100. yıl ruhu

Turkcell Süper Ligi’nin on sekizinci haftası, taraftarların özlemle bekledikleri takımlarına kavuşması bakımından yüzlerde sevinçli bir tebessüm olarak tribünlere yansırken, Beşiktaş taraftarı için ise oynanan futbol ve netice itibariyle tebessümün biraz daha “sırıtma” ya kaydığı bir hafta olarak kayıtlara geçti. Son şampiyonluğun yaşandığı yüzüncü yıldan bu yana Beşiktaş takımını bu kadar arzulu ve özellikle ilk yarıdaki kadar pozitif görmediğimizi söylersek, bu sezon Beşiktaş’ı çokça eleştiren yazarlardan biri olarak Sezar’ın hakkını Sezar’a vermiş olur muyuz acaba? Şüphesiz Beşiktaş’ın yeşil sahadaki performansına Vestel Manisaspor’un da “açık futbol” felsefesiyle eşlik etmesi bizleri mest eden seyir zevki açısından son derece önemli ancak, siyah-beyazlı ekibin çizdiği birliktelik tablosu da tribündeki taraftarın yıllar süren özlemi...

Maça klasik 4–4–2 dizilişi içerisinde başlayan Beşiktaş’ta öncelikli endişe konusu sağ kanattaki Delgado ile sol kanattaki Ricardinho’nun ortaya koyacakları performans idi. Oyun içerisinde devamlı içe kat ederek oynayan ve bu şekilde hücum anlarında forveti dörtleyen bu ikili dünkü göz alıcı galibiyetin de en önemli mimarları oldular. Bu noktadaki endişe konusu hücumda kaptırılan toplarda Beşiktaş takımının 4–2–4 halinde yakalanması ve geliştirilecek kontrataklarda oluşması muhtemel kanat zafiyetleriydi şüphesiz. Orta sahanın defansif sorumluluğunu üstlenen Fahri(M.Sedef) – Serdar ikilisi parselasyonu iyi yapınca, zaten Ersun Yanal tarafından kan doğranan Vestel Manisa kanatları da etkin bir tehlike geliştiremedi. Sezon başından bu yana çok gol atıp çok gol yiyen ve defans organizasyonlarında sıkıntı yaşayan Manisa ekibi, Delgado ve Ricardinho’nun önderliğindeki baş döndürücü pas trafiği ile yerleşim hatalarına daha sık düşünce, bundan faydalanmasını bilen, devre arası kampında fizik yeterliliğini üst düzeye taşıdığını gözlemlediğimiz Bobo oldu. Nobre’ye yaptığı asistlerle gecenin gizli kahramanlarından olan Bobo, fizik olarak kendisi hazır tuttuğunda Beşiktaş için çok yararlı bir oyuncu olabileceğini gösterdi. Nobre de balansı bozulan rakip defans arasında rahatlıkla golcülüğünü hatırlayabildi. Yeni transferlerine ilk onbirde yer veren ege ekibinde ise, Reinaldo’nun ayağına hâkim ve spektaküler bir oyuncu olduğu, Kalabane’nin ilk maçı itibariyle Borbiconi’den iyi bir futbolcu olmadığı fikrine kapıldık. Vestel Manisaspor Rafael’i kanada çekerek macera aramasa, Reinaldo-Rafael çift forveti birbirlerine daha yakın oynasa Beşiktaş defansının başına büyük dertler açabilirlerdi. Nitekim ikinci yarıda Rafael-Reinaldo işbirliğinden doğan gol de bunun bir ispatı gibiydi.

Kongre sonrası yeni yönetimden gelen taze açıklamalarda ise, Arjantin milli takımının stoperi Fabricio Coloccini’nin Beşiktaş’ın sezon başından bu yana S.O.S veren defansına takviye olarak transfer edileceği haberi Beşiktaşlıların içlerindeki kıpırtıyı bir kat daha arttırdı. Arjantin’de sağlam ilişkileri bulunan Divan Kurulu üyesi Ali Rıza Dizdar’ın aracılık ettiği bu transferin gerçekleşmesi halinde Beşiktaşlıların şampiyonluk yolundaki ümitleri için tek kelime edilebilir : Reloaded.”

Backgroundunda Milan, Athletico Madrid gibi dev kulüpleri barındıran Coloccini takviyesi ile Beşiktaş’ın çok daha dengeli bir savunmaya, çok daha verimli bir tandeme sahip olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik Koray’ı orta sahaya çekebilme opsiyonuna sahip olacak Beşiktaş’ın Kleberson kamburundan kurtulması da böylelikle daha kolay gerçekleşebilir. Hatırı sayılır bir bonservis bedeline sahip olduğunu düşündüğüm Fabricio Coloccini ismi her ne kadar tüm camiayı heyecanlandırmış olsa da Beşiktaş kulübüne maliyetinin 5 milyon Euro civarında olacağını tahmin ettiğim bu oyuncunun transferi, Kleberson’un iyi bir fiyata satılmasına bağlı görünüyor. Aksi halde ciddiyetine sonsuz inandığım Ali Rıza Dizdar ismi dahi bu transferde “etkisiz eleman” kalır.

Gelişmeleri hep birlikte izleyip göreceğiz. Taraftarın umudu Manisa karşısında ortaya konan 100.Yıl ruhunun tüm ikinci yarıya yayılması ve defansa bir an evvel etkili bir ismin alınması. Aksi takdirde, yeni Beşiktaş yönetiminin de “hüzün” denen kanserojen duygu ile tanışması uzun sürmeyecek gibi...