Civciv çıkacak kuş çıkacak

Yaklaşık üç-beş ayda bir basında bir bedelli furyasıdır başlıyor. Bir kaç gün sürüp sonra konu kapanıyor.Bedelli askerlik ülkemizde en çok sömürüye açık konulardan biri. Konunun sömürgenleri ise her kesim. Peki burda sömürülen kim? Elbette her zaman ki gibi GENÇLER. 

Şimdi sömürgenleri sömürgü şekillerine bir bakalım : İktidar civciv çıkacak kuş çıkacak misali her seçim ve referandum öncesi bu konunun bir şekilde basında yer almasını sağlayan başsömürgen. Ordu elimde yeterli asker yok deyip topun taca atıldığı yerdeki yardımcı sömürgen. Oysa elinden gelen her imkanda tecil yapanda aynı kurum çünki söylenenin aksine ülkede askerlik yaşı gelmiş genç ihtiyacın çok üzerinde. Ana muhalefette burada sömürülecek bir şey olduğunu Kılıçdaroğlunun gelmesiyle farketmiş olacak ki o da son zamanların en aktif sömürgeni oldu. Bunlara ilaveten ucuz milliyetçilerin "ölen şehitler" edebiyatı yaparak ölenler boşuna mı ölüyor diyerek hem şehitleri hemde konuyu sömürmesi var. Son zamanlarda partilerinin eylem ve fikirlerinin tasvip etmesemde bu konuda en tutarlı şahıs ise Devlet Bahçeli gözüküyor, kendisini tebrik etmek lazım. 

Ülkemizde yüksek eğitim alan her gencin bildiği gibi her fırsatta askerlik tecili yapılabilecek imkanlar önünüze konur. Liseyi bitirirsiniz üç yıl bir tecil verilir, üniversiteyi bitirirsiniz birkaç yılda orda verilir, birde yüksek ihtisas yapayım derseniz bakmışsınız yaşınız otuzlara merdiven dayamıştır. Bu arada bir de evlendiyseniz veya iş hayatına başladıysanız askerlik sizin için kabus olmaya başlar. Türkiye gibi bir ülkede mutlaka bir yerden kredi borcuna girmişsinizdir, üç-beş ay bile işsiz kalmaya dayanacak mali yapınız yokken askerlik vakti çattığında birden en azı altı ay askere nasıl gidebilirsiniz? Bu durumdan kurtulmaya çalışır battıkça batarsınız. 

Bu senaryonun üniversite terkini, ailesine bakmak zorunda olduğundan gidemiyenlerini düşündüğünüzde sorunun direkt ilgilendirdiği insan sayısı yüzbinleri ve ailelerini de hesaba kattığınızda milyonları bulur. Bu durumda iken gitmek zorunda olanlar evlerini eşyalarını bir yere taşır, eş ve çocukları bir yakının yanında sığıntı durumuna düşer. Eşine maddi olarak bakamadığında psikolojik sıkıntı daha da büyür. Bu psikolojik durumda olan bir askerden de ne kadar verim alınabilir? İnternette yazılıp çizilenlere bakılırsa bu çıktı çıkacak muhabbeti bir dört yıldır var ve bu sırada nede olsa çıkacak diye kaçak ve bakaya durumuna düşenlerin altüst olan hayatlarının manevi sorumluluğunu bu idareciler nasıl taşıyo biliyor doğrusu anlamak çok zor. 

Zamanımızda batılı gelişmiş ülkelerin tamamına yakınının profesyonel orduya geçtiğini göz önüne alırsak geç bile kaldığımız profesyonel orduya geçiş bedelli tartışmalarını kökten bitirecektir. Aslında profesyonel ordu fikri ülkemizde de çok yeni değil. En azından benim hatırladığım PKK ile mücadelenin kızgınlaştığı 90 ların ortasından beri bu ve benzeri tartışmalar var. O zamanlar cılız seslerin dile getirdiği profesyonel orduya geçiş artık bugünlerde ekseriyetin kabul ettiği bir fikir haline gelmiş durumdadır. Dünün aksine bugün mecburi askerliği savunan sesler cılızlaşmıştır. Her mesleğin giderek uzmanlık dallarına ayrıldığı asrımızda aslında hayati mesleklerden birincisi olan ordunun uzmanlaşmaması abestir. Profesyonel 7/24 çalışan teröristin karşısıda 15. ayında da olsa hala acemi olan askeri koymak değil onun gibi 7/24 çalışan bir askeri uzman personeli koymak gerektiğini her izan sahibi kabul etmektedir. 

Düşüncem artık bu bedelli tartışmalarına bir son vermek için sömürülen gençlere cevap olarak son defa bedellinin çıkıp sonra da ilgili kanun lağv edilerek artık bir beklenti oluşturmasına son verilmeli, ordu hızla profesyonel düzene geçmelidir. Şahsen mecburi askerliğin hemen kalkmasını beklemiyorum. Varılması gereken nokta ise, lise ve üniversite mezunlarına üç aylık bir temel askerlik kampına alınarak temel askerlik eğitimi verilmesidir.