Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '07

 
Kategori
Futbol
 

Türkiye' de futbol varmış

Türkiye' de futbol varmış
 

47 gün... Bir ülkede 47 gün içinde neler olabilir?

Belki devrik liderler idam edilir; belki de yazarlar, düşünceleri yüzünden kör kurşunlara hedef olabilirler. Zaman; çok değişkenli bir bilinmez ve tekinsiz. Bir ülkede 47 gün, pek çok şeye gebedir.

Saddam Hüseyin idam edildi. Hrant Dink öldürüldü. Ve bugün de İsmail Cem vefat etti. Türkiye, 47 günde en çok ölümlerle meşgul etti kendini.

Hep derler ya; "Hayat devam ediyor" diye. Biz de her ölümün ardından, hayata yeniden tutunmanın yollarını ararız. Ölen insanlar her ne kadar yakınımız olmasa da; yine de kayıpları derinden etkiler bizi.

Ama hayat; bizim için hâlâ devam eder. Onun için artık silkinip, hayatın akışına bırakmalıyız kendimizi.

Yolda bir başımıza bazen yürür halde bırakırız kendimizi. Parklar, bahçeler ve sokaklar futbol oynayan çocuklarla doludur. Çünkü hayat hâlâ devam ediyordur.

Futbol, bize ne kadar aşina bir kavram olsa da; son günlerde yaşananların ardından, şimdi bize tamamen yabancı gelen bir kavram olmakta. "Hayat, fena halde futbola benzer"** oysa... Ama bu ülkede düşünceleriyle birlikte yaşayamıyorlarsa insanlar; varsın, futbol olmasın artık.

Saddam Hüseyin idam edildi, Hrant Dink öldürüldü, İsmail Cem öldü derken; Türkiye Futbol Süper Ligi'nin ikinci yarısı, bu haftasonu başlamak üzere.

Sahi, neydi futbol?

İki kale direği arasına gerilen filelere veya mahalle aralarında iki çöp kutusu arasında kurulan hayalî kalelere şut çekmek ve gol atmak suretiyle, 11'e 11 veya daha az sayıda oyunculardan kurulan takımlar arasında oynanan ayaktopu.

Hâni, şu kazananı kim olursa olsun; tartışması günler boyunca dinmeyen oyun. Holiganizm adı verilen ve suikastlere bile neden olabilen bir duygunun kirlettiği bir sportif şölen: Hoşgörüsüzlük, Tutuculuk, Tahammülsüzlük. Her sezon sonu şampiyon kim olursa olsun; dış sahadaki sonuçların hiç değişmediği uluslararası organizasyonlar: Yine hezimet, hep hezimet. Futbol; kitlelerin tatmin olma aracı.

Avrupa'da, futbolun yaygın olduğu ülkelerde ligler, sadece Noel'e denk gelen hafta tatil edilmekteyken; Türkiye Ligi'nde 1,5 ay gibi epey uzun bir süre devre arası tatili yapılıyor. Bir de Avrupa ülkelerinde lig ve kupada oynanan maç sayısı, Türkiye Ligi'nden çok daha fazla olduğundan; Avrupa takımlarının maç deneyimleri de daha fazla oluyor. Bu fark da, her sezon takımlarımızın Avrupa kupası maçlarında kendini gösteriyor.

Buna karşın Türkiye'de, takımların her sene lig ve kupada oynadıkları maçların toplamı; belki 50'yi bile geçmiyor. Bir de daha önceleri düzenlenen turnuvalar; hiçbir geçerli sebebi olmaksızın, aniden kaldırılıyor.

Futbolla yakından ilgilenenler bilirler. 90'lı yılların sonlarına kadar, İstanbul'un üç büyük kulübü arasında T.S.Y.D. turnuvaları düzenleniyordu. Bu turnuvalarda oynanan maçlar; takımların yeni sezon öncesinde form durumlarını görebilmeleri için bir fırsat olduğu kadar, futbolseverler için de ayrı bir heyecan ifade etmekteydi.

Şimdi Anadolu'nun birçok şehrinde, kulüpler arasında buna benzer turnuvalar düzenleniyorken; İstanbul'un ve Türk Futbolu'nun üç büyük kulübü, bu tip turnuvalara ilgisiz kalmaktadırlar. Bu kayıtsız tutumları; hem kulüplerin Avrupa kupalarındaki başarısız sonuçlarına, hem de bu bağlamda ülkelerin düşen puanlarına malolmaktadır.

Türkiye'de futbolun heyecanı, 47 günlük bir aranın ardından yeniden başlıyor. Belki birçoğumuzun aklına gelmez; ilk yarının hangi maçla sona erdiği ve kimin, hangi skorla kazandığı.

Bunca yaşananların ardından Türkiye'de, bir de futbol varmış.

** Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminden.

Kaynak Resim: www.fenerbahce.org

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..