Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Haziran '12

 
Kategori
Aile
 

11 yılın ardından gelen adam

11 yılın ardından gelen adam
 

Soğuk bir Şubat akşamıydı. Telefonla bana nerede olduğumu sordu. Yolu tarif ettim ve beklemeye başladım. O kadar heyecanlıydım ki ne hissedeceğimi tam olarak bilmiyordum. Dile kolay tam on bir yıl oldu birbirimizi görmeyeli. Kimi beklediğimi bilmiyordum bir yabancıyı mı yoksa yıllardır görmediğim o adamı mı? Hava karanlıktı. Biraz bekledikten sonra gri renkli bir araba yaklaştı yanıma. O beni tanımıştı. Önde bir kadın arkada bir çocuk vardı. Arabanın kapısını açtım ve arka koltuğa oturdum. Dikiz aynasından bana iri ve kanlı birazda yaşlı gözlerle bakan bir adam vardı. Bakışlar her şeyi anlatıyordu aslında. Cümle kurmaya gerek yoktu. Uzun yıllar sonra ilk kez göz göze gelmenin telaşı vardı ikimizde de. Arabanın içinde buz gibi bir hava hakimdi. İçimizi üşüten dışarının soğuğu değil yılların haince bizden götürdükleriydi. Uzun bir sessizlikten sonra nasılsın kızım dedi. İyiyim sen nasılsın dedim. Benim için o an bir yabancıdan farksızdı.

Buralarda balık yiyebileceğimiz bir yer var mı diye sordu. Bir balık lokantasını tarif ettim. Arabayı park etti. Arabadan kısa boylu, şişman,saçlarının neredeyse tamamı kırlaşmış, pantolonu üzerinden düşen, elleri kirli ve gözleri yaşlı bir adam indi!!! Hemen uzandım elini öpmek için. Gözlerime bakamadı ve ağladı.

Yüzündeki o mahcubiyet dün gibi aklımda. İçimde biriktirdiklerim, yılların bizden götürdükleri damla damla akmaya başladı benimde gözlerimden. Nefret ve özlemin akıl almaz bütünleşmesi damarlarımda dolaşmaya başladı. Çocukluk anılarımı süsleyen, albümdeki her fotoğrafta bana gülümseyen o adam bu olamazdı. Ben böyle hayal etmemiştim ki. Aramızda yılların getirdiği bir mesafe, kurulan her cümlede tuhaf bir resmiyet vardı.
Masada karşılıklı oturduk. Benimle göz göze gelmemek için bakışlarını kaçırıyordu. Öylece izliyordum.

Sanki sözler kilitlenmiş gözler tercüman oluyordu yaşanmışlıklara. Hani bazen avazı çıktığı kadar bağırmak ister ya insan ama bağıramaz, içindeki o duyguya ket vurmak zorunda kalır işte öyle bir andı masada yaşanan zaman!

Küçük kız çocuğu artık büyüdü kır saçlı adam. En savunmasız ve masum olduğu zamanlardaki o kız çocuğu yok artık karşında. Şimdi neden geldin ki ve burdasın? Yıllar önceye götürebilir misin beni? Eksiklikleri, yarım kalmışlıkları tamamlayabilir misin? Yokluğunu bir çırpıda silebilir misin? Yaşadığım hayal kırıklıklarını düzeltebilir misin?

Söyle ve de dinle kır saçlı adam..,

Sevmek paylaşmakmış bilemedim.Özlem görebilmekmiş anlayamadım. Aile bir bütün olabilmekmiş göremedim. Şimdi o sahte bakışlarını çek üzerimden ve git. Sen artık benim için, sadece herhangi birisin…

 
Toplam blog
: 12
: 610
Kayıt tarihi
: 25.05.12
 
 

Pınar Elmas 6 Mayıs'ta İzmir'de doğdu. İzmir Karşıyaka Lisesi'nden sonra eğitimini Kocaeli Üniver..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara