“Yeni Osmanlı modeli” mi?

Başbakan Recep Tayip Erdoğan referandum arefesinde katıldığı canlı yayın programında Başkanlık Sistemi’nin tartışılması gerektiğini belirterek yeni bir polemik mevzuu yaratmış oldu.

Daha evvelde bir çok kez dile getirilen bu sistem “Ulus Devlet”modelini tehlikeye atabileceği gerekçesiyle ötelenmiş idi. Hatta sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın bu görüşü müdafaa ettiğinden dolayı çok defa var olan rejimi tehdit ettiği gerekçesiyle ziyadesiyle ağır eleştirilere maruz kaldığını o dönemi yaşayan herkes bilir.

Ancak iktidarın hususiyetle bu mevzuuda ki hassasiyetlerini ele aldığımızda konunun daimi surette takipçisi olacağını idrak etmekteyiz.

Özellikle II.Körfez Şavaşı sonrası ortaya atılan senaryolar gündemi meşgul etmişti.Bu kapsamda ortaya atılan “Büyük Ortadoğu Projesi” ayrıca dikkate değer bir konudur.

Söz konusu proje ile alakalı senaryolarda Türkiye’nin bölünebileceği sav’ı işlenmiş hatta bu sav’ı destekler haritalar da elden ele dolaştırılmıştı.

Fakat bir görüşte vardı ki; Bu, Büyük Ortadoğu Projesi’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye Ortadoğu’da bir liderlik vereceğine dair iddialardı. Malum iddialara göre Ortadoğu’da Arap Devletleri’nin şimşeklerini üzerine çekmiş ve bu itibarla Amerikanın da bölgede ki itibarına gölge düşürmüş İsrail’in yerine Osmanlı mazisinden dolayı bölge ülkeleri ile daha ılımlı ve iyi ilişkiler kurabilecek Türkiye’nin bu özelliğinden yararlanmak.

Hatta bu kapsamda “Yeni Osmanlı” fikri bir çok kez dile getirilmiş, bir Türk Dergisi’de konuyu ilgili bir makale ile gündemine aldığını biliyoruz.(Newsweek, 2007)

Hepimizin bildiği gibi; Osmanlı İmparatorluğu, adından da anlaşılacağı üzere emperyal ve eyaletlere dayalı bir yapı idi.

Bugün kü Amerika Birleşik Devletleri’nin devlet yapısı bakımından Osmanlı İmparatorluğu’nu emsal aldığı çok defa iddia edilmiştir.

Şimdi de söz konusu senaryolardan netice çıkardığımızda Başkanlık Sistemi’ne geçilebilme olasılığı ve bununla birlikte Federal bir yapınında ortaya çıkacağı konuşuluyor.

Bu federal yapı kapsamında muhtemelen Güneydoğu Bölgesini’de içine alan “Federal Kürdistan” Modeli oluşturulabileceği ihtimaller arasında.

Buna örnek olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de bir süre önce ortaya attığı “Demokratik Özerklik” talebini verebiliriz.

Yeni getirilen Anayasa Taslağı’nda Türklük tanımı yerine bu kısmın boş bırakılmasının da söz konusu iddiaları doğrular nitelikte olduğunu ayrıca belirtmek mümkün.

Referandumda Baydemir’in mensubu olduğu parti tarafından verilen boykot kararı da bir çok kesim özellikle muhalefet tarafından iktidara ve anayasasına örtülü destek olarak nitelendirilmişti.

Şunu hususiyetle belirtmek gerekir ki; Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ortaya attığı “Başkanlık Sistemi” yarı başkanlık sistemini hariç tuttuğumuzda eyaletlere dayalıdır.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in bir süre önce ortaya attığı “Demokratik Özerklik” fikri ile birlikte Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın belirttiği “Başkanlık Sistemi” sanki Türkiye’de bazı mevzuularda radikal bir değişime gidileceğinin habercisi.

“Demokratik Özerklik”le birlikte bu yapının sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil Irak’taki Musul, Kerkük ve Süleymaniye yi’de kapsayan büyük bir eyalete dönüşebileceğini düşünebiliriz.

Buradan da anlaşılacağı üzere Misak-ı Milli’de kendi topraklarımız olarak gözüken Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye’nin de “Kürdistan Eyaleti” kapsamında Türkiye’ye bağlanılabileceği düşünülebilir. Bu kapsamda Kuzey Irak'ta ki bölgesel yönetimle görüşmler yapılması ihtimaller arasında.

Yeni Osmanlı Projesi’ne tekrar döndüğümüzde Ortadoğu Ülkeleri’yle yapılan karşılıklı vizeleri kaldırma, Serbest Ticaret Anlaşması ve İktisadi İşbirliklerini’de bu projenin iktisadi alt yapısını oluşturma gayretleri olarakda görmek mümkün.

Yani Türkiye’nin bölünebilme olasılığını iddia edenlerin hadiseye bir de bu zaviyeden değerlendirmelerini acizane öneririm.

Netice İtibariyle Türkiye “Ulus Devlet”ten vazgeçip eyalet bazında bir “Emperyal Model’e de dönüşüyor olabilir.