Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

2012 hakkında naçizane bildiklerim...

2012 hakkında naçizane bildiklerim...
 

Kaynak:İnternet


Yaklaşık beş sene öncesiydi, yoga ile başlamıştım serüvenime, hep tekrar eder dururum, hani öyle her denilene kendimi adapte edemem, kişinin şahsı hakkında söylediklerine koşulsuz inanırım, zira ne gerek var ki yalan söylemesine diye düşünürüm lakin iş başkaları ve düşüncelerin aktarımı olduğunda ille de kendi süzgecim devreye girecektir, bunun başkaca bir yolu yoktur!

Yogaya başlamadan önce ise kişisel gelişim konulu kitaplardan çokça okumuşluğum vardır, iyi ki okumuşum derim hep, zira kendimi anormal sanmaktaydım hani yani kinsiz, sinirsiz, din, ırk, dil, cinsiyet ayrımı yapamıyor olmaktan, dedikoduyu beceremiyor, olduğumdan farklı görünmek anlamsız, hatta bırakın anlamsızlığı beceremiyor olmamdan dolayı…

İyi ki okumuşum dememin sebebi de bu, tüm o kitaplar zaten yapıyor olduklarımı yazıyorlardı!

Kendimi sevmeye başladığım, kendimle barıştığım dönemler de boşuna rast gelmez o tarihlere!...

Saman altından su yürütenlerin çok olduğu yerde yürütmeyenler, yürütmek istemeyenler, yürütemeyenler beceriksiz diye etiketlenir ya, ya da salak, işte benimki öyle bir mesele…

Neyse… Yoga sonrası Reiki ile tanıştım, inisiye oldum, yani Reiki enerjisine uyumlandım, sonra bir-kaç enerjiye daha…

Özgürlüğümü çok sevdiğimden bir derneğe, bir gruba üye olmayı hiç istemedim, zira düşünce özgürlüğüm de kısıtlanabilirdi, işte buna katlanamazdım!

Hal böyle olunca bir çok kişi ile konuşup, süzgecinizden geçiriyorsunuz, ah işte ben de tam olarak bunu seviyorum!

Benim süzgecim doğru mudur, o ayrı bir mesele, en azından bana göre doğrudur, hiç süzülmemiş bilgileri sahiplenmemden ya da yanına dahi yaklaşmadan ret etmekten iyidir, yani yine bana göre…

Beş yıl öncesiydi 2012 tarihini duyuşum, itiraf etmeliyim ki irkilmiştim!

Oğlum için endişelenmiştim, en çok…

“Yok endişelenme” demişti Reiki Master’ım Aycan, onlar ışık çocuklar!

“Sevgi” demişti, onu hissedebilenler için yepyeni bir çağ… Hem, biliyor musun, aslında 2000 yılında gerçekleşecekti, ama biraz daha süre tanındı insanlara, hırslarından, yargılarından ne kadar arınırsa insanlar kendileri için kar!

Denk geldi zaman içinde birisiyle sohbet ettim, gruplarının adını tam olarak anımsayamıyorum ama “Uzay” kelimesinin geçtiğini biliyorum, olabildiğince natürel yaşamaktı amaçları, doğal ortamda doğal yiyecekler ile beslenerek arındırmak istiyorlardı beden ve ruhlarını…

Onlar da 2012’ye hazırlanıyorlardı!

Saf olmaya çalışıyorlardı!

Maya takviminden söz ediyor oluşum konu ile ilgisi olduğundandır, yoksa kişisel deneyimim değildir, Marduk da öyle…

Gerçek sevginin anlamını bilenler için, yani, hırs, kin, nefret duygularını taşımayanlar için yepyeni bir dönem söz konusu, Altın Çağ denilen, saf kalan, saf kalmayı becerebilen, hiç olmadı emek harcayanlar için bir ödül aslında, belki cennet…

Aslında Kuran da aynı şeyleri söylüyor bence, bedenine iyi bak diyor, dedikodu yapma, yargılama… Gerçek sevgiyi gör diyor, kıyamet dediği de bu olsa gerek!

Kendini sevmeyen doğayı sevemez, insanı sevemez…

Hırs ile yola çıkan mal edinebilir, mülk de… Sevgili de elbette, hırs bir insana ait değil ki neticede!

Sonuç itibariyle, hiçbir enerji sonsuz değildir, bence evrende var olan canlılar yalnızca bizler de değiliz, sizin aklınız alıyor mu yani, koskoca evrende bir tek dünyada yaşam olsun! Benim aklım almıyor doğrusu!...

Hep aklıma yarasalar geliyor, hangimiz duyabildik seslerini? Oysa desibeli algılarımızın üzerinde olan yarasalar bu şekilde yollarını buluyorlar.

Altın Çağ süzgümden süzüldü, zira kelimeler yerine niyetler söz konusu… Söz söylemeye gerek olmaksızın anlaşılacağı bir ortamı düşünün, yalan ve riya yok!

Her şey apaçık ortada, şahsen “salak” olduğumdan dolayı ben pek sevdim bu Altın Çağ’ı!

İşin bir de bu tarafı var ki, dünyayı iyice kirlettik, hırslar neticesinde doğal dengesini iç ettik, ben yapmadım,

sen yapmadın belki ama bir şekilde aldığımız bazı ürünlerle farkında dahi olmadan destek verdik!

Konuyu toparlarsam, eh yani toparlayayım artık, 2012 de yeni bir boyuta geçileceğine aklım yattı benim!

İşin benim için en hoş tarafı, vallaha da sanki daha bir güzel olacağı!

Hani, yani, korkum yok demekten ziyade, ki hakikaten yok, keşke tüm insanlar saf olmayı becerseler!

Laf yerine gerçekleri görmeyi, bir düşünün, kim istemez ki!

Düşünün ki herkes sözler yerine beyinleri ve yürekleri aracılığı ile iletişim sağlıyor!

Bana göre bundan daha güzel ne olabilir ki!

Hoş gelsin o zaman 2012!...

Gülgün Karaoğlu

Kasım,21/09

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..