Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

18 Şubat Pazar

18 Şubat Pazar
 

ÇELİŞKİ GERGİNLİK YARATTI (Gözcü), TEHLİKELİ İNATLAŞMA (Güneş), MASA BAŞINDA TEHLİKELİ OYUN (Star), ÖNCE SİYASET KONUŞUR (Vakit) ve TERÖR ÖRGÜTÜNE ABD SİLAHLARI (Cumhuriyet) manşetlerini ortaklaşa şu şekilde değerlendirmek istiyorum.

Siyaset bir oyundur. Oldukça da tehlikeli bir oyun. Her oyunda bir risk vardır. Risk almayanlar kolay kazanamazlar. En basit ticarette bile bu böyledir.

Türkiye uzun yıllardır kendi kabuğu içinde bir uykuya yatmış gibi devinimsiz, kimseyi rahatsız etmemek için kıpırdamadan yaşamaya çalışıyor.

Bu hareketsizliğin ona bir uyuşukluk getirdiği zamanlar da oldu. Hatta komşuları ve düşmanları, zaman zaman Türkiye diye bir devlet yokmuş gibi hareket etmeye bile kalkıştılar.

Türkiye güçlü bir devlet olarak üstüne düşen görevi yaptığında bundan rahatsız olanlar elbette olacak.

Turgut Özal’dan sonra, kendilerinden hiç beklenmediği halde Akparti hükümeti bazı konularda daha cesur çıktı.

Ben kendi adıma 50 yıldır, bütün komşularıyla problemli, vatandaşına sürekli huzursuz bir hayat yaşatan devlete sahip olmaktan mutsuzum.

Bundan sonra çocuklarımın da aynı huzursuz ortamda yaşamasını istemiyorum. Türkiye Kürt sorunu başta olmak üzere bütün problemlerini birer birer çözmeli ve artık mutlu yaşanan bir ülke haline gelmelidir.

Geçen gün Hürriyet gazetesinde manşetten yayınlanan bir haber, bugünkü gazetelerde eleştiriliyor, masa başında hazırlanmış olmaktan tutun, krizlere sebep olduğundan bahsediliyor.

Anlamadığım şeylerden biri de şudur. Bu haber doğru değilse sayın başbakan tarafından yalanlanabilirdi. Buna fırsat veya imkân bulamadı diyelim, Genelkurmaya ve Cumhurbaşkanlığına bu benim görüşüm değil diyebilirdi, Bu da olmadı Onlar başbakana bu işin aslı faslı nedir diye sorabilirdi.

Bizim üst düzey yöneticilerimiz birbiriyle gazete manşetlerine bakarak mı haberleşiyorlar? Ben bunu kabullenemiyorum. Kimse kimsenin kişisel görüşüne katılmak zorunda değil. Ama ülke yönetiminde böyle küs, kırgın, kızgın bir davranışın, bu ülkeye vereceği zararı ben anlayabiliyorum da büyüklerim anlayamıyorlar mı?

Dışişleri bakanı sayın Gül, asker gerektiğinde üstüne düşen görevi yapar, ama önce siyaset konuşur derken zaten gerçeği açıklamış oluyor.

Terör örgütüne ABD silahlarının gönderildiği de eskiden beri bilinen bir gerçektir. Hatta ABD’nin doğrudan bunu yaptığı bile akla gelmektedir ama bu yüzden ABD’yle görüşmemek gibi bir şey kimsenin aklına gelmemektedir.

BARIŞ GÜVERCİNLERİ (BirGün)

Bugünkü manşetlerden dikkatimi çeken biri de Birgün gazetesinin haberi. Afganistan, Irak ve Güneydoğuda ölen askerlerin anneleri, savaşa karşı ortak bir tavır sergiliyorlarmış.

Aklı başında hiçbir insan durup dururken savaştan yana olamaz. Siyasetçilerin ve yöneticilerin savaştan bekledikleri bir rant vardır. Onlar zaten bu yüzden kendileri zarar görmezler. Cepheye birilerini sürerler.

Amerika’nın Irak’a karşı açtığı savaşın siyasi oyunlar dışında hiçbir mantığı ve gerekçesi yoktur. Amerika’dan gönderilip Bağdat’ta ölen bir askerin annesi kadar bu uygulamaya karşı çıkmakta haklı olan kimse olamaz.

Ancak Güneydoğuda ölen askerlerin durumunu bunlarla mukayese etmek mümkün mü? Barış için hepimiz elimizden geleni yapmak zorundayız. Bu ülkede kendi vatandaşımız görünümündeki bir teröristin kurduğu pusuda ölen askerimizin annesi hangi savaşa karşı çıkıyor? Ortada bir savaş değil bir terör hareketi vardır. Bunun da sorumlusu herhalde hükümet değildir.

ŞİMDİ DE FABRİKA GASBI (Akşam)

Günün bir diğer manşetinde de ilginç başka bir olay var. Şimdiye kadar kişilere yönelik değişik soygun planlarına ve eylemlerine rastladık. Fakat bu seferki çok farklı. Aralarında eski bir milletvekilinin de bulunduğu söylenen bir çete, zor durumda fakat konumu iyi olan fabrika ve tesisleri, borç para vererek kendi hakimiyeti altına alıyormuş… Bu tür yaratıcılıkta maşallah üstümüze yok.

DİKKAT IRKÇI VAR (Radikal)

Son zamanlarda ülkeyi kurtarmaya yönelik derneklerin sayısında bir artış olduğu gözleniyor. Silaha, bayrağa, Kur’an’a yemin ettirilen üyeler var. Daha beteri ırkçı görünümlü yeni sivil toplum örgütleri de türemiş. Bunlar ülkeye fayda getirecek şeyler değildir. Bu tür aşırı görüşlere sahip olanlar her zaman çıkar. Ama bunlar azınlıkta kalır. Akl-ı selim her zaman galip gelir diye umuyorum.

TARTIŞMALI ÜÇ DAVET (Sabah)

24-25 Şubat’ta Ankara ve İstanbul’da, Avrupa Birliği ile ilişkilerin ele alınacağı bir toplantı için, AB üyesi ülkelerde milletvekilliği yapan Türkler’e bir çağrı yapıldı. İşin tuhaf yanı bunlardan üçü, Türkiye’ye karşı bir tavır içinde. Biri PKK’ya yakın derneklerin Avrupa parlamentosundaki etkinliklerine yardımcı oluyor, birinin babası Kongra-Gel yönetim kurulu üyesi, diğeri de Ermeni soykırımını kabul eden Kürt kökenli biri.

Bakalım bunlar da bu toplantıya çağırılacaklar mı, çağırılırlarsa gelecekler mi, gelirlerse nasıl bir durum ortaya çıkacak, önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz.

CAN KARTARAN TELEFON (Bugün)

Annesi 7 aylık hamileyken beyin kanaması geçirince, zihinsel özürlü olarak doğan, bir buçuk yıl kadar önce havale geçiren 8 yaşındaki Eda, önceki gün tekrar rahatsızlanınca, babası aldı onu Vakıf Guraba hastanesine götürdü.

Beyinde su toplaması olduğu için acilen yoğun bakıma alınması gereken minik kız, yer olmadığı gerekçesiyle hastaneye yatırılmadı. Tam 17 devlet hastanesi benzer sebeplerle Eda’yı almadılar.

Bugün gazetesini arayan babaya gazete yardımcı oldu ve bir özel hastaneyi arayarak Eda’nın yoğun bakıma alınmasını sağladı. Ancak hastane parasının nasıl ödeneceği henüz açıklık kazanmadı.

İŞTE VOLİ MEKTUBU (Hürriyet)

Dünkü manşetinde İskoçyalı bir iş adamına Afyonkarahisar’da bir kar pisti yaptırmak için girişimlerde bulunulduğunu, ancak bu işadamının geçmişinin biraz şaibeli olduğunu, hiçbir projesinin gerçekleşmediğini haber yapan Hürriyet, bugün olayın devamını sundu.

Habere göre, projenin arkasında bir milletvekili mektubunun olduğundan bahsediliyor. Plan ve Bütçe komisyonu başkanının TBMM antetli bir kağıda yazdığı mektupta, başbakanın, maliye ve Kültür bakanının da projeyi desteklediğinden bahsediliyor.

HAYAT ZEHİR OLDU (Posta)

Bir ay sonra evlenmeyi planlayan 27 yaşındaki bir genç kız, akşamdan sobayı yakıp uyuyunca kömürden zehirlendi. Sabah namazına kalkan kızının öksürüklerini duymasına rağmen onu rahatsız etmek istemeyince olanlar oldu. Bir müddet sonra yoğun kömür kokusu üzerine odaya giren baba kızının ölüsüyle karşılaştı. Bir umutla hastaneye kaldırılan genç kız kurtulamadı.

SUÇLAR VADİSİ (Takvim)

Kurtlar Vadisi dizisinin yayından kaldırılması tartışmaları sürerken, Emniyet Genel Müdürlüğü raporunda Türkiye’de suçların bir önceki yıla göre büyük artışlar gösterdiğine dikkat çekildi.

AB uyum yasaları çerçevesinde polisin elinin ayağının bağlanmış olmasına da dikkat çekilen raporda, genel olarak bütün suçların neredeyse ikiye katlandığı belirtildi.

HAYIRSIZ BABA (Milli gazete)

Devlet baba anlayışından yola çıkarak, Çocuk Esirgeme yurtlarındaki çocuklara yeterince bakılamaması, hak ettikleri ilginin gösterilememesi ve buralarda yaşan sosyal bazı olaylar dikkate alınarak bu başlık atıldı.

HORTUM BİTTİ ÜLKE BÜYÜDÜ (Türkiye)

Akparti İstanbul Kadın Kollarının toplantısında konuşan başbakan Recep Tayip Erdoğan, hortumcunun cebine gideni keserek bunları ülkenin geleceği için yatırıma çevirdiklerini söyledi.

Düşünce özgürlüğü konusunda da büyük adımlar atıldığını ifade eden Erdoğan, kandi özgüvenine kavuşmuştur dedi.

AKP’DE BASKIN SEÇİM HAZIRLIĞI (Milliyet)

Son zamanlarda başbakanın Akparti’nin icraatları ile ilgili sürekli beyanatlarda bulunması, seçimlere yaklaşılırken bir nevi parti propagandası niteliği taşıdığında şüphe yok. Bu arada ramazan ayı bahane edilerek seçimlerin iki ay kadar öne alınacağı şeklinde bir söylenti var.

Akparti yetkilileri de bunu dillendiriyorlar. Ancak şöyle bir sorun var. Seçimin tarihi öne alındığında yeni yasaya göre yıl olarak 25 yaşına giren herkesin oy kullanması sağlanabilirse, bir iki aylık öne almanın mümkün olabileceği bildiriliyor.

TURİSTİK AYIP (Vatan)

Topkapı Sarayı’ndaki Konyalı lokantasında son üç aydır turistlere içki servisi yapılamıyormuş. İşletmeci firmanın yetkilisi kendi ihmalleri yüzünden bir ruhsat sorunundan söz ediyorsa da, Vatan gazetesi, turistlere Osmanlı şerbeti ikram etmenin yetmeyeceğini söyleyerek hükümetin burada içki içilmesini yasakladığının zannedilmesinden endişe ediyor. Keşke bütün derdimiz bu olsa…

28 ŞUBAT ADALETİ (Yeni Asya)

Deprem felâketine uğrayanların davaları zamanaşımına uğrayıp suçluların cezasız kalması üzerine, Yeni Asya, depremi ilâhi bir felâket olarak gösteren yazarlarına verilen cezayı eleştirerek bu başlığı atmış.

Bizim milletimiz kırmızı ışıkta geçerken yakalanınca ya da hız yaptığı için durdururlunca ne yapar, öteki arabalar da geçti, ona niye ceza kesmedin, bizden daha hızlı gidenler vardı, onları niye durdurmadın…

Başkalarının yanlış yapması, suç işlemesi, bizim de bunu yapmamızı gerektirmediği gibi, bizi cezadan da kurtarmaz. Bunu öğrenemedik hâlâ, yazık…

ADALET SADECE BİNDE BİR ŞİDDETİNDE (Yeni Şafak)

Yeni Şafak da depremle ilgili davaların sonuçsuz kalmasını, dolayısıyla adaletin yerine getirilmemesini, Sakarya’da açılan 6000 davada 5 kişinin ceza almasını manşete taşıyarak, bu konuyu gündeme getirmişti.

TABİPLER BİRLİĞİNİN İNADI KUVÖZDEKİ BEBEKLERİ DOKTORSUZ BIRAKACAK (Zaman)

Prematüre bebekler için ihtiyaç duyulan uzman doktor açığını kapatmak için yapılan düzenleme, Tabipler Birliği tarafından iptal ettirildi.

Türkiye’de her yıl doğan bir buçuk milyon bebekten 100 bini prematüre olarak doğuyor. İptal dolayısıyla 10 aydır asistan alınamaması iki yıl üst üste bu bölümden mezun verilemeyeceği anlamına geliyor.

Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..