- Kategori
- Futbol
17 Temmuz geliyor; AYM’den beklenen karar gelmiyor!.
AYM, AİHM yoluna girmeden önceki “son durak” misali...
Artık, herkesin gözü, umudu AYM’de. Bu bakımdan “şike” davasında da AYM’den beklentiler büyük.
AYM’nin özellikle “Balyoz” kararı, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “yeniden yargılanma” yolunu açması da, bu beklentiyi olumlu yönde güçlendirdi. Ancak, “güçlendirme”nin “güçleştirme”ye çevrilmesini bekleyenler de yok değil. Olumlu bir kararın gecikmesi de, “güçleştirme” düşüncesinde olanlar için, hiç yoktan iyidir, denebilir.
AYM, başvuruyu ne zaman olumlu/ olumsuz karara bağlar?
Bunu bilmek zor. Ancak, 17 Temmuz’a kadar verilecek bir kararın, o tarihte İsviçre Federal Mahkemesi’ndeki yargılanma/ itirazın sonucunu etkileyebileceğini düşünenler çok.
"Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı bizim, bizde kalsın.
Şampiyonlar Ligi’ne katılm"a hakkı, bize devredilsin.
(17 Temmuz, başka yönlerden de önemli: Fenerbahçe, Trabzonspor’u; Trabzonspor, TFF’yi UEFA’ya şikayet etti. Şikayetler, o tarihte görüşülecek.)
*****
AYM’den “şike”yle ilgili nasıl bir karar çıkacağı bilinemez, ama...
Dünde kalan, ilerisi için umut ışığı olan sözler, kararlar, ipucu niteliğini taşıyabilir:
AYM Başkanı Haşim Kılıç, Avrupa Konseyi’nce Strasbourg'da düzenlenen "Anayasa Mahkemeleri’ne Bireysel Başvurularda En İyi Örnekler" konulu konferansa diyor ki:
“.... hak ihlalleri en çok AYM'leri ilgilendirmektedir.”
Niye?
Yanıt yine Başkan Haşim Kılıç’tan:
Çünkü “Büyük bedeller ödenerek oluşturulan evrensel değerler küçülürken, nefret söylemleri ve eylemleri büyümektedir.”
O zaman?
Yine Başkan Haşim Kılıç’a kulak vermekte yarar var:
“Kamu gücünü ve imkanlarını kin ve nefretlerinin aracı olarak kullananları sınırlayacak tarafsız ve bağımsız bir yargı gücünün gerekliliğine olan inancımı belirtmek isterim.”
Başkan Haşim Kılıç’ın sözlerinden giderek denecekler bellidir:
ÖYM ve benzerleri, “tarafsız ve bağımsız yargı gücü”nü temsil edemez. Çünkü öyle kurumlarda “gücü ele geçirenler”, “Kamu gücünü ve imkanlarını kin ve nefretlerinin aracı olarak kullananlar”dır.
Öyleyse?
AYM’nin, özellikle “Balyoz”un gerekçeli kararında belirttiği “hak ihlalleri”, AYM’nin AİHM’ye gitmeden önceki “son iç durak”taki önemini gösteriyor.
*****
ÖYM’ler, “hak ihlalleri”nin doruğa çıktığı kurumlar olarak, hiç de “hayırla” anılmayacaktır. Çünkü “adil yargılanma hakkı”nın ihlal edildiği yerde, Başkan Haşim Kılıç’ın deyişiyle “kamu gücünü ve imkanlarını kin ve nefretlerinin aracı olarak kullanma” vardır.
Adına “şike” denen davayla “Balyoz”un farklı olduğunu söyleyenler olabilir. Bir yönüyle doğrudur: Birinde “dijital veriler”e dayanıyor her şey, öbüründe ise, tamlığı kuşkulu olan “tape”lere...
Ortak yönleri ise, “hak ihlalleri”...
*****
17 Temmuz geliyor; AYM’den beklenen karar gelmiyor!.
Karar, olumlu ya da olumsuz, ne zaman çıkabilir?
“Adli tatil”in sürdüğü bugünlerde karar, yoksa tatil sonrasına mı kalır?
Başvuranlar açısından olumlu bir kararın geç açıklanması, nelere mal olabilir?
Sorular, sorular, sorular...
Yanıtlarıyla kimini sevindirecek, kimini ürkütecek sorular...
Son söz:
"Kamu gücünü kullanan devlet organları, temel hak ve özgürlükleri çiğnemekten kaçınmalıdırlar." (Haşim Kılıç)
http://www.facebook.com/turgutcelik
https://twitter.com/#!/turgutcelik