- Kategori
- Kitap
FARKINDALIK - Betik Okumaları
Bu yazımda Prof. Dr. Ekrem Çulha ve Uzman Klinik Psikolog Şakir Ernas'ın kaleminden çıkmış, ilk basımı Ekim 2018'de gerçekleşmiş olan Farkındalık - Mutlu Olma Sanatı ve Yaşam Sevinci adlı kitaptan bahsedeceğim.
Hani bazı kitaplar vardır, modası, tarihi olmaz. İnsanlığın her döneminde alınıp okunabilecek, okunduğunda iyi hissettirecek, fayda sağlayacak, güzele, iyiye yönlendirecek kitaplar. "Farkındalık" da tam olarak o kitaplardan. Bu iki işinin erbabı insan bir araya gelerek birey ve toplum faydacılığını gözeterek çok güzel bir eser ortaya koymuş. Hadi gelin, birlikte kitabı daha yakından inceleyelim...
Kitabın içeriğine baktığımızda, birçok bölüm bulunduğunu, bunların da başlıklar ile ayrıldığını görmekteyiz. Her konunun üzerinde, ünlü filozof, psikolog, bilim insanı, veya tanınmış kişilerden özlü sözler verilerek içerik zenginleştirilmiş. Lakin burada olumsuz bir değerlendirme yapmam gerekiyor ki, çoğunlukla konulan özlü sözlerin, anlatılan konu ile pek alakası olmayışı olacaktır. Belki de yazarlar o sözleri genel itibariyle, anlatmak istedikleri konudan bağımsız bir amaçla eklemişlerdir, lakin benim biraz gözüme batan bir durum oldu.
Kitap; psikoloji, içsel dönüşüm, öz değer, çocuk eğitimi, iletişim, evlilik ve dahası birçok, bireysel ve toplumsal önemli konuya değinmektedir. Tek bir alanda kendini sınırlamayıp birçok mühim konuyu ele alması, kitabı daha geniş kitlelere sevk edecektir, daha fazla fayda sağlayacaktır, kanımca. Yazarlar, anlatmak istediği her konuyu olabildiğince yalın ve sade, herkesin anlayabileceği bir dil kullanarak yazmışlar. Bu benim, kurgusal olmayan, bilgi veren kitaplarda önem verdiğim bir özelliktir. Çok fazla terim ve bilimsel verileri kullanmak, yalnızca o alan ile ilgilenen insanlara hitap eder. Kitabın dilinde böyle bir artı bırakıyorum lakin gözüme çok batan bir şey vardı ki, bir kitap için en önemli unsurlardandır: Yazım ve noktalama yanlışlarının ciddi oranda yanlış/eksik olduğunu görüyorum. Bu, kitabın akıcı bir biçimde okunmasını engelleyen olumsuz bir durumdur. Bu tarz kitapların, (bana kalırsa her kitabın) editöryel çalışma almalarını yeğlerim çünkü öteki şekilde ne anlatılmak istendiği pek anlaşılmayan paragraflar meydana gelebiliyor. Özellikle kitabın son sayfalarında İngilizce klavye kullanılarak yazılmış paragraflar okudum ki bunları görmek beni çok üzdü, içerik kadar aktarma kısmına da özen gösterilmesini isterdim.
"Farkındalık" kitabında anlatılan her konu için, günlük hayatımızdan güzel ve ikna edici örnekler verilmiş. Bu çok güzel zira bu şekilde anlatılanlar havada kalmamış, somutlatmış olmaktadır. Şimdi size kitaptan, çok beğendiğim parçaları alıntılamak isterim.
"Zihnimizde sürekli tekrar edip güçlü bir istekle hayal ettiğimiz düşünceleri, sinir sistemimiz gerçek olarak algılar ve bir süre sonra da gerçekleştirir. Bu nedenle neye inanırsak ona göre yaşarız."
Bu parçaya kesinlikle katılıyorum, ne düşünürsek "o" oluruz...
"Mutlaka bir çözümü var ve ben göremiyorum, şimdilik göremiyorum deyin. Ve asla pes etmeyin..."
Yazar Ekrem Çulfa, sorunlar karşısında olumsuza odaklanıp yerimizde saymamamızı, kendimizi yıpratarak depresif bir ruh haline girmememizi, çözüme odaklanarak mantıklı bir şekilde düşünmemizi tavsiye ediyor.
"Bilinçaltlarında birbiriyle savaşan duygu ve korkulara değil, birbirini tamamlayan duygu ve korkulara sahip kişiler daha çok mutlu olabilirler."
Ruh eşi başlığı altındaki konudan bir tanımlama, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
"Kendi öz benliğiyle barışık olmayan kişi, yalın halde kaldığı kendi özüne maruz kalmamak için çeşitli ritmik hareketler, yoğun uyarıcılı fanteziler kurma, çeşitli davranışlar sergilemek veya taşıdığı araçlarla meşguliyet içerisine girer. Aslında bu durum, bireyin öz benliğini izole etme davranışıdır."
"Kendi öz kimliğiyle tanışmayan bir birey, kendisini aynada garip görür, sesini kayıt ettiğinde de aynı durumu yaşar."
Yazar Şakir Ernas, öz benlikle baş başa kalma üzerine yazısında çok önemli noktalara değinmiş, buz dağının arkasındakileri göstermiştir.
"Kişinin kendi varlığını diğerlerine kanıtlama çığlığını, küçüklüğünde kulaklarımızı tıkadığımızda onlar da kendi varlığını göstermek için yıkıcı davranışlara başvurmak zorunda kalıyor. Sağlıklı bir kişilik gelişimi için bireyin sırtını yaslayabileceği birilerine aidiyet duyması, değerli biri olarak çevresinde kabul görmesi ve en önemlisi özel, eşsiz biri olarak bunun hayatında önemli bir yerlere sahip kişiler tarafından sevildiğini bilmesi, algılaması ve anlaması gerekir."
Kitapta altını çizdiğim daha birçok kısım bulunmakta, eminim ki siz de okuduğunuzda kaleminizin kapağını sürekli açıp kapayacaksınızdır. Ayrıca eserde, yer yer bilindik-bilinmedik kurgusal, gerçek hikayelere yer verilmesini büyük bir artı olarak değerlendiriyorum. Özellikle gerçek yaşanmış hikayeler ve o hikayeye dair gerçek fotoğrafların okuyucuyla paylaşılması çok güzel bir detay olmuş. Bu durumun okuyucuya daha fazla motivasyon, olumlu his, ve inanç vereceğini düşünmekteyim.
Son olarak değerlendireceğim nokta, bazı kısımlarda iki kez farklı yerde tekrara düşülmüş. Yani kullanılan bir söz/paragraf tekrar başka yerde de kullanılmış. Bu belki teknik bir hata, belki de yazarların, o içeriğe de uyduğu için bilerek yaptıkları bir oluşumdur. Bunu tam bilemediğim için, olumsuz bir nokta olarak değerlendirmeyeceğim.
Ben "Farkındalık" kitabını çok beğendim. Yazımın başlarında da belirttiğim gibi, modasız ve zamansız bir kitap olduğunu düşünüyorum. Benim baş ucu kitaplarımdan olacağı kesin. Çünkü kitabın her bölümü bana umut, motivasyon, inanç aşıladı, ruhuma iyi geldi. "Farkındalığımı" gerçekten artırarak aynı olayları başka bir pencereden izletti. Kitabı size de tavsiye ediyorum, umuyorum ki sizin de "farkındalığınızı" artıracak, sizi daha mutlu bir birey yapacaktır.
Bir sonraki kitap yorumumda görüşmek üzere...
Esenlikler.
Zeynep Uluç