- Kategori
- Blog
101. yazı
MB ailesiyle ile tanışmam, 26 Haziran'da olmuş. Ortalama 4.5 Ay geçmiş...
Şimdi, 101. blog yazımı yazarken garip duygular içine girmiş bulunuyorum.
Erasmus: ''Beyaz kağıttan korkarım'' demiş... Gerçekten yazmak zor sanat...
Önünüze gelen, bomboş bir sayfayı özenle, saygıyla doldurabilmek... O'nu resimle süsleyebilmek...
''Taslak kaydedip tekrar göz nuru dökmek...'' Zor dostum zor...
''Yayına Al!..'' komutunu verebilmek de pek kolay değil...
Hele emek verdiğin yazının yanlış bir tuşla uçup gidivermesi yok mu? Adama koyar be arkadaş!..
Bir de yazınızın onaylanıp baş sayfada görünmesi ayrı bir heyecan ve zevk...
Arkasından, ''Bayramda konuk bekleyen mahallenin amcası gibi ''Yorum '' beklemek... İlginç...
Gelen yorumla, ''Adam yerine '' Konulmanın hazzını duymak... O kişiye ''ikramlarda'' bulunabilmek ne hoş !..
''Ben böyle duygular hissetmeden yazıyorum canım...! Ne gerek... Baklava börek'' diyenler olacaktır...
Yanlarındaki ''Yalan makinasının '' patladığını görebilirim...
''Beğenilme duygusu'' olmayan, canlı var mı ki acaba ?
Tek kategoriye saplanmadan, geniş bir yelpazede fikir üretmek, binlerce yorum yazmak, gelen yorumları mesajları okumak pek kolay iş olmasa gerek...
Zamanımızın önemli bir bölümünü feda etmek; paylaşmayı unutmuş bir toplumda sevgiyi, duyguları, hüzünleri, ülke sorunlarını, sanatı, kültürü, sporu dile getirmek...
Ve bunu başardığını zannetmek...
Ne büyük sorumluluk... Tıpkı ''Sırat Köprüsünden geçmek '' gibi...
Her cümlenizi, düşünsel dünyanızın ''İmbiğinden '' Geçirmek... Damıtmak...
Kırmadan, incitmeden, kavga etmeden bu işlemi gerçekleştirebilmek... Zor iş zor...
Birilerini kırmadığını ve de hatta sevildiğini zannetmek...
''70 Milyonun sizi okuduğunu sananlardan olmak ya da olmamak...''
''Abartma canım !.. Yazdığın ne ki ? Nihayet bir günlük değil mi ? MB'de yazarak kendini yazar mı sandın ?''
Diye düşünenlerin ''düşüncelerini'' okuyup... O ''düşüncelere'' katlanabilmek... zor iş zor...
Canlısını sevmediğim ''Fareyi'' devamlı avucumun içinde tutmak, onu ''Sevgilinin eli ''gibi okşamak yok mu?
Radyasyon almak, ekranın tüm katil ışınlarına maruz kalarak yazma sevdası uğruna ''Harakiri yapmak''...
''Benim yazım, senin yazını döver...''....'' Yuppiiii 100. Blog'' diye haykırmak...'' Ya da susuvermek...
Bütün bunlara rağmen ''Onları '' sevebilenlerden olmak ... Ne yüce bir duygu ...
Benim gibi ''101. Blog yazdığını, araya sıkıştıranlara'' tahammül edebilmek...
Her yazdığın cümlenin, kelimenin ''Aleyhine delil'' olabileceğinin bilincinde olmak...
Ve de bu konuda ''Kapı gibi'' Şartnameyi onaylayıp imzalamak... Hem de karşılık almadan yazmak... Zor iş zor...
Bu kadar, ''Yuva yıkan''...''Kumarda batıran..'' Sitelerin önündeki durakları ''Es '' geçip burada yazmak asil iş be kardeşim...
Yüzlerce ''Erdemli dost ''edinmek, dostun ''Takma adını '' bile sevebilmek... Onlara uğrayıp ''Çaylarını içmek''...
Yorgunluk mu kalır adamda... İşte, işin keyfi burada...
Blog arkadaşlarının toplandığını duyup da gidememek... ''Öksüz bebeler gibi'' Karşıdan bakabilmek...
Gerçekten zor iş arkadaşım...
Bir de bilgisayarın virüslerden ''Verem ''olur da hastanelerde başında beklemek...
Acaba... ''Yaşayacak mı doktor ? '' Diye ilaç kokan koridorlarda iki elin başında beklemek... Zor... zor...
''Gülü seven dikenine katlanacak '' Tabi !..
Onca güller içinde dikene saplanmadan, Gül'ü görmek ve onu koklamak var ya !.. İşte öyle bir şey !..
Nice 101. yazılarınızı okumak, bana nasip olsun istiyorum...
MB Bahçesinin yeni açmış tomurcuk güllerinden; her mevsim açan ''Yediveren Güllerine''kadar sevgilerimi...
En derin saygılarımı sunuyorum...