Yılbaşına birkaç gün kala, uzun zamandır yapmaya hem istek hem fırsat bulamadığım şeyi yapmaya itilim hissettim… Evet birbirmize bağlı olduğumuz için içinizdeki her acı bende de bir his uya..
İşte !!! İçimden geçenlerde ses bulamayıp fısıltılardan yazıya dökülenler... Yorgunum, sizin kadar... Kızgınım dünya kadar.... Bazen son derece güçlüyüm ve bir an sonra bi..
Bir nefeste Bir iki derken zaman durur, insan maddeyi savunur, ruh bu ya devinir durur... Uyur zannettiğin her an artarak akar ve seni içine alırken başlar her düşünüş. Keskin ilhamları duyd..
Var.Başka bir şey var… Her acının altında, her yalnızlığın yanı başında, her siper alınışın ardında başka bir şey var… İlham veren, yaşama kuşandıran ve her seferinde seni uyanışından uyandır..
Ne çok musallat enerjiler, hayır kelimesine tutuklu zihinler, hedefe kilitli yürekler ve yapışkan davranışlar görebiliyoruz. Ne çok zorlayıcı, ısrarcı ve baskılayıcı insanlarla karşılaşabiliyoruz.
Mahkûm gibi düşünüyoruz...Yargılanmış, adanmış ve yaşama infaz edilmiş gibi…Ruhun özgürlüğünü bedene hapsetmiş gibi, oysa düşünceler evren gibi, ses gibi, sen gibi, ben gibi, o gibi… Su..
Öğretirken öğreniyoruz…Birilerine anlatırken, öneride bulunurken, büyüyoruz, gelişiyoruz, olgunlaşıyoruz. Uçsuz bucaksız bir kum sahilinde birkaç kum zerresi olabiliyoruz sadece. O yüzden seviyoru..
Bir toplulukta, işyerinde, evinde, arkadaşlarınla olduğunda, hatta en önemlisi kendinle baş başa kaldığında; Sen nesin, kimsin? Kendini suçlarken mi, savunurken mi buluyorsun? Kızarken mi, kabullenirk..
Kızgınım duygularıma, epeydir gelmediler ziyaretime. Ondan suskun parmaklarım, ondan yalnız icatlarım. Bugüne dek durgundu içim; oysa şimdi dinmiyor sicim. Öyle bir haykırasım var ki, öyle bir kıza..
Tarifi yok bu hissin…Belki siyah çerçeveli gözler, koyu bir makyaj, kara kostümler, sahne kokusu ve The Phantom of The Opera...Olsa olsa yaşanası var bu kıssanın, karşılaşmalardan çıkarımı..
İstanbul'da yaşayan bir levantenim, yeni özler, sözler, gözler tanımayı, farklı bakış açılarını p..