- Kategori
- Anılar
2016 Yılının benden aldıkları ve verdikleri.
Bugün 31 Aralık 2016. Yanı 2016 yılının son günü.
Son gün bir yazı yazmak istedim blogumda. Dikkat ettim de Aralık ayında tek yazı yazmışım. Benim gibi her gün yazan biri için şaşırtıcı bir durum. Sanırım pek yazmak istemedi içim. Üstüne omuzumda oluşan tendom yırtığını da eklerseniz yazmamam normal galiba. Neyse omuzum ilk günlerdeki kadar ağrımıyor ve kolumu hareket ettirebiliyorum. Ameliyata gerek kalmadan geçireceğim bu durumu galiba.
Ben yılın son günlerinde çok hüzünleniyorum nedense. Bu ilk gençlik günlerimde de böyleydi, yaşamımın 70 lı yıllarında da değişen bir şey yok.
Yılın son günü bir yaşam muhasebesi yapıyorum. Bu yıl bana neler getirdi, benden neler aldı diye düşünürken hüzne kapılmam kaçınılmaz oluyor. Herkes yeni bir yıl gelecek, üzüntüler kara günler eski yılda kalacak, yeni yıl apaydınlık günler getirecek umudu ile neşelenirken ben neler kaybettim diye yese kapılıyorum galiba.
Dün akşam düşündüm 2016 benden neler aldı, neler verdi diye. Bir yaş daha yaşlandım o kaçınılmaz. Hele yaşamının sonbaharında bir kişi için bir yıl çok önemli. Ben kendimi çok parası varken sorumsuzca harcayan, elindeki para tükenmeye başlayınca tasarruf yapmaya başlayan kişilere benzetiyorum. Sadece kendimi değil aynı yaşlardaki herkesi.
Giden bir yıl önemli bu yaşlarda. Ama bu yıl bana yaşamımın en büyük armağanını verdi. 2016 yılının 27 Mayıs günü çok büyük bir ödül aldım. Küçük kızımın bebeği Chirstopher Cardoso doğdu o gün. Gün geçtikçe şirinliğin bir timsali haline gelen bu bebek bana sadece yılın değil yaşamımın en büyük armağanlarından biri. Biri diyorum, zira daha önce de iki kere daha tattım bu zevki, mutluluğu.
Bana bu kadar büyük armağan veren bu yıl, dünyanın bir çok yerindeki insanlar için aynı bönkörlükte olamadı ne yazık ki. O kişilerin acılarını, elemlerini okudıkça, duydukça ben de eleme kapıldım onlarla beraber.
Christopher'ı düşününce bütün elemlerim, 2016 yılının benden bütün aldıkları silindi birden. İçimi bir mutluluk ve neşe kapladı. Hele fonda harika bir müzik eşlik edince bu duruma. Bir de bir parça çikolata atınca ağzıma.
Sanırım umut daha ölmedi. Belli mi olur. Belki 2017 hakikaten mutluluk, neşe ve Barış getirir tüm insanlığa ve bize.