Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '07

 
Kategori
Blog
 

1. blog savaşları

1. blog savaşları
 

İlk önce türkçe karşılığını kullanalım deyip, yabancı muadilini kullandığım için, herkesten özür dilerim. En azından başlıkta savaş kelimesini, e-günce, günc-e ne denirse, türkçe ismine yakıştıramadım.

Ben orta dünya ile uğraşırken, burada çok daha büyük bir savaş meydana geliyormuş. Müdahil olmayanlar zorla savaşın içine çekilmeye çalışıyor, uyaranlar hakarete uğruyormuş. Maalesef ki, sanal ve banal olmasına rağmen, kurgusal değilmiş bu savaş. O yüzden kahramanlar çıkıp, sulh getirmeye muvaffak olamamışlar...

Kocaman adamların çocukça hareketler sergilmesine üzüldüm. Büyümenin insanları olgunlaştıracağını düşündüğümden, yanılmış olmak koymadı değil. İnsanlar "en iyisini ben bilirim" dedikleri için bu böyle. Bu insanlar, tecrübesiz küçük çocuklar da değiller üstelik. Her nasılsa, ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor ama...

Bunda kontrolörlerin de kabahati büyük. Benim, içinde "olm" ve "lan" geçen hikayemi yayınlamadıklarında konuşma dili içerisinde, gayet usluca yer alan bu argo jargonun, günce dünyasından uzak olması beni sevindirmişti. (ilk başta kızdım. Bana nasıl yaparar dedim) Bununla birlikte diyalog içerisindeki "lan" ve "olm" a sansür koyan kontrol mekanizması, "it gibi" lafını olanca çıplaklığıyla (yorum da olsa) yayına aldı...


Şöyle yapayım. Olayı kısaca anlatayım. ilk evvela yapmam gerekirdi ama, kuş beyni işte...

Efendim yazarlardan birisi trafikle ilgili bir yazı yazmış. Almanyadan gelen gurbetçilerimizin yurt dışında yapamadıklarını yurt içinde serbestçe yaptıklarını eleştirmiş. Bu yazara, bir hanım yazar tarafından bir yorum yapılarak, hak verilmiş ama, yukarıda kullandığım tabir ve bir başkası hakarete girdiğinden (herkesin algılaması farklıdır. Bana göre olanını söylüyorum)yorum yazarı, konu yazarı tarafından uyarılmış. Aslında uyarılan kişi o yorumu yapan kişi değilmiş. Teknik olarak hafsalamın almayacağı şekilde yorumu yazan bir başkasıymış, ismi geçen kişiyle alakası yokmuş ve bunu bir başka yorumda belirtmiş ama, gene ilk başta yapılan yanlış tekrarlanmış. Hatta sonra bir başka yorumda olaya sonradan müdahil olan kişinin adı 3. tekil şahıs olarak aynı kişi tarafından yapılan yorumda geçerek savunulmuş.

Bir şey anladınız mı? Ben anlamadım. Çünkü böyle hataların olabilmesi için, bir kişinin birden fazla kullanıcı hesabının olması gerekir gibi geliyor bana. Eğer hesaplar karışırsa, yorumlarda yanlış hesap adıyla yazılmış olabilir. Ha belki de böyle bir şey yoktur da, hesaplar, bir başkasına kullanım amaçlı açılıyor olabilir. Ya da ben harbiden kötü kalpli biriyim. Aklım hep hınzırlıkta. O sebeple aslında herkes kendi hesabından yorum yaparken, başkasının adı çıkıyor imza olarak.

Ama eğer durum böyleyse benim yazdığım yorumlarda hiç alakası olmayan kişilerin, o alakası olmayan kişilerin yaptığı yorumlarda benim adım çıkmaz mı? Çıkarsa, şimdiye kadar neden çıkmadı? Sadece kısa bir süreliğine ve sadece o yazara yapılmış yorumlar da mı hata oldu?

Bunlar bilinmeyen gerçekler... Aslında beni de hiç mi hiç ilgilendirmez... E o zaman ne işin var da yazıyorsun diyeceksiniz. Efendim ben bu olaylardan bi'haberken, blog habercimin uyarısı üzerine, çok sempati duyduğum bir yazarın (bana göre buradaki en iyilerden) yazısına yorum yaparken, sözlerinin sonunda iki kişinin husumetine atıfta bulunmasını da eleştirdim. O sevgili arkadaşım da, bana cevabını verdi. Kendi penceresinden bakıldığında haklılığını ortaya koydu. Belki çok eskilerden başka şeyler de vardı, bilemediğim. O yüzden ona hak verdim.

Ben ve O arkadaşım olaya nokta koyduk ama, başka bir kişi koymadı. Aynı yukarıda gelişimini anlatıp, mantıksız yanlarını ortaya koyduğum olaydaki gibi, yine müdahil oldu. Hepimizin yaptığı gibi, yorumlar silsilesinin altında değil, bizzat şahsıma mesaj atarak. Yine bana göre hakaret olarak algıladığım bu mesajla beni olayın içine itti. Ben de üşenmedim ilgli yazıyı sonrasındaki yazıyı ve sonrasındaki yazıyı yorumları ile okudum.

İncir çekirdeğinin yarısını bile doldurmayacak bu olay yüzünden çıkan kavgaya şahit oldum. E tabi ki ayıpladım. Sonra aslında bunun görünen şey olmadığına kanaat getirdim. Bu basit bir yanlış anlamalı olaylar bütünü değil, günce içi güç savaşıydı. İnsanlar taraflarını belirleyip ona göre hasımlarını alt etmeye çalışıyorlardı. Mesajlar atıp, yıldırarak, kendi saflarına çekmeye çalışıyor, beceremezlerse yanlış anlaşıldıklarını söyleyip sıyırmaya çalışıyorlardı.

Eğer taraf olacaksam ben kendimin tarafındayım. Bu tarz olayların içine beni de çekmeye çalışmayın. İstediğim zaman ben kendim müdahil olurum. Olmamam benim karakterimin bozuk olduğunu göstermeyeceği gibi, olmam da çok nefis bir insan olduğumu ispat etmez. Benim işim gücüm var. Böyle şeylerle uğraşamam. Sadece can sıkıntımı gidermeye çalıştığım bir ortamda, canımın sıkılmasını istemiyorum.

Yönetimden de ricam, eğer yapılabiliyorsa, rahatsız edilmek istemediğimiz kişileri engelleme butonu gibi bir şey eklensin. Ne yazdıkları blogları görelim, ne yorumlarını okuyalım, ne de mesaj gelsin. Bu şekilde olursa, belki insanların birbirine olan tahammülsüzlüğü su yüzüne çıkmaz...

Saygılar, sevgiler...

Her şeyi yanlış anlamışsam özür dilerim. Anlayacağım şekilde açıklanırsa sevinirim.

 
Toplam blog
: 40
: 7324
Kayıt tarihi
: 20.03.07
 
 

Karga, kargagiller (Corvidae) familyasından Corvus cinsini oluşturan, iri yapılı, düz gagalı, pençel..