2011-2012 Spor Toto Süper Lig Şampiyonu Belli!

Önce, şampiyon olamayacaklardan başlayalım:

Trabzonspor olamaz!

“Milli mutabakat”, “milli dayanışma”ya karşın saha dışında, farklı bir yolla bir “şey” verildi. Şöyle ya da böyle “hedef”e vardı; verileni sindirdi. Bu bakımdan sırasını savdı; sırada bekleyenler olduğu için ikinci bir “hak” verilemez, “kıyak” çekilemez!

Beşiktaş olamaz!

Paçayı kurtarsın, yeter! Dert bu olunca, bir şampiyonluğun peşinde koşamaz! Koşarsa, kendi bileceği...


Bursaspor olamaz!

O, iki sezon önce “milli mutabakat”, “milli dayanışma” ile “tarih yazdı”. Giden Federasyon’un verdiği, Tahkim’le kesinleşen cezasını bugünkü TFF, kargaları güldüren bir gerekçeyle kaldırıldı.

Niye mi?

(TFF mevzuatında; tedbiren verilen kararların, günün koşullarına göre yeniden değerlendirilmesine ve bu konuda yeni bir karar verilmesine engel teşkil eden bir hüküm bulunmamaktadır. Böylece söz konusu tedbir kararı TFF Yönetim Kurulu'nca yeniden değerlendirildi. 12 Mayıs'ta verilen tedbir kararının üzerinden geçen 3.5 aylık süreçte, Bursaspor'un oynadığı 2 Spor Toto Süper Lig maçı ve FC Gomel ve RSC Anderlecht UEFA Avrupa Ligi maçları incelendiğinde, Bursaspor taraftarlarının herhangi bir saha olayı gerçekleştirmediği belirlendi.)

Sus payı verildi, ama Bursaspor, UEFA’da hak arıyor.


Fenerbahçe, hiç olmaz!

Olmaya kalktığı, tozu dumana katıp fırtına gibi estiği, önüne geleni devirmeye başladığı zaman... olacakları şimdiden bilmeyecek kadar saf değil artık! Çünkü “hedef haftası”na konduğunu, ötekilerinin “manken” konumunda olduğunu biliyor.

Ama teslim olmayacak, direnecek; CAS’a gitmesi bunun göstergesi.

*****

Unutmayın, şampiyonluğa giden yol, artık, öyle kolay değil!

“Talimat”lar konuşacak, unutmayın!

Ha, unutur da sesinizi yükseltirseniz, ananızdan emdiğiniz süt, burnunuzdan gelir.

Gidenlere, gideceklere üzülmeyin, “gelecek”ten korkun!

*****

Gelecek sezonun şampiyonu kim?

İki renktaştan biri!

Küçük olanı, “büyük”ü yiyecek, şaşırmayın! Çünkü “eski defter”ler karıştırılır korkusu, korkuların en büyüğüdür. Bu “korku” karşısında “büyük”lük sökmez. Böyle olacağı için de, “Aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın” yerine “Aman bana dokunacak yılan bin yaşasın” diyecek... “Eski defterler”in karıştırılacağı korkusu/ olasılığı karşısında susmak, “büyük”lük sayılacak!

Falcı malcı değilim; medyum falan da değil!

Gelişmelere bakarak düşünürken kendimi rüyada buldum.

Başka “şey” de buldum; bayramdan kalma “iki renk”ten iki şeker...

Ağzıma attığımda yüzümün halini görseydiniz, durumu kavrardınız!

*****

Gelecek sezonun şampiyonunu buldum.

Gelişmelere bakarak gelecekte olacağı bulmak/ görmek, falcılık da değil, medyumluk da... Sadece Türkiye’de yaşadığının bilincinde olmak yeter.

Rüzgâr, yön değiştirir, tersten eserse, karışmam!

Bu kadar kelamdan sonra, yazıyla ilgisiz de görülse de, Mustafa Balbay’ın bir yazısının son cümlesine bakalım mı?

“Gün gelir, kocaman bir balona bir topluiğne yeter.”




TURGUT ÇELİK/ Mersin (Geçici olarak İstanbul)