebilirim.
Filmin sonuna baktığımızda devamı gelebilir gibi görünüyor. İnşallah devam filmi de çekilir, Uzun Hikaye’nin ikincisini de izleriz.
Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır