- Kategori
- Arkeoloji
10 bin yıl önce ölüm kavramı

Ergani çayönü
10 Bin yıl Önce Ölüm Kavramı
İnsanoğlu yaşama başladığı günden, bugüne ölüm kavramı üzerinde çok farklı sonuçlar çıkarmış. insanlık din kavramı ile tanıştıktan sonra bu konudaki merakları kısmen giderilse de günümüzde bile halen farklı inanışlar bulunmakta. Tarihsel süreçte ilk toplu yerleşim merkezi olarak bilinen Ergani çay önünde yapılan kazılar sonucunda elde edilen bilgiler ışığında yaklaşık 10 bin yıl önce yaşayan insanların ölüm kavramı nasıldı…
Çayönü halkı için "ölüm" bugün bizim anladığımızdan çok farklı bir kavram...
Onlar için cansız bazı varlıkların da "ruhu"nun olduğu inancı geçerli. Aslında bu kavram sadece çayönü'ne özgü değil, eş zamanlı başka yerleşmelerde de karşımıza çıkmakta. Özellikle bu olgu oturdukları ve değişik amaçlı kullandıkları yapılar, bazen açık alanlar için de geçerli. Bu yapılara özgü eşyalar da aynı niteliği taşımakta.
Yapılar bir kez yapılır, kullanılır ve gömülür. Evler, ilk zamanlarda terk edildikleri zaman belli bir düzlemde bırakılıyor ve üzerine yeni bir yapı yapılıyordu. Özel yapılar ise "gömülmeye karar verildiği zaman" temizleniyor, bazen bazı kesimleri "bilinçli" olarak bozuluyor, dikilitaşlar kırılıyor veya yatırılıyor, içine kendi eşyaları ve/veya "hediyeler" bırakılıyor ve temiz toprak ile doldurularak örtülüyor. Daha ileriki dönemde bu işlemlerin yanısıra çok odalı, gerek evlerin gerekse özel yapıların kapıları taş ve toprak ile örülüyor ve yakılıyor. Yanmış kerpiç yapının içine dolduruluyor ve bazen üzeri tekrar taş bir örtü ile kaplanıyor.
Bazen eşyalar da gömülüyar
Ustalıkla işlenmiş siyah büyük bir taş kap artık "öldüğü" için Meydan'daki bir çukura gömülmüş. Kafa tas lı Yapı'nın içindeki üzeri kırmızı boyalı kaideli toprak kap da insanlar ile birlikte odanın içine gömülmüş. Yine aynı yapının eski sunak taşı parçalanıp odalara dağıtılmış. Cenazeler için farklı yöntemler uygulanmış Köy halkının ilk mezarları oldukça mütevazı. Kulübenin altına veya avluya açılan bir çukura ölü anne karnındaki (hocker) gibi katlanıp sağ yanına yatırılmış ve yüzleri toprağa döndürülmüş. Yanına bırakılan yegane armağan küçük birkaç parça aşı boyası topanı. Izgara planlı yapıların sakinleri, yer yer boşalanlara, eski yanmış terk edilmiş kulubelerin dolgularının içine gömmüş ölülerini, bazen de oturdukları yapıların avlularına veya seyrek de olsa ızgara aralıklarına, tek tek veya ikili üçlü gruplar şeklinde. Bazılarının yanında hediye olarak taş alet bırakılmış. Gömülerden birinin kafatasında beyin ameliyatına ait izler saptandı. Ancak ızgara planlı yapılar içinde bulunmuş olan mezar sayısı çok az. Yapıların yaşam düzleminin yerden yükselmesi mezar yeri konusunda olasılıkla sorunlar yaratmış. Yerleşmenin Kanallı Yapılar evresinden itibaren kesin olarak kullanıldığını bildiğimiz "Ölü Evi" Kafataslı yapı belki de bu gereksinim sonucu ortaya çıkmıştır. En az altı kez yenilenmiş Kafataslı Yapı'nın ilk planı söbe. İçinde çok sayıda birincil ama çoğunlukla ikincil dışarıda açıkta çürütülmüş ya da önce başka yerde gömülmüş ve sonradan mezar açılarak başka yere taşınmış gömüler tabanda açılmış çukurların içine rastgele gömülmüş. Çukurlardan birinde boynuzlarıyla birlikte yabani sığır kafası da bırakılmış. İnsanların yakınına hayvan gömme çok sık olmamakla birlikte uygulanan bir gelenek. Izgara planlı bir yapının altındaki mezarın çok yakınına bir köpek ve bir yabani domuz kafası gömülmüş.
Not:Bu veriler Prof. Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood tarafından yapılan kazılar sunucunda elde edilmiştir.