Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '08

 
Kategori
Aile
 

8 Mart'ta kadına yönelik şiddeti kanıksamış bir Türkiye

8 Mart'ta kadına yönelik şiddeti kanıksamış bir Türkiye
 

Bir televizyon programında Hülya Avşar’ın dayak ile ilgili yaptığı yorum çok ilginç ve beni çok şaşırttı. ‘Büyüklerimiz boş yere dayak cennetten çıkmadır dememişler’ diyor. Aynı programda ismini bilmediğim bir manken de şöyle bir yorum yapıyor; ‘Bazı kadınlar dayağı hak ediyorlar, çenelerini tutmasını bilmiyor kadınlar, öncelikle kadın erkeğe saygı duyacak ve çenesini tutmasını bilecek’ diyor.

Bu iki ünlünün yorumunu ilk duyduğumda önce çok yadırgadım fakat aslında bu insanların yorumları bizim toplumun kadın erkek ilişkisine bakış açımızın yalnızca kullanılan dile bir yansıması değilmidir diye düşünmekten de kendimi alıkoyamadım. Kim duymamıştır ki ‘kocandır döverde severde’ sözünü. Bu söz başlı başına erkeğin eşine yönelik şiddet eğilimini insanların ne kadarda çok kanıksamış ve özümsemiş olduğunun bir göstergesi değilmidir. Kadınlarımızın ve erkeklerimizin büyük bir çoğunluğu bu sözü olduğu gibi hiç irdelemeden kabullenmiş görünüyor.

Bugün Türkiyede kadınların üçte biri eşlerinden şiddet görmüşler. Kadınların, eşleri tarafından fiziksel şiddete maruz kalma nedenleri arasında ‘yemeği yakması, kocasına karşılık vermesi, parayı gereksiz yere harcaması, gibi sudan gerekçelerin yanısıra çocukların bakımını ihmal etmeleri ve erkeğin işsizliği’ yer alıyormuş ve ne yazıktır ki kadınların çoğu sayılan bu nedenlerden dolayı eşlerinin kendilerini dövmesini haklı buluyorlarmış.

Şiddetin özünde kişinin kendi isteklerini baskı ile dayatması ve ikdidar olma savaşı yatıyor ve şiddete maruz kalan kişinin ruhunda derin yaralar açtığı bugün bilinen bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Bir düşünün lütfen dayak ile sindirilmiş mutsuz bir anne çocuklarına ne verebilir ve annesinin babası tarafından dövüldüğünü gören bir çocuk babasını nasıl sevebilir?

Kadınlar bugün de ezilmişliklerini kabullenme ya da karşı çıkıp toplumun bazı kesimlerinde ki bu malesef çoğunluğu oluşturuyor, boşanmış kadına karşı olumsuz bakış açısını ve tutumuna karşı başkaldırarak kendi hayatını kurma isteğinin ikilemi arasında kalıyorlar.

Toplumun temelini oluşturan aile kurumları erkeğin kadına uyguladığı şiddet eylemleriyle temelden sarsılırken insanlar hala aileyi koruma adına aile içi şiddetin üzerini kapama örtbas etme eğilimi içindeler. Bu şekilde bir yaklaşımın asıl aile kurumuna zarar verdiğinin farkında ve bilincinde değiller sanırım bu ciddi sorunu görmezden gelenler.

Bugün iktidarda olan hükümet sorumluları, yalnızca yüzde birlik bir kesimin ilgilendiren tutturdukları türban sorunuyla ülke gündemini aylarca meşgul edinceye kadar toplumun temeli olan aile kurumuna zarar veren aile içi şiddetin aile içinde yaşayan tüm yetişkin bireylerin ve yetişmekte olan çocukların ruhsal gelişimlerine ne kadar çok zarar verdiğine yönelik halkı eğiterek bilinçlendirse ve aile içi şiddetin nedenlerinden biri olan işsizlik sorununa bir çözüm bulurlarsa eğer bu ülkeye daha çok faydaları olur.

Birde eşlerine dayak atan erkeklere bir önerim olacak; kendinizi, eşlerinizi, duyguları felç edilmiş, düşünceleri domura uğramış, uzaktan kumanda ile yönlendirebileceğiniz birer robota dönüştürmek için uğraşarak yormayın çünkü japonlar konuşan robot icat etmişler konuşmanın yanı sıra sevişecekmişte aynı zamanda. Kendizine birer japon robotu alın lütfen. Yat dersiniz yatar kalk dersiniz yatar ohhhhh ne ala.

 
Toplam blog
: 12
: 788
Kayıt tarihi
: 23.01.08
 
 

Aralık 1979'da bir ailenin üçüncü çocuğu olarak Avanos'ta dünyaya geldim. Egitimciyim ve suanda H..