Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '15

 
Kategori
Sinema
 

1 va'mış, 1 yo'muş!

1 va'mış, 1 yo'muş!
 

Güzeller güzeli bir kadın, Melisa Sözen, ki ona her baktığımda aşık olmaktan kendimi alamıyorum, Mert Fırat’a şöyle soruyor:

“Var mısın yoksa yok musun?”

Filmdeki (“Bir Varmış, Bir Yokmuş”) canlandırdığı Nehir karakteri, nasıl oluyorsa, bir karakteri umutsuzca ve hayatı boyunca seviyor! Ve o erkek nasıl bir erkekse(?) tanıştığı tüm kadınlar sayesinde sevgiye boğulmuş ama SEVEMEYEN bir adam! Ve garip tarafı bunun sebebi ROCKER olması değil, çok daha derin bir sebebi var ve filmin sonuna kadar da bunu biz anlayamıyor ve Ozan’ın (Mert’in) söylediği şarkıları, ki çoğu yeni şarkılar, hayretle ve bayıla-bayıla izliyoruz.

Ve düşündürüyor bizi:

Evet, bu filmde ISSIZ ADAM –benim tabirimle kızsız adam- göndermesi var ama Mert ile yönetmen İlksen Başarır’ın farklı duygu derinlikleri üzerine söyleyecek sözlerinin olması ve hikayenin içine sürekli masalların bulaşması filmin varlığını ve gerçekliğini yitirerek yepyeni bir anlatım dili çıkarma uğraşısına da gidiliyor. Bu deneysel çalışma benden takdir alırken, filmin anlatımında kopukluk yarattığını da söylemeliyim.

Bir de bu filmle beraber keşfettiğim önemli hususu burada ayrıca belirtmeliyim:

Bilinçli ya da bilinçsiz, Nehir ve Ozan’ın filmin başında kimyalarının tutmadığı (oyunculuklarının aşk konusunda sırıttığı) ama film ilerledikçe Mert ve Melisa’nın birbirlerine alıştığını ve bu sorunun üstesinden geldiklerini çıplak gözlerimle gördüm. Filmin başında aşk ve cinsellik sahneleri ne kadar göze batacak kadar başarısızsa, filmin sonuna doğru o kadar gerçekçi ve doğal olduğunu tespit ettim. Bu bilinçli de yapılmış bir eylem olabileceği için üzerinde fazla durmuyorum fakat benim gördüğüm film öncesinde hazırlık aşamasının uzun tutulup karakterlerin birbirine alıştırılması gerektiği yönünde!

Ben herhangi bir film üzerine yazı yazarken konudan daha çok filmdeki senaryo, oyunculuk, kurgu ve yönetim üzerine değerlendirmeleri yeğlerim. Çünkü filmin konusunu anlattığım zaman filmin tüm büyüsü kaçarmış gibi gelir bana!

Ben değil ama Melisa Milliyet Sanat dergisine verdiği mulakatta Nehir için şöyle ifadeler kullanıyor:

“Nehir’in en sevdiğim yanı umudu kuvvetli, inançlı bir kız.”. “Onun enerjisi, onun hayatta her şeyin mümkün bir tarafını ve pozitif yanını görmesine sebep oluyor. Masallarla büyümüş bir çocuk olması ve hayatında hala masalın devam ediyor olması da karaktere dair çok güzel bir özellikti. Ama masallar deyince öyle romantik, pırıl-pırıl bir yer değil, masalların bize anlatılandan faklı tarafları olduğuna da vakıf.  Ama yine de hiçbir şeyden kolay kolay vazgeçmiyor.  Burnunun dikine gidiyor ve hakikaten “Artık yapılacak hiçbir şey yok” dediği noktada vazgeçiyor. O noktaya kadar savaşıyor. Bu bir sürü kapı açıyor insana, sırf bir kanal üzerinden gitmek zorunda kalmıyorsun karakterle ilgili”.

Tüm sertliğine rağmen bir kadın filmi! Sert söylemi kadar değişik kamera açılımları, hareketli çekimler, soluk renk yapısı filme farklı gerçeklik ve lezzet kazandırıyor.

Melisa’nın filmin sonuna doğru yükselen oyunculuğu ve Mert’in karakter üzerindeki hissizliği, iyi bir oyunculuk uyumu yanında, gerçekçilik hükmünü arttırıyor filmde.

Senaryoyu enteresan bulmakla birlikte filmin ilk yarısı boyunca yaşadığım bağlantısızlık sorunu benimle mi alakalı yoksa İlksen’in bilinçli tercihi mi? Bence bilinçli tercihi!

Diğer kafama takılan mesele de Ozan’ın şarkıcılık mesleğine, seyirci son derece vakıf edilirken, Nehir’in anaokulu öğretmenliğini neredeyse hiç görmüyoruz. Ve aynı şekilde karakterlerin kişisel derinliğine hiç ulaşamıyoruz. Onların duygusal derinliği karakterleri hakkında bize fazla bir şey söylemiyor. Bu anlamda ISSIZ ADAM’ın gerisinde kaldığı söylenebilir. Ama öte yandan bu eylem de bilinçli yapılmış olabilir. Nitekim ilişkide esas olan yaşanılan hayattan çok duygulardır. Böyle olsa bile bir ROCK STAR’ın hayatındaki bir muhabbet kuşu olmak Nehir gibi doğa kadar güçlü/güçsüz kadına haksızlık olduğu düşüncesindeyim.

İlksen hanımın ilk seyrettiğim filmi olmasına karşın gelecek için ben de umut uyandırdı. Özellikle deneysel yapısının bir hayli güçlü olduğunu, anlatacak birçok hikayesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ve SANAL (MASAL) ve GERÇEK arasında sağlam bir ilişki kurarak hikayesini farklı tempolarda başarıyla anlattığını da özellikle belirtmeliyim. En önemlisi de melodrama kaçmadan duyguları var olduğu biçimde vermesi yönündeki başarısına şapka çıkardım. Yeni filmlerinde farklı konularla karşımıza çıkacağı konusunda kuvvetli deliller topladım ben bu filminden!

Son olarak birkaç lafım MERT FIRAT’a, OYNAMAMA konusundaki inanılmaz başarısı, onu ileride emsallerinden FARKLI bir aktör yapacak. Derinliksiz bir rol olmasına rağmen son derece oynamayarak ÜSTÜN bir iş çıkarmış. Onun o duygusuzluğunu film boyunca sürekli test etmek zorunda kalıyorsunuz.

Melisa Sözen Türk sinemasının tartışılmaz yeni STAR’ıdır. Sinemaya yakışan korkunç bir IŞIĞI var. Umarım yönetmenler bugüne kadar yaptıkları gibi onu değerlendirmeyi sürdürürler...  

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..