Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

9 Şubat, Sigarayı Bırakma Günü : Sigara ile tanışıklığım üzerine bir yazı

9 Şubat, Sigarayı Bırakma Günü : Sigara ile tanışıklığım üzerine bir yazı
 

Sigarayı uzun yıllar önce bırakmış biri olarak sigaranın zararlarını yazmayacağım bu yazıda. Daha önce bu konuda bir yazı yazmıştım. Dileyen o yazımı arşivden okuyabilir. (1) Yazımın konusu sigaranın 17 yaşındayken yaşamıma nasıl girdiği ile ilgilidir.

Bugün öğle üzeri yaya geçidinde kırmızı ışıkta bekliyordum. Sağım solum yoğundu. Bir koku duydum ve ardından boğazımda öksürme isteği hissettim. Sonrasında bir acılık. Tam ön çaprazımdaki şahsı fark ettim. Aslında gözlerim benim kararım olmadan sigara içen kişiyi aramıştı bile. Oradaydı; sağ elinde sigara vardı ve sigarayı derin nefeslerle içine çekiyordu. Benim konumum da onun sağ gerisine denk geldiğinden, havaya üflenen dumanın tamamı bana kolaylıkla ulaşıyordu. Tepkimi, iç dünyama gerisin geriye tepeledikten sonra, sola, ondan yeterli uzaklıkta bir konuma kaçtım. O anda gözüme “9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü” ile ilgili bir afiş ilişti. Üzerinde, sigara içilmemesini tavsiye eden, sigara içenleri bıraktırmaya teşvik eden mesajlar vardı. Bu afiş, biraz önce yaşadıklarımla kayda değer bir ironi oluşturdu ister istemez. Sigara içen şahsın o afişi fark edip etmediğini; edip de, okuyup okumadığını; okuyup da, önem verip vermediğini bilmiyorum. Onun için temennimin ne olduğunu da bilmiyorum. Bildiğim, olası temennimim büyük bir olasılıkla boşa çıkacağıdır.

Demek ki, önemli gün ve haftaları arasında 9 Şubat da varmış! Afişi görünce öğrendim.

Afişte yazılanları pek fazla düşünmeden öylece geçiştirdim okumamı. Yazılanların benim için pek önemi yoktu aslında. Sigara içmediğimden mesajın bana verilmediğini düşündüm. Üstüme alınmadım. Ama bir zaman dilimi vardı onu yaşamımın vazgeçilmezliği arasına kattığım. O anda aklıma gelen, yıllar önce daha 17 yaşındayken sigaraya başlama sürecim ve onunla patavatsızca nasıl tanıştığımın anılarıydı. Bir anda geçmişe gittim. Geçmişim şimdiki zamanım oldu.

O andaki sigaraya bakış açımı düşünüyorum. Küçüklükten gençliğe geçiş yıllarımda bana eşlik edişini anımsıyorum. O yaşayan bir sihirdi ve benimle bir anlaşma yapmıştı. O olursa, aradığımı bulmama yardım edecekmiş gibi; o olursa, varlığımı koskoca dünyaya gösterecekmiş gibi; o olursa içimde hissettiğim gençlik adrenalini rahatlıkla kullanma serbestliğini sağlayacakmış gibi; o olursa okulda, dershanede, sokakta herkese adımı haykıracakmış gibi, ezberletecekmiş gibi; ben Goethe’nin Faust’u, sigara ise Mephistopheles(3) olmuştu adeta.

Olamaz mıydı?

Olamaz olsaydı, çevremde herkes sigara içer miydi?

Ünlü kişiler, siyasetçiler, yıldızlar, öğretmenler, babalar, anneler vs. Babam, annem.

Halbuki daha küçükken anneme, babama, “içmeyin, ben büyüğünce asla içmeyeceğim” derdim, çocukça. Ne oldu da 17 yaşında unuttum bu sözü. Çünkü, bu söz çocuk saflığı ile açığa çıkan öylesine bir sözdü sadece. Benden daha gelişkin beyinlerin öylesine körü körüne desteklediği bir söz; “aman sakın içme dedikleri” bir söz. “Aman sen içme” sözünü söylerken kendileri sigara ile derin nefes dansını yaparlardı. Verdikleri bu desteğin sahteliğini, çelişkisini şimdi fark ediyorum ama çocuk aklımla o zamanda fark etmem ve ifade etmem ne kadar zordu!

Lise son sınıfa kadar bu saflığım sürdü.

Lise yılları sınıfımda, herkesin azgın yıllarıydı. Sınıfta bir kaç kişi hariç sigara içmeyen yoktu. İçinde bulunduğumuz harala gürele bir süreçti. Cadı kazanının içine atılmış çocuklar, kaynama sıcaklığına alışmaya çalışıyorlardı. Sigara içmeyen bir kaç kişiden biriydim. Aslında sadece "al da iç" denilmeyen biriydim. O müthiş(!) teklif henüz ulaşmamıştı bana.

Üniversite sınavı hazırlıkları ve dershaneye kısa bir süreliğine gidiş günlerim. O anlarda dershanede tüm detaylarını anımsadığım sadece bir tek anım var. Teneffüsteyiz. Birisi sigarayı uzattı bana. Kimdi ki o? Tüm detaylar içinde anımsamadığım tek detay onun kim olduğudur. “Al, iç” dedi. Benim çocukluğuma, bana, harika bir teklif yapmıştı. Teklifi geri çeviremedim. Ben içmem demedim. Ben içmeyeceğim demedim. Koskoca dershanede –dünyada- yalnız kalırdım yoksa. Yaşayan bir sihir, benimle bir anlaşma yapmaya hazırdı.

İlk nefes, ciğerlerimden kopan bir öksürüğün gümbürtüsü ile geldi. Kendimi gülünç duruma düşürmemek için gizlemeye çalıştım öksürüğümü. Tekrar denedim. Tıkandım ama yılmadım. Sonunda, başardım(!). Nefeslerim, sigara ile yaptığım anlaşma metninin üzerine atılan sayısız imzalardı adeta.

Okulda, okul tuvaletinde, sigara içen o harika güruhla birlikte sigara içmeye başladım. Teneffüste, hem de ”öğretmenler odasında sigara içmekle meşgul öğretmenlerimizin” bizi yakalama riskine rağmen. Yakalansaydım siz de içiyordunuz diyebilir miydim? Sanmam. Yine de yakalanma riski ile sigara ne kadar güzel bir duygu yaşatıyordu bana. Benim o harika sigara güruhum ile tuvalette sigara içerken çekilmiş bir fotoğrafım bile var. Yıllardır gururla sakladım onu. Belki bir ara tekrar bakarım.

Sonra üniversite yılları, sigara için finans sorunlarını göz ardı etme çabaları. Sigara bulma konusundaki üstün çabalarımı başka konulara kaydırsaydım neler başarırdım acaba? Denemek gerekirdi.

Belirgin bir zamandan sonra gerekeni yaptım, büyük bir bilinç ve inanç ile sigarayı bıraktım. Evde, şu anda hiç bir koşulda sigara içilmiyor. Onu, ailece, mümkün olduğunca, yaşamımızdan uzak tutmaya çalıyoruz. Evde çocuğumuz var. Bu bile sigaranın bırakılmasını gerektirecek önemli bir nedendir. Tek neden bu olsa bile!

Bazen kızıma söylerim; “aman sigara içme” derim. O da tüm içtenliği ile “asla içmem” der. Sakın benim yaşadıklarım ile benzer bir süreci, onun yaşayacağını düşünmeyin. Yaşamamak zorundadır. Arada küçük ama önemli bir fark var çünkü. Ben yüzüne dumanı üfleyip, sigara ile dans etmiyorum onun karşısında. Sigara içmemekle, çocuğuma "sigara içme" deme hakkımı elimde tutuyorum.

Ama çevrede hala çok sigara içen var ne yazık ki! Umarım zamanı geldiğinde kızıma ya da onun çevresindeki diğer çocuklara o müthiş(!) teklif yapılmaz. Çünkü bir teklif büyüyenler arasında zincirleme bir kabulün tetikçidir.

9 Şubat sigarayı bırakma günü.

Bu günün herkese sigarayı bırakmak için bir neden olmasını diliyorum. Olsun ki, çocuklarımız, sigara içmeyenlerimiz, "bir adet sigara" teklifini yapacak kişiyle karşılaşma şansını bulamasın; olsun ki, zaten içmeyenlerin, zaten içenlerle karşılaşma oranı düşsün; olsun ki, yukarıda bahsettiğim kişi için aklımdan geçen temennim gerçekleşsin.

(1) : Zararım kendi seçimindir :
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=61894
(2) : Fotoğraf. Özelikle sigarayı gösteren bir görsel kullanmadım. Yazının fotoğrafı kime ait bilmiyorum. Linki:
http://img385.imageshack.us/img385/2826/bakmanz1.jpg
(3): Goethe'nin Faust'u için küçük bir bilgi:
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=61380

 
Toplam blog
: 136
: 1494
Kayıt tarihi
: 16.02.07
 
 

Yaşam ışığını 1968 yılında Bafra’da gördü. İnşaat Mühendisi ve aynı sektörde yazılım geliştiren bir ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara