Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Aynadaki güvercin

Aynadaki güvercin
 

Gitmek, kolay olanı seçmekti, gitmedi. Arkasında onca gürültü patırdıyı, koparılan fırtınayı geride bırakmaktı gitmek... Çocuklarını ve eşini alıp da savrulmaktı bir yerlerlere. Kendisini hedef gösterenlere de yaranamadı, hedef gösterenlerin sandığı gibi " karşı taraftakilere de " . Oysa aynaya bakınca karşımızda görülen aslında bizim tarafımızda olandı. Ayna bir yanılsama idi sadece. Ayna bize sadece suretini gösteriyordu ve o bizim yanımızda, bu topraklarda olmayı seçmişti.

" Bu ülkede güvercinlere dokunmazlar " demişti yazısında... Ve bu ülkede güvercinlerin de katledildiğini gördük, sokak ortasında, Agos'un tam önünde. Boylu boyuna uzandı, yere yüzüstü kapaklandı. Canlı yayına geçti televizyonlar, son dakika haberi geçti ajanslar. " Vuruldu " dediler, bir güvercini vurdular. " Havanın kurşun gibi ağır " olduğu bir gündü İstanbul'da. Kurşunlar sıkıldı... güpegündüz, bir çift güvercin havalandı gökyüzüne, kanatlarında bu coğrafyanın üçbinyıllık öyküsü. Bu öyküyü yazan başka bir güvercindi yerde yatan... O andan sonra yer, gök güvercin oldu. Her yerde güvercinlerin kanat çırpmaları duyuldu. Üçbinyıldır birarada yaşayan bu güvercinler bu kez yerde boylu boyuna yatan güvercine ağladılar... Sıklaştırdılar aralarındaki boşlukları, sıklaştırdılar ki işlemesin bir daha kurşunlar. Üç kurşun yarası üçbinyıllık kardeşliği yıkmasın... Sıklaştırdılar aradaki mesafeyi, araya yılanlar, çayanlar girmesin, akrepler yuva kurmasın bir köşelerde...

Sonra bir kamera beyaz örtü altında görünen bir çift ayakkabıya odaklandı. Sağ ayakkabının altındaki yırtık görüldü. Binlerce yıllık kardeşliğin üzerine binlerce tonluk yük bırakan üç kurşunu sıkan yada sıktıranlar, bu yırtık ayakkabıyı görecek insanlıktan neden nasiplanmedi? Bizler bu coğrafyadan kara Afrika'ya, Arabistan çöllerinden Viyana kapılarına medeniyet, hoşgörü taşıyan bizler, ne oldu bize?Neden güvercinlere, güvercinlerimize sahip çıkamıyoruz? Nedir bu tahammülsüzlük, kendinden olmayanı linç etme kültürü? Ve neden güvercinlerimiz kadar da çakalllar, akrepler de dolaşıyor etrafımızda? Bu nefret, bu kin yarın hangi güvercinin kanadına göz dikecek...?

Sağ ayakkabısı yırtık da olsa asaletini 1000 dolarlık rugan ayakkabılara, milyon euroluk ödüllere değişmeyen, bu topraklara inanan, bu toprakta binlerce yıldır birbirine karışan ve kaynaşan, bu topraklara inanan asil güvercin; sanma ki bir daha kanat çırpamayacaksın, sanma ki boğazın karşı yakasına uçamayacaksın, sanma ki bundan sonra kardeşler birbirine karışamayacak, bir araya gelemeyecek, alışveriş yapıp da kız alıp vermeyecek.. Bugünden sonar inadına daha çok kaynaşacağız, hepimiz beraber kanat çırpacağız engin gökyüzünde, terketmeyeceğiz bu toprakları. Birimiz hepimiz oluruz da ayrımız gayrımız olmaz bundan sonra. Yürüdüğün yol ayakkabını yırtmış da olsa, kanatlarına kurşun da sıksalar bil ki geride ben varım, biz varız. Biz güvercinler " bir gider bin geliriz " ...

Not: Bu yazı not defterine karalandığında katil yakalanmamıştı. 17 yaşında linç kültürünün bir parçası olan bir delikanlı katil, yakalandı. Bugünden itibaren gençlerimize ne yaptığımızı, onları nasıl bir nefret ve ölüm makinası haline düşürdüğümüzü oturup düşünmemiz ve önlem almamız gerekiyor. Yarın çok geç olmadan..

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..