Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '07

 
Kategori
Bayramlar
 

19 Mayıs

19 Mayıs
 

19 Mayıs ve Gençliğin Sorunları

Bugün 19 Mayıs, gençliğin Ata’sını andığı, Ata’sının gençliği düşünerek armağan ettiği bir bayram. Herkese kutlu olsun. Gençlik enerji demektir. Gençlik yepyeni ufuklar, bu ufuklarda oluşturulacak sinerji demektir. Keşke öyle olsaydı…
Bugün alt yapısı hazırlanmadan yepyeni üniversitelerin açılacağının sinyallerini aldık. Artık bütün gençlerimiz üniversiteli olacak.(!)

1940’lı yıllarda okur-yazar olmak için üç yıl yeterliymiş. Çeşitli nedenlerle yurdum insanı daha fazla okuyamazmış. Beş yıl okuyanlar bir yerlerde iş bulabilirmiş. Sonra ilkokullar beş yıla çıkarılmış. Artık üç yıl okuyacaklara “Beş yıl okuyacaksınız” denilmiş. Yurdum insanı beş yıl zorunlu olarak okumuş, gerisi isteğe bağlı… Okumak zengin işiymiş. Fakirimiz de iş bulabiliyormuş. Ardından geçen yıllarda ortaokul mezunları iş bulmaya başlayınca ne yapalım demişler büyüklerimiz. İlkokulları sekiz yıl yapalım ama liseye giden iş bulabilsin. O da olmuş. Üniversitelerimiz çoğalınca mezunları lise mezunlarının işlerine göz dikmişler. Garibim liseliler bir işe giremez olmuşlar. Liseler de bu kez ne yapmış? Üniversite kapılarına bir yığın öğrenci göndermiş. Kimisi Açık Öğretimli kimisi iki yıllıklı derken mezunları yine işsiz kalmış. Yöneticilerimiz yine bir çözüm yolu bulmuşlar. Liseleri dört yıla çıkaralım. Üniversitelere yüksek lisans koyalım süre biraz daha uzasın. Şu gençler biraz daha geç işe başlasınlar demişler. Diplomalı işsizler ordusu öyle çoğalmış ki pazarcılık yapmaya başlayan üniversiteliler, tezgahlarının arkasına vergi levhası yerine diplomalarını asmışlar. Diplomalı tır şoförlerimiz, taksicilik yapan ziraat fakültesi mezunlarımız AB’ye girmeye hazırlanan ülkemizin gurur tablosu olmuşlar.

Bu arada zenginlerimiz ne yapmışlar biliyor musunuz? Çocuklarını yurtdışında okutmaya başlamışlar. Yurtdışında okuyup gelmişler ülkeyi yönetmeye başlamışlar. Yurtdışına gönderemeyenler de kendi özel okullarını açmışlar. Böylece çocuklarının yüksek puanla giremeyecekleri bölümlere para zoruyla kayıt olmalarını sağlamışlar. Bakmışlar ki bu iş ileride büyük bir sektöre dönüşüyor. Özel okulları taa ilköğretime indirtmişler. Her cemaatin kendine göre okulu oluşmaya başlamış. Ne gerek var fabrikaya. Memlekette okuma da arz talep meselesi olmuş. Ekonominin çarkları eğitimi de öyle bir cendereye almış ki kurtarmak mümkün değil. İlköğretimde SBS (Seviye Belirleme Sınavları) 6. 7. 8. sınıflarda tekrar edileceği duyulunca vatandaşımız da her yıl çocuğum yüksek not alsın diye çocuğunu üç yıl dersaneye yazdırmak zorunda kalmıştır. Kartel dersaneleri oluşmuş, cemaat dersaneleri oluşmuş, tarikat dersaneleri oluşmuş. Sözün kısası rant ekonomisi çeşitli adlar altında hakimiyetini devam ettirmektedir. Belli sayıda öğrenci üniversiteye giremiyorsa ne yapmalı? Üniversite sayısını artırıp dersanelerin üniversiteye öğrenci gönderme sayısını artıralım. Böylece daha çok dersane daha çok üniversite.

Bir ülke düşünün ihtiyaçları gözetilmeden üniversiteler kursun. Mezunlarını da sokağa salsın. Bir ülke düşünün seçim ağzı yüzde doksanı ilkokul, ortaokul veya lise mezunu olan bir topluma şirin gözükmek çabasıyla böyle bir göz boyama taktiğine başvursun.

Üniversite demek kuru kuru binalar mı demektir? Uygulama alanları olmayan, staj yapacağı kurum ya da kuruluşu veya fabrikaları bulunmayan yerlerde neyin uygulamasını öğreteceksiniz? Verdiğiniz mezunlarınızın alanları ile ilgili hangi teorik ve pratik bilgileri vardır? Kimi kandırıyorsunuz? Türkiye’de birkaç ciddi üniversitenin dışında kaç üniversitenizin denkliği dışarıda kabul görmektedir?
Bir üniversite mezunu konşimento, FOB, CIF, CFR gibi terimleri başta söylediğim üçüncü sınıfı ancak bitirebilmiş babamdan sorma gereği duyuyorsa eğitim adına bir düşünmek gerekir.

Gençliğin tam delikanlı dediğimiz o atak, girişimci, bir şeyler yapmaya hevesli ve azimli olduğu dönemlerinde onları iyiye, doğruya devletin ihtiyaç duyduğu alanlarda meslek sahibi yapmaya yöneltmezsek gençliği kaybederiz. Bir üniversite kurulması için bilmem şu fakültelerin kurulması zorunluymuş, şu bölüm olmazsa üniversite olamazmış gibi saçmalıklar yüzünden bir yığın işe yaramaz bölüm açıp durmayın lütfen. Yükseköğretim devletin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmelidir. Üniversiteler teorinin yanında en az iki yıl pratik yaptırmalıdır. Fabrikayı görmeden mühendis olunmaz. Çiftliği görmeden veteriner olunmaz.

Bugün 19 Mayıs, gençliğin bayramı, okumuş yazmış ama işsiz gençliğin bayramı. Bugün böyle yazmamam gerekiyordu. Yazmak zorunda bırakıyorlar.
Bayramınız kutlu olsun…

 
Toplam blog
: 12
: 2042
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Öğretmen olarak, yeni programın uygulayıcıları olarak görüşlerimizi aktarmak istiyoruz. İlköğreti..