Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '17

 
Kategori
Yılbaşı
 

2018’i Nasıl 2017’den Daha İyi, Mutlu ve Güzel Yaşarız?

2018’i Nasıl 2017’den Daha İyi, Mutlu ve Güzel Yaşarız?
 

Mutlu seneler


Hayat geçiyor dostlar ve bir yılı daha geride bırakıyoruz. Hepimiz bu Cuma gününü bitirmeye yaklaşırken evlerimize gitmeyi ve uzun hafta sonunda sevdiklerimizle yeni yılı kutlamayı şimdiden başladık. Yılbaşında ne yapalım, ne giyelim, misafir gelecekse ne pişirelim vs vs gibi sorular aklımızda dolanırken bu kısa yılbaşı tatili de hızla akıp gidecek.

Zaman kimseyi beklemiyor dostlar. Tek bir hayatımız var. Güneş gecenin karanlığından uyanırken her yeni sabah yeni bir şans daha iyi, daha güzel, daha mutlu bir hayatı yaşamak için. Her nefes aldığımız an ise seçimlerimizle her tüm yaşamımıza ve etkileşimde olduğumuz her şeye tesir ediyoruz.

O YÜZDEN YENİ YILIN GERİDE BIRAKTIĞIMIZ YILI İLE AYNI OLMAMASINI, DAHA İYİ, DAHA GÜZEL, DAHA BEREKETLİ OLMASINI İSTİYORUZ. KİM AYNI YILI HER SENE YAŞAMAK İSTER Kİ?

Düşünün bir kere her seneniz geride kalan sene gibi geçiyor. Bu mutluluk mudur? Konfor alanı insanı geliştirebilir mi?

Bana göre HAYIR. Her saniye değişen ve dönüşen, hareket halinde olan, gelip geçici evrende hiçbir şey aynı kalmazken biz mi aynı kalacağız? Haydi yaptık desek bedenimiz, yaşımız buna izin vermez. İnsan bedeninin hemen hemen tümü 1 sene içinde baştan sona hücre yenilenmesi mucizesi ile yenileniyor. Eski size aynı hayatı yaşasanız bile elveda diyorsunuz bilmeden. Günde 60-80 bin arasında düşünce geçen zihnimizde ne mümkün bu düşünsel yoğunlukta sizin aynı siz olarak kalmanız. Dağda inzivaya çekilmediğiniz sürece hayatın akışı, çevrenizdeki koşulların değişimi, sizin hayat mücadelesi içinde değişen zihinsel ve duygusal durumlarınız sizin her gün ayrı bir insan olarak uyanmanıza yani zaman içinde değişmenize sebep olmuyor mu? Hangimiz 10 yıl önceki insanız ki?

Evet dostlar… Hayat akıp gidiyor ve burası bir tekamül tiyatrosu. Fani bedendeki ölümsüz ruhun çeşitli hayat sınavlarıyla kendini olgunlaştırdığı bir oyun sahnesi. O zaman insanın bu tiyatronun hakkını vererek, iyilik, doğruluk, güzellik, adalet, bilgelik, zarafet, hizmetten sapmadan olgunlaşması gerek. Bu nasıl olur derseniz cevabım bilincin gelişmesi olur.

Peki, hangi iPhone’u alayım diye düşünürken, ne yiyeceğimizi seçerken, ne söyleyeceğimiz belirlerken gerçekten bilinçli mi seçimler yapıyoruz? Hayır. Çoğu ilk 7 yaşta şekillenen davranış kalıplarımız ile otomatik verdiğimiz tepkiler özgür iradeyle seçim yaptığımız izlenimi veriyor. Kaçımız seçimlerin neden yaptığını, davranışlarının altında yatan kalıpları ve çocukluk kararlarını, değerlerini, hayallerini bilerek bu yaşamı yaşıyor? Çok az maalesef.

Ben her seneyi bir öncekinden daha iyi yaşamak ve olgunlaşarak bilinç seviyemi artırmak istiyorum. Canım bedenimden çıkmadan evvel ruhumu olgunlaştırmak için elimden geleni yapmış olmak arzusundayım.

Hal böyle olunca bazı güçlü sorular sorarak 2017’yi değerlendirmek istiyorum. Sokrates diyor ki “SORGULANMAMIŞ BİR HAYAT YAŞANMAYA DEĞER DEĞİLDİR”. Sokrates’ten feyz alarak ben de 2017 yılına dair bazı sorular sormak istiyorum kendime…

Hayat amacım ne ve bu sene bunu gerçekleştirmek için ne yaptım?

Bu sene neleri başardım ve neleri kutlamalıyım?

Bu sene neler iyi gitmedi ve neyi farklı yapabilirdim?

Bu seneki kazanımlarım ne oldu, hayattan ne öğrendim?

Hangi iç dinamiklerim beni engelliyor, hangileri bana güç veriyor?

Son 5 yıldır hayat bana neleri fısıldıyor öğrenmem için? Neler hayatımda öğrenmem için durmadan tekrar ediyor? Hangi zorluklar tekrar tekrar bana geliyor? Altta yatan mesaj ne? Bu mesajların ortak bir trendi var mı? Neleri öğrenmem isteniyor? (Hepsi tek bir soru aslında)

2017 sonu itibariyle SWOT'um nasıldır? (Strengths, weaknesses, opportunities and threats - Güçlü yönler, gelişim alanları, fırsatlar ve tehditler). Bunu insanın 4’lü yönünü yansıtacak şekilde ve dengeli-uyumlu bir yaşam için fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal 4 alt kırılma koymakta fayda var.

Hayattaki anne/baba, oğul, dost, patron, çalışan vs gibi rollerim neler ve her bir rolde etki ve başarılı mıyım?

Mutlu muyum peki?

En büyük hayatımı ıstıraba çeviren sorunlarım neler?

Geçmişini ve bugününü bilmeyen kaderinin efendisi olamaz. Ama bu reçeteye gelecekten ne istediğinizi bilmeyi de eklemeli. Niyet, gayret ve kısmet için bir hedef ve anlam lazım insana.

Geleceğini şekillendirmek istiyorsan ise hedefini ve anlamını bulman, bilmen gerekecektir.

O yüzden de 2018 için şunları soruyorum kendine;

Hayatımda neleri başarmak istiyorum ve 2016'da bunu başarmak için neler yapmalıyım? Bunları fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal 4 alt kırılımda düşünmek faydalıdır.

Hangi becerilerimi geliştirmeli, hangi eğitimleri almalıyım?

Hangi erdemleri kazanmalıyım?

Kimlerden feyz alabilirim? Kimler bana rol model olabilir?

Alışkanlıklarımı olumlularla değiştirmek için hangi ritüelleri uygulamalıyım? Kişisel dönüşümün anahtarı alışkanlıklarınızı değiştirmektir. Ritüel derken mistik ve ruhani dini veya kült ritüelleri kast etmiyorum. Ritüeller her gün aynı şekilde tekrar ettiğiniz ve böylece önce zorlayarak, ama sonradan otomatik olarak sizi bir alışkanlığı kazanmaya götüren bir yöntemdir. Bir tekrar yöntemidir, aynı mantralar gibi. Böylece bilinçaltına etki edersiniz. Büyük annelerimizin biz çocukken “bir şeyi 40 defa tekrar edersen olur” sözüyle demek istedikleri gibi.

Bu sene ödemem gereken bedeller nelerdir? Yani neler için ekstra çaba sarf etmeli ki istediklerimi elde edebilmeliyim?

Her gün iletişimde bulunduğum insanlar kimler? Kimler gerekli, kimleri elemeliyim hayatımdan?

Hayattaki her bir rolümü daha iyi nasıl yaşarım?

Hayata ve çevremdeki herkese daha iyi nasıl hizmet edebilirim?

Hangi noktada olduğumu bildiğime ve gitmem gereken yönde ilerlemek için neler yapmam gerektiğini bildiğime göre, 7 gün x 24 saatten oluşan haftamı nasıl kullanmalıyım?

Bir planım varsa buna uyduğumu nasıl bilebilirim ve başarımı nasıl ölçerim? Bir nevi scorecard'ım nedir ve hangi sıklıkta buna bakmalıyım?

Evet bunlar zor sorular. İnsan hayata ve insanlara soru sorabiliyor ve yeri geldiğinde yargılayarak sert aynalar da tutuyor kendini korumak adına. Ancak zor olan iş kendimize AYNA tutmak. Bu süreç ise soru sorarak başlıyor.

Bu süreç için gündelik hayatınızdan kopmanıza gerek yok. Sadece ama sadece gün içinde kendinize özel çalışma alanları belirleyin. Saatlerce çalışmanıza da gerek yok. Düzenli ve disiplinli bir şekilde hayat amacınız ışığında ailenizden, sevdiklerinizden, işinizden, sosyal hayatınızdan kopmadan ilerleyin. 

Sevdiklerinizi ne yaptığınızdan haberdar edin ve çabanıza ortak ederek, desteklerini isteyin. Onların desteğini alarak yapacağınız yolculuk çok daha keyifli ve anlamlı olacaktır.

Ve paylaşarak artan ışığınızı saçın.

Süreç basit ama kolay değil. Çünkü insanın işe önce kendi zihninden ve kalbinden başlaması lazım. Zihnindeki labirenti bulması ve o labirentte yürüyerek her bir köşesinde saklanan gölgelerine ışık tutması lazım. Kalbine dönerek kalbinin ışığını gölgeleyen maskelerini, kir ve pasları temizlemesi lazım. Ve sonra akılını ve kalbini bir etmesi lazım.

Bu bahsettiğim uzun ve zaman alıcı bir çalışmadır, ancak arzu eden ve azmeden her şeyi başarır.

Hz.Mevlana diyor ki “ Neyi arıyorsan, sen osun.” Çocukken kalbin neyi arıyordu? Onu hatırlayın ve bulun. Cevap işte orada. Eğer kalbinin perdeleri kalkmaya başlamışsa, o eski günlerdeki bilmeden bildiğin amacını şimdi bilinçli yetişkin hayatında bulabilirsin.

Şunu hep hatırlayın lütfen. Mucizeler iman edenlerindir. Aramakla bulunmaz, ancak bulanlar hep arayanlardır. Ve şunu unutmayın lütfen. Ne istediğinizi değil, ne olduğunuzu kendinize çekersiniz ve dönüşüm önce düşünce ile başlar.

Mahatma Gandhi esasında reçeteyi kısaca vermiş...

"Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür..."

Bir insan yaptıysa herkes yapabilir. O yüzden her şey istemekle başlar. Gerisi gelir. Kehanet yok aslında. Var olan tek şey, aklınıza ve gönlünüze nakşedilen isteklerinizin siz onları yapabilecek potansiyelde olmanızdan dolayı size ilham olması... Herkes kendi kaderi, imkan ve kabiliyetlerine göre ilham alır.

Var olan, ilham aldıklarınızı hedef ve anlama dönüştürerek kendi çabalarınız ile yapabilme beceriniz... Var olan, niyet ve gayret etseniz dahi her şeyin hayatın size uygun olan zamanda isteklerinizi gerçekleşeceği. Buna da kısmet diyoruz işte. Ya da gebelik yasası.

O yüzden ne istediğimizi bilelim, bu yönde gayret edelim, ve olana dek sabır ve sebat ile çalışalım. Sistem ve düzene güvenelim. Yeter ki, virane olan gönüllere güneş vurduğu zaman güneş gönlü evinde bulsun.

Sevgiler

Kenan

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

RUHUN KOZMİK YOLCULUĞU adlı kitabıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.dr.com.tr/Kitap/Ruhun-Kozmik-Yolculugu/Kenan-Kolday/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0001737003001

#ruhunkozmikyolculuğu  #hayydangeliphuyagidiyoruz  #kaldırkendiniaradanortayaçıksınyaradan  #a7kitap  #kitapönerileri 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..