Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '07

 
Kategori
Müzik
 

80'ler nereye ben oraya -2-

80'ler nereye ben oraya -2-
 

Yazımın bu ikinci bölümünde şarkılardan öğrendiklerim bir yana, şarkıların muhteşem bir içeriğe sahip olmalarına devam edeceğim, ve Shakespeare eserleri gibi hala geçerliliği olması özelliğinden. Yani demek istediğim şu ki, hala bir eserin okunabilmeliğinden ya da dinlenebilmeliğinden. Bu tarz şarkıları, 80'li yılların video kliplerini hala büyük bir tutkuyla izleyebiliyorsak ve bilgisayarda binlerce şarkı varken hala 80'lere takılabiliyorsak garip bişey var bu işte di mi? (Hele o yılların modası bi de... Yeniden meşhur olan bir çok takı, kıyafet, saç tarzı!)
Saçları bir aslan yelesinden farksız olan Alphaville'in "Big in Japan"i unutmak ne mümkün! (Bu şarkının intro'su da Modern Talking misali başladı başlıcak bir durumda) Ben doğmadan bir yıl önce 1984 Ocak ayında çıkan ilk single'ın ardından "Sounds like a Melody" piyasaya çıktı (çıkmış) ve ardından daha da uzamış saçlarla "Forever Young". En çok "Big in Japan"i dinliyorum bu şarkılardan, farklı bir büyüsü var...
Ben bir de George Michael hastasıyım. O bakışlar, karizma! Neyse, yıl 1984 (yine ben doğmamışım)... "Careless Whisper" wuuuuvvv! Diskoteklerde zıp zıp zıplamaktan yorulan gençlerin dans müziği, slow, romantik, insanı bir yerlere uçuran hafif bir içki tadında, mükemmel...

"something in your eyes
calls to mind the silver screen
and all its sad good-byes"

neler hatırlatmıyor ki... ayrılıklar... bir de gerçekler acıdır, gerçekler acıtır denir ya bu da onun bir versiyonu:
"there's no comfort in the truth
pain is all you'll find"

Yine bir romantizmden devam edersek karşımıza sadece 80'lerde değil bunun öncesinde ve sonrasında sesini duyurmuş bir isim çıkıyor: Bryan Adams... Asıl patlaması 90'lar olsa da Robin Hood: Prince of Thieves soundtrack'i "Everything I do" ile... Ayrıca "Please Forgive Me", harika bir özür dileme şarkısı... 80'lerde en sevdiğim şarkısı "Summer of '69", cok güzel, hayatın belli bir kesitinden alınmış bir otobiyografi tarzında... ve hayatının en güzel yazı olduğunu söylüyor Bryan Adams... Benim en güzel yazım ne zamandı acaba? Her dinlediğimde içime enerji doluyor bu şarkılar sayesinde, ve bu yazımı yazarken hangi şarkıdan bahsettiysem onları 2-3 kez tekrar tekrar dinleyip o şarkının havasına giriyorum. Evet, bu yazıyı sonuçlandırırken diyeceğim şu ki, ben 80'lerin modasını görmezden geliyorum, müziği muhteşem, asla 2000'li yıllara değişmem. Kafiyeli de oldu hem! :)

 
Toplam blog
: 5
: 734
Kayıt tarihi
: 30.07.07
 
 

İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. 22 yaşındayım. Edebiyat eserlerini okumayı seviyorum, ama bir o..