Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Berrak Özkan Berrocks

http://blog.milliyet.com.tr/berrocks

28 Nisan '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

10 sene öncesi ile görüşme

Ş.B (Şimdiki Berrak)
Ö.B. (Önceki Berrak)
 
Ş.B. : Nasılsın Berrak?
 
Ö. B. : İyidir, süperim senden naber?  Saçını mı boyattın sen?  Kızıla hemde.  Nasıl cesaret ettin?  Ben kestirmeye bile kıyamıyorum, o yüzden de sürekli topluyorum, gerçi sıkılıyorum ama risk almaya ne gerek var?  Vay canına.  Kaşını almışsın ama aynı zamanda kilo da almışsın.  Almışım, almışsın, neyse işte.  Kahve?
 
Ş. B. : O zaman da severdim di mi?  Alırım tabii.  Saçlarını bir sene içinde sarıya yakın bir renge boyatacaksın, sonra deliler gibi pişman olup, eski rengine boyatacaksın.  Sonra rengi bozulacak ve çikolata kahve rengini kullanacaksın bayağı bir zaman, sonra sırasıyla, karamel, sarı, karamel, çikolata kahve, kızıl ve bakır olacak.  Ha arada yine bir haftalık sarışın olacaksın ama deli gibi pişman olup hemen bakıra geri döneceksin.  Bu rengi de kendin keşfettin sanma sakın, televizyonda göreceksin, Hürrem Sultan rengi diye yaptıracaksın.  Saçını kestireceksin sonra, öyle böyle değil hemde kısacık.  Aynanın karşısına ilk geçtiğinde ağlamamak için zor tutacaksın kendini ama geçecek.  Sonra devamlı değişiklik yapacaksın kendinde.  Değişikliğin iyi olduğunu fark edeceksin bir süre sonra.  Her anlamda.! Fikirlerin de değişecek zamanla, sen onların sahibisin, onlar senin değil, bunu anlayacaksın.
 
Ö.B. : Vay canına.  Kahvenin yanında sigara mı yaktın sen?  Annem görmesin kızım, gebertir seni bak!  Hem annemle babam nasıl oldu da izin verdiler bunca değişikliğe?  Ben kediyi almak için bile on takla atmıştım hatırlarsan.  Sedat’ı alalı iki sene oldu ama hala ona bile alışamadılar neredeyse.  Sedat nasıl bu arada? 
 
Ş.B. : Sedat iyi, iyidir yani.  Altı sene sonra ölecek ne yazık ki.  Ama üzülme, veterinerler altı ay yaşar en fazla demişlerdi ya hani, sekiz sene yaşayacak.  Mucize lakabını takacaklar ona.  Çalışmaya başladığında değişeceksin, önce acayip özgür olduğunu göreceksin, para kazanıyorsun ya hani.  Mükemmel işte.  Artık ailenden para almana gerek yok, aksine sen eve bir şeyler almaya başlıyorsun.  Çevren genişleyecek, yepyeni insanlarla tanışacaksın.
 
Ö.B. : Sedat öldü mü!?  Nasıl ya.  Yavrum benim.  Başka hayvan almadım dimi?  Hep derdim alamam başka diye.  Yeni iş ha.  Harika.  Yepyeni insanlar demek, yepyeni arkadaşlar demektir.  Bu da harika.  Çevrem arkadaşlarla dolacak yani. 
 
Ş.B. : Sedat’tan sonra bir kedi daha alacaksın.  Yine sokaktan ama.  Adını kızım koyacaksın, ama kedi erkek çıkacak.  Çok alay edeceksin bununla.  Arkadaş konusuna gelince.  Pek bi aldanacaksın işte o konuda, çoğu aslında iş hayatında çalışmak zorunda olduğun insanlar olacak.  Yeri gelecek iftiralar atılacak, yalanlar söylenecek, hakaretler işiteceksin ama her biri sayesinde güçleneceksin.  Şimdi çok samimi olduğun o arkadaşın var ya hani, ismini vermeme gerek yok anladın sen, işte onunla arkadaş değilsiniz mesela artık.  Gitgide daha az insan kalacak çevrende dost namına.  Ama bir o kadar da genişleyecek.  Nasıl diye sorma anlatamam işte.  Sen bir anlatsana, nasılım ben, nasıldım o zamanlar, televizyonda neler var mesela, nelerden hoşlanıyorum, gün içinde ne yapıyorum?
 
Ö.B. : Amaaan bilmiyorsun sanki.  Kızlarla iki – üç günde bir buluşup, Fiko’nun oraya kumpir yemeye gidiyoruz işte, Sedat’ı sabahları sahile indiriyoruz annemle ama her seferinde bu son diyoruz, fena tırmalıyor kerata.  Bisiklete biniyoruz çokça, camın kenarına oturup Kazım abi ve Yaşar ablayla muhabbet ediyorsunuz, ödü kopuyor annenin düşeceksin bi gün diye.  Akşamları msn’den konuşuyorsun arkadaşlarınla, msn’e geçemiyorsan aklında olduğunu belli etmek için bir kez çaldırıp kapatıyorsun.  Zaten kontörlü ya senin hattın, genelde yüklediğin gün bitiriyorsun.  Buffy’i izliyorsun ve Angel’ı tabiiki.  Angel sayesinde İngilizce öğrenmeye başladın mesela bu yaz, izleye izleye ilerleteceksin sanırım.  Yazın eve girmiyorsun neredeyse, hep bisiklete biniyorsun sokakta, ama şu karşı binadaki senden hoşlanan çocuk sürekli baktığı için sinir de oluyorsun bi taraftan.  Annen ve babanla kavga ediyorsun sık sık.  Anlayamıyorlar seni tam olarak çünkü.  Özgür bıraksalar ya biraz.  Bıraksalar arkadaşlarınla olsan hep, onlar seni anlayabiliyorlar çünkü, ailen korumacı biraz, dövme yaptırmak istediğini söyledin ona bile karıştılar.  Vücut senin halbuki, onlara ne ki?  Neyse makyaj yapmayı seviyorsun, saçını fönletmeye bayılıyorsun.  Dümdüz olmalı, siyah ve kahverengiden vazgeçemiyorsun, amcanlarla tatildeydin bu yaz, biyolojik babana sinirlendin yine, asla görmek bile istemiyorsun onun yüzünü.  Genel olarak mutlusun yani.  Sigaraya ne zaman başladın sen, yani ben?
 
Ş.B. : Öncelikle Fiko kapattı.  Grandhouse’da kapandı zaten.  AVM oldu sadece, ruhsuz bi yer.  Gelen giden yok.  Sedat’tan anladın ki kediler, köpekler gibi gezmeye meraklı değil.  Bahçe ortamı olmadıkça sahile indirmiyorsun artık.  Evde kondisyon bisikletin var artık ama çanta askısı olarak kullanacaksın.  Msn artık yok.  Skype var.  Kontörlü değil hattın artık, faturalıya geçtin, ama pek konuşmak isteyeceğin kimse yok.  Sadece özel insanlara ayırmak istiyorsun zamanını.  İngilizce’yi söktün iyice, bu sayede para kazandın senelerce.  O sana aşık çocuk evlendi, bebeği var şimdi.  Sende hala tık yok :) Saçlarını düz sevmiyorsun artık, renkli giyiniyorsun, sapsarı ve turuncu ayakkabıların falan var.  Ailene asla kızmıyorsun.  Senin için değerli olduklarını biliyorsun çünkü.  Şu an istediğin herşeye sahipsin Berrak tebrikler.  Özgürsün de, kendi kendine sürekli tatile falan gidiyorsun.  Ama zamanla bir şey öğreniyorsun, eski zamanlar iyi.  Mesela dövme yaptırabilirsin artık ama her şeyden hemen sıkıldığını farkettin, aynı motiften sıkılabileceğini düşünüp, iyiki zamanında izin vermemişler diyorsun.  Kimbilir ne yaptıracaktın?  Facebook var şimdi mesela, topluca ordan mesajlaşıyorsun arkadaşlarınla, doğum gününde duvarına 300 kişi falan yazıyor ama sen evinde, onlar evlerinde oluyorlar.  Skype’dan görüntülü görüşmekten kimseyle yüz yüze bile gelmiyorsun.  Haberler yok artık Twitter var.  Zaten haberlerde de cinnetten başka bir şey yok.  Televizyon izlemeyi sevmiyorsun artık, dizilerin falan konusu belli, yurt dışında eğitim almış modern köy ağalarına aşık yakın arkadaşlar yada kız kardeşler var sadece.  Sigaraya baban öldüğünde başladın.  Öldü babaların, ikisi de.  Annene daha bi bağlandın o yüzden.  Kardeşin göz bebeğin oldu.  Özgürlüğünle beraber sorumluluklarında arttı.  Biraz hırslısın.  İş hayatı yaptı bunu.  Bazen projeni tamamlamak için 3 gün ofiste kaldığın oldu.  Başardın ama, yaptın istediklerini.  Hayalini kurduğun her şeye sahip oldukça, yalnızlaştığını farkedeceksin, hazır ol.  Ama şunu bil ki, şimdi her ne için şikayet ediyorsan, 10 sene sonra keşke olsa diyeceksin.  Kızma kimseye, ne zaman öleceklerini bilemiyorsun çünkü.  Yaşadığın an’ın değerini bil.  Ve umudunu kaybetme.  Hayat seninden bazı şeyleri alırken, öyle mükemmel insanlar çıkaracak ki karşına, inanamayacaksın.  Sadece bekle.  Beklerken mutlu ol.  Çünkü şu an konuştuğun Berrak, 10 sene sonrasına böyle bakıyor artık.  Git babana, annene, kardeşine sarıl.  Kedini sev, beraber uyu bu gece.  Sevdiğin insanlara onları sevdiğini söyle.  Yanlarında ol.  İhmal etme.  Umudunu kaybetme, değişmekten korkma, besmelen selamın olsun, kalbini hep 20 yaşındaki gibi temiz tut.  İlerde anlayacaksın sana nasıl iyilik yaptığımı.
 

Sevgiyle kal Berrak,

 

 

 
Toplam blog
: 36
: 240
Kayıt tarihi
: 08.04.15
 
 

Mucizelere inanan, doğa ve hayvan aşığı, %50 şeytan - %50 melek... www.berrocks.com http:..