Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '14

 
Kategori
Tarih
 

1920'den günümüze kadar ülkemiz nasıl yönetildi?

1920'den günümüze kadar ülkemiz nasıl yönetildi?
 

TBMM...Neler gördü, neler yaşadı...? Kimler geldi, kimler geçti...?


90 YILLIK BİR SÜREÇTEKİ DEMOKRASİ TECRÜBEMİZ....

1920 - 1924 : Meclis Hükümeti Dönemi - (4 yıl)

1921 Anayasası'nın 3. maddesi ; Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclis tarafından idare olunur ve  hükümeti, "Büyük Millet Meclisi Hükümeti" unvanını alır.

2. maddesi de aynen şöyledir: "İcra kuvveti ve teşri salahiyeti milletin yegane ve hakiki mümessili Büyük Millet Meclisi'nde tecelli ve temerküz eder"

Yani, bugünkü anlamı ile "icra ve yasama gücü" TBM'nde toplanır...Daha açık bir ifade ile, günümüzde, demokratik bir yönetim ilkesi olan "Kuvvetler ayrılığı" prensibi yerine, tüm yetkileri kendinde toplayan "kuvvetler birliği" prensibi kabul edilmiştir.

Aman, kimse yanlış anlamasın; bu yönetim şeklini eleştirdiğim falan yok; o günlerin koşullarında ve bir Kurtuluş Mücadelesi öncesinde en uygun idare yönetim tarzı buydu. Ulusal egemenliğe dayalı ve tüm yetkileri kendinde toplayan bir meclis, topluma hakim olmalıydı...

Bu dönemde, İstanbul(Osmanlı) Hükümeti ile ilişkiler bir şekilde devam ediyor ve Meclis'teki bazı milletvekillerinin isteği ile, BMM'nin "geçici" olduğu da, 5 Eylül 1920'de kabul edilen bir yasa ile karara bağlanmıştı(x)...1921 Anayasası da, aslında geçici idi, Çünkü, 1876 Osmanlı Anayasası da hala yürürlükteydi(xx)

 

1924 - 1938 : Tek Partili Cumhuriyet Dönemi - (14 yıl)

Kimilerine göre "Ebedi Şef" ve kimlerine göre "Tek Adam" yönetimi...Ama gerçek olan M.Kemal Atatürk Yönetimi...

Bu dönem, 1924 Anayasası ile idare edilmiştir. 1921 Anayasası, "güçler birliği" ilkesini bir yönetim tarzı  olarak benimsemişken, 1924 Anayasası, "güçler birliği" ve "Meclis'in üstünlüğü" ilkelerini bir araya getirerek iki başlı yürütme organını, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu olarak korumuştur. Meclis'in yürütmeyi denetleyeceği belirtilmiş ve kaynağı millette olan egemenliğin kullanma yerinin BMM olduğu vurgulanmıştır.(1)

-- Bu dönemde, Türkiye'nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet  Fırkası kurulmuştur. 17 Kasım 1924'te kurulan ve "Liberalizm ve demokrasi" düşüncesini programına koyan ve aynı zamanda "dini inançlara saygılı olduğunu belirten" bu parti, fazla uzun ömürlü olmamış, bizzat Atatürk'ün Nutuk'ta belirttiği şekilde "dini siyasi çıkarlara alet etmekle" suçlanarak, (kuruluşundan 7 ay sonra) 5 Haziran 1925'te kapatılmıştır.

-- 1930 yılına gelindiğinde, bir demokrasi denemesi daha yapıldı. 12 Ağustos 1930 yılında, "devrimlere bağlı olmak koşulu ile" Serbest Cumhuriyet Fırkası" kuruldu. Bu partinin kuruluş amacı, Cumhuriyet Halk Fırkası Hükümeti'nin izlediği ekonomik siyaseti eleştirip, hükümeti daha doğru bir yöne sokabilmekti. Ancak, işler istendiği gibi gitmedi. Bu partiye de, dini düşünceye fazlaca ağırlık veren ve "laiklik" ilkesini benimsemeyenlerin dolması üzerine, (kuruluşundan 4 ay sonra) 18 Aralık 1930'da kapatıldı.

-- 29 Eylül 1930'da, Adana'da  kurulan "Ahali Cumhuriyet Fırkası" ise, hiçbir varlık gösterememiş ve birkaç ay sonra kapanmıştır.

Sonuç olarak, bu dönemdeki "demokrasi" denemeleri başarısız olmuş ve "tek parti yönetimi" bir sonraki döneme kadar devam etmiştir.

 

1938 - 1946 : Tek Parti Yönetimi devam ediyor - (8 yıl)

Kimilerine göre, "Milli Şef" ve kimilerine göre de "İkinci Adam" yönetimi...Ama gerçek olan İsmet İnönü Yönetimi...

10 Kasım 1938 yılında "Ebedi Şef" öldü ve yerine "Milli Şef" geçti...Hem de öyle bir hızla geçti ki; hemen ertesi gün Cumhurbaşkanı oldu...İlk icraatı da, hiç vakit geçirmeden kağıt paralardaki Atatürk'ün, yani "Ebedi Şef"in resimlerini kaldırdı ve kendi resmini koydurdu...Bu dönemin yönetimi, aynı dönemdeki Alman Nazizmi'nin ve İtalyan Faşizmi'nin büyük etkisinde kaldı...Türkiye, tam bir "Şeflik" yönetimi yaşadı.

"Ebedi Şef" yani Atatürk, hem "devlet adamı" hem de "halk adamı" idi...İlkelerinden birinin "halkçılık" olması ve kurduğu partinin de, bir "halk partisi" olmasının baş nedeni de buydu.

"Milli Şef" yani İsmet İnönü ise, yalnızca bir "devlet adamı" idi.

 

1946 - 1960 : Çok Partili dönem ve demokratik yaşama geçiş - (14 yıl)

7 Ocak 1946'da kurulan Demokrat Partisi ile, Türkiye'de gerçek anlamda ilk kez çok partili döneme adım atılmıştır.

Aynen, Atatürk döneminde kurulan ve kısa bir süre sonra kapatılan "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" ile kendi iradeleri ile kapanan "Cumhuriyet Halk Fırkası" gibi, yeni kurulan Demokrat Partisi de, "liberal demokrasi" ve "dini inançlara saygılı olduğu" düşüncesiyle yola çıktı. Amaç, dini yaşamı, laikliğe zarar vermeden demokrasi içinde yaşatmaktı.

Demokrat Partisi, 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini kazanarak, "Milli Şef" dönemine son verdi. Böylece, "26 yıllık tek parti iktidarı" sona erdi

Ancak, eski ülke yöneticilerin "devletçi ve bürokratik zihniyeti", yeni yeni filizlenen "demokrasi"yi henüz hazmedecek durumda değildi..."Laiklik" anlayışı da, halk tarafından tam olarak algılanamamıştı...Bırakın halkı, ne "iktidar"  ne de "muhalefet" siyasileri, bu kavramın anlamını çözebilmişlerdi...Her iki taraftan da, "laikliği" dinsizlik olarak anlayanlar çoktu...

Bu nedenler ve uzun süre ülke yönetiminde etkisiz kalan "devletçi ve bürokratik zihniyet" birleşince, 27 Mayıs 1960 Askeri müdahalesi geldi...Ve "Demokrat parti", 29 Mayıs 1961'de, Askeri mahkeme Kararı ile kapatıldı.

Bu dönem, Türkiye'nin ve Türkiye halkının ağzına, bir parmak bal tadı kadar da olsa "demokrasi" tadı bıraktı.

 

1960 - 2002 : "Asker darbe" ve  "darbe benzeri müdahaleler" ile "kör topal" devam eden "çok partili" dönem - (42 yıl)

Bu dönemde, 1 Askeri Darbe(1980), 4 hükümeti istifaya zorlama(1971,1977,1997), 4 Askeri Darbe  Teşebbüsü(1962,1963,1971) gerçekleşmiş; 1 Askeri Muhtıra verilmiş ve 5-6 darbe planı davaları açılmıştır...(unuttuklarım da olabilir)

Aynı dönemde, Bakanlar Kurulu, Askeri Mahkeme, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, MGK kararı ve Sulh Ceza Hakimlikleri tarafında  toplam olarak 49(yazıyla da yazayım. kırkdokuz) siyasi parti kapatılmıştır....

Bütün bu demokrasi dışı eylemlere bakarak, Türkiye'nin, çağdaş demokrasinin tüm kurum ve ilkelerini hala neden hazmedemediği kolaylıkla anlaşılabilir...

Türkiye'nin 90 yıllık yönetiminde, çok partili demokrasi denemesi -- darbe ve darbe teşebbüslerini, hükümetlerin istifaya zorlanması ile yaşanan duraklama dönemlerini çıkarırsak -- yaşanan demokratik hayat en fazla 45 yıldır.

Bu arada Fransız İhtilali'nin getirilerinin Türkiye'ye 100-120 yıl sonra getirildiği de unutulmamalıdır...İngiltere'de Fransa'da ve bir kısım Avrupa ülkelerinde "demokrasi ve insan hakları" siyasi ve sosyal yaşama girmişken, bizde hala, "devletin devamlılığı için kelle uçuruluyor ve  babalar oğullarını boğduruyorlardı"

 

2002 - 2014... : Muhalefeti olan "Tek Parti İktidar" - (hala devam ediyor...)

Burada şunu hatırlatmak gerekir diye düşünüyorum..."Tek parti yönetimi", muhalefeti olmayan bir yönetim;  "tek parti iktidarı" ise, muhalefeti olan ve serbest seçimlerde tek başına iktidar olan parti yönetimizdir.

Şu anda Türkiye, demokratik seçimlerin bir gereği olarak, TBMM'deki 3 siyasi parti ve bağımsız milletvekilleri ile, halkın tümünü kucaklayan bir sistemle idare edilmeye devam etmektedir.

2014 Yerel Seçimleri, Türkiye'nin hiçbir döneminde görmediği bir karmaşa içinde geçmiş, iktidara karşı hiç akla gelmeyen ittifaklar kurulmuş; ama halk, bu kirli ittifaklar karşısında sağduyusunu kullanarak, ülkeye ve kendisine yönelik bu oyunu bozmuştur...

Ancak, gerçek bir demokrasi için, Türkiye'nin atması gereken daha çok adımlar vardır...

Ama, fazla da acele etmemek gerekir; unutulmasınız, henüz 70 yıllık bir demokrasi tecrübemiz var...Demokrasinin tadını yavaş yavaş alıyoruz...Bazıları bu tatı sevmiyor ama; ilerde onların da hoşuna gider bu tat...

 

cdenizkent

 

 ------------------------  :

(x) 1921 Anayasası'nın görüşülmesi sırasında bazı milletvekillerini, "BMM'nin ana amacının Padişah ve Halifemizi kurtarmaktır" biçimindeki sözleri üzerine 5 Eylül 1920'de kabul edilen ve anayasal bir nitelik gösteren Nisab-i Müzakere Kanunu(Görüşne Çoğunluğu Yasası)'nın 1. Maddesi'de şöyle denilmektedir :"Büyük Millet Meclisi,, Hilafet ve Saltanatın, vatan ve Milletin kurtarılması ve ve bağımsızlığından ibaret olan gayesinin husulüne kadar toplanır". Yani, bu amaç sağlandıktan sonra BMM dağıtılacaktır.

(xx) 1876 Osmanlı Anayasası, ancak 1924 Anayasası'nın 104. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

(1) Bu huşular,1924 Anayasası'nın ilk sekiz maddesinde belirtilmiştir...

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..