- Kategori
- Güncel
"Vicdani ret" mi, "vicdani ego" mu?

"Vicdanım rahat, ya senin ?
Günümüzde "bedelli askerlik"ten sonra gündeme düşen askerlikte "vicdani ret" ileri sanayileşmiş toplumlarda günden güne marjinal gruplar tarafından benimsenmeye başlanmıştır.
İleri sanayileşmiş toplumlarda "vicdani ret" anlayışını benimseyen gençlerin savundukları ilkeler şunlardır :
- Düşmanını bile öldürmeyi ahlaki bulmamak,
- Hiyerarşik ve statü olan organizasyonlarda (örgütlenmeler) yer almayı ahlaki bulmamak,
- Silahlı Kuvvetler'de görev almayı ideolojik ve dini inancına aykırı bulmakdır.
Davranış Bilimleri'ne daha yakın bulduğum "vicdani ret" kavramını ülkemiz insanının "sosyo-psikolojik" koşullarını gözardı etmeden irdeleyelim :
Bireyler bir çok gerçeği "vicdanen" bilir. Onun olmadığını kanıtlamaya çabalayan tüm "akli" kanıtlar birer demogojidir. Örneğin : anneme yaptığım bir "densiz" davranış için "vicdan azabı" duyuyorsam ; aklımın ileri süreceği hiç bir gerekçe, özür derdime çare olamaz.
Vicdanımızda "analitik düşünme", "irdeleme", "mantık", "hipotez kurma" yoktur. Vicdan tüm bunlara gereksinim duymadan, gerçekleri doğrudan bilir.
Trafik ışıklarına geldiğimizde; kırmızıyı yeşilden gözümüzle ayırdığımız halde, "aşkı" "sevgiden", "korkuyu" "endişeden", "azmi" "hırstan", "arzuyu" "istekten" "vicdanen" ayırabiliriz.
Mantık ve duygu yüklü bireyler olarak; "vicdan" bizi "iyiye veya kötüye yönlendiren", bizi "uyaran" veya "uyarmayan" bir sestir. Bireyler kendi "varlığını" ve "moral değerlerini de "vicdanen" bilir ve değerlendirir.
Askerlik yapma yükümlülüğünün yerine getirilmesinde, "bireysel bir olgu" olan "vicdanın" değil; "toplumsal normların" belirleyici olduğunu savunuyorum.
Özetlersek; "vicdani ret" "öznel" ve "subjektif" bir olgudur. Toplumu bağlayıcı değil; "kişinin" kendi "iç dünyasının" "dışa izdüşümüdür."
Toplumumuzda T.C. Vatandaşlarının her biri "vicdanınını" dinleyeyip, "öznel bilincini" harekete geçirerek "vicdani ret" adı altında "kamu gelirlerinden" olan, her türlü vergiden muaf tutulmak istediklerini varsayalım.
Bu durumda, merkezi yönetim ve yerel yönetimler başka "hangi kaynaktan" "gelir" elde edebilir?
Dolayısıyla; ülkemizin farklı "etnik kökenlerden" oluşan T.C.Devleti'nde "askerlik" "bir toplumsal değerdir" ve bu özellik hukuk kurallarına yansıtılarak askerlik yapma yükümlülüğünü yerine getirmeyen vatandaşlar cezalandırılır.
Ülkemizde, atalarımızdan günümüze "olmazsa olmaz" bir değer olan "askerlik" "toplumsal norm" halinde "yaptırıma" bağlanmıştır.
Askerlikten yırtmak için subjektif bahane ve gerekçe üreterek "VİCDANİ REDDE" SIĞINMAK "VİCDANSIZLIK" DEĞİL Mİ ?