Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '06

 
Kategori
Blog
 

Yumurtayı tanımak için yumurtlamaya gerek yok

Yumurtayı tanımak için yumurtlamaya gerek yok
 

Efendim, dünkü yazımı "Eyvah Sema Hanım Geliyor !!!" başlığı ile yazmış ve Milliyet Blog sayfalarına mütemadiyen yazı gönderen bir Değerli Hanımefendi blog yazarını, içine bana yanlış ve ters gelen noktalarla ilgili samimi eleştirilerimi de kattığım görüşlerimi yansıtmaya gayret etmiştim. Tabi bunları yaparken de nezaket ve medeniyet sınırlarını aşmamaya, aşmayı da bırakın yanına bile yanaşmamaya özen gösterdim.

Değerli Hanımefendi'den tam da beklediğim tarzda tepkiler aldım. Gerek yazıma göndermiş olduğu yorumda gerekse bir karşı yazı olarak kaleme aldığı "Aydın Sevinç Bey İyi ki Varsınız" başlıklı naif yazısında son derece üsluplu ve seviyeli bir şekilde karşı görüşlerini beyan ettiler. Son derece saygı duyuyorum, kabul etmesem de. Uygarlık ve insanlık da bu olsa gerek sanıyorum.

Ancak üzülerek gördüm ki söz konusu yazıya gelen yorumlarda, yumurtayı tanımak için yumurtlamaya gerek bırakmayacak cinsten yaklaşımlar maalesef yine vardı. Benim göstermiş olduğum bu tepkiyi -ki eminim bir çok kişi aynı rahatsızlığı yaşamakta, bunu da birazdan açıklayacağım- Milliyet Blog ortamında bir köşe kapmaca oyunu oynama psikolojisi seviyesizliğine indirgeyebilme talihsizliğini gösterenler oldu. Es'efle karşılıyorum, üzülüyorum. Maalesef blog yazarı Hanımefendi de malum yoruma verdiği cevapla bu abes yaklaşıma bilerek ya da bilmeyerek çanak tutmuş oldu. Yorumdaki, "Koskoca alana sığamama tedirginliği" sözleri ise başlı başına bir trajikomedi unsuru. Neyi paylaşıyorsunuz efendim, Karun Hazineleri'ni mi? Güldürmeyin Allahaşkınıza bizleri.

Bir diğer yorum yazan okur da olaya enteresan bir feminen boyut katmış ve yine maalesef ki blog yazarı Hanımefendi de bu basit yaklaşıma, kendisinden beklediğim duyarlı tepkiyi veremeyerek beni şaşırtmıştır. Efendim lütfen etmeyiniz, eylemeyiniz. Bu ortam bir kadın-erkek savaş yeri, güç ve gövde gösterisi alanı falan değildir. Benim, sisteme kayıtlı olan okurlarımın tam yüzde altmışı bayanlardan oluşuyor ve ben bu durumdan inanılmaz memnun ve mutluyum. Bu rakamları da daha birkaç gün önce kaleme aldığım bir yazımda açıkladım. Aynı, yorum yazan okur, bu yarışı kazanması için Hanımefendi'ye avami tabirle "gaz vermeyi" de ihmal etmiyor bu arada. Benim yazıma koyduğum ve çok ince bir mesaj taşıyan yarış otosu resminin bu kadar tersinden anlaşılıp ve yorumlanabileceğini bilseydim inanın oraya bir yumurta resmi koymayı tercih ederdim. Tanımak için. Yazar Hanımefendi, bu enteresan yoruma verdiği cevapta "bol bol mesajlarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum, bütün bayanlar adına" diyor. Yazık. Keşke bu konuyu, bu kadar basite indirgemeseydiniz. Oysa ki ben ve benim gibi düşündüğünü çok iyi bildiğim bir çok yazar ve okur bu ortamdan çok daha farklı şeyler bekliyorduk, bekliyoruz. Neyse sağlık olsun.

Kendi isteği üzerine mesajını yayınlamadığım ve ismini veremeyeceğim, çok başarılı bir blog yazarı/okurum, çok enteresan tespitlerde bulunmuş, bu sabah bilgisayarımı açtığım da okudum. Yağmur gibi yazı yazılmasından, yazılardaki imla ve gramer hatalarından ve çok yazı yazmanın bu işi iyi yapıyor olmanın kıstası sayılması yanılgısından rahatsız olan yüzlerce okur gibi. Benim konuya yaklaşım tarzım, yazı dilim ile ilgili de son derece olumlu görüşlerini paylaşmış, bunlar bana kalsın. Kendisine teşekkür ediyorum.

Yine bana gelen yorumlardan birinde bir değerli okur, son derece enteresan ve şık bir dilekle sözlerini bitiriyordu: "Melekler kaleminizden öpsün." İnanılmaz güzel, inanılmaz naif. Mesela bu üç kelimelik cümle bile uzun uzun yazılmış üç tane blog yazıdan daha çok şey anlatabilir, daha fazla bir şeyler hissettirebilir değil mi okuyana? Aynı yorum yapan okur, fotoğraftaki aracın bana mı ait olduğunu sormaktaydı? Bu soru da inanılmaz yerinde ve doğru bir soruydu? Fotoğraftaki mesajımı alan çok okurum olduğuna adım kadar eminim. Ben de cevaben dedim ki: "Böyle bir araca maalesef ya da çok şükür ki pilot olma şansını ya da talihsizliğini hiç yaşamadım."

Olay budur efendim. Bu yazımın fotoğrafındaki mesaj da sanırım gayet iyi anlaşılır ama ben yine de özellikle, Hanımefendi'ye yukarıda bahsettiğim yorumları yazan iki okur için açıklama ihtiyacı hissetmekteyim: Bu yazı, bu konu ile ilgili yazdığım son yazıdır.

Bundan sonra, bugüne dek olduğu gibi, uzun zamandır, uzun uzun üzerinde çalışıp yazdığım, defalarca üzerinde düzeltmeler yaptığım, verdiğim bilgilerin doğruluğunu farklı farklı kaynaklardan araştırdığım, teyid ettiğim ve her biri için inanılmaz emek verdiğim, her birini adeta çocuğum gibi sevdiğim ve üzerine titrediğim onlarca yazımdan; bir çiçek buketinden bir dal çiçek seçer gibi seçip her gün bir ya da iki tanesini yayınlama, lütfeden okurlarımla paylaşma politikama, bu çizgimde yürüme kararlılığıma ısrarla devam edeceğim. Çünkü, bunun doğru olduğuna inanıyorum.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..