Gördüm, Tıpkı bir ejderha ayakları gibiydi ayakları Kocaman, Ürkütücüydü başı Ve dev gibiydi boyu Kaldırdım başımı Başımda sonsuzluğu korkunun Güneş sırt..
Gölge düşüyor güne bir an her yer kapkaranlık oluyor, aksam desen değil saat 13.00 suları. Taksimdeyim, sokak araları kafeler dolu dolu. Güneşi görüyorum, hiç selam vermiyor! Acaba herkesi görüy..
2010 Ekim sonu.. Bu onu dört veya beşinci ziyaretim. Her seferinde unutuyor beni, ama tanırmış gibi bakıyor yinede gözleri.. Onun adı Fatma Körbahtiyar. Fatma nine, Kurtuluş Savaşında Kuvay-..
Pendik’te bir hastane odası, içinde yatan 65 yaşlarında bir akıl hastası, Çevirmiş kafasını çağırır geleni geçeni, gidip sorarsın nedir derdi tasası, Buyur teyzem demeye kalmadan "g..
Ben yazarların çiçekleri anlatmasını severim en çok… Manolyaları, kasımpatıları, Ortancaları. Ne zaman okusam yanı başımda açmıştır sanki kokusuna, güzelliğine, büyüsüne kapılıveririm. Romantik..
Direniyorum ıssızlığına, duygusuzluğuna Veremediğim cevapların soruları dahi olmayışına Ve sorgu halinde duran bir aşkın inatla çekip gitmeyişine Kızıyorum Yakıy..
İSTANBUL ve BEN -2- Gece tüm tazeliğiyle gündüzün onu alıp götüreceği ânı bekleyen bir gelin gibi sessizce dua etmekte, gündüzse çapkınlığa doyamayan sorumsuz bir damat gibi yine gelmek bilme..
Rüzgâr kapar gözlerimi Bilemem ki neredeyim ben Nereye bu koşturmaca Kulağımda topuk sesleri Ayaklarım havada Ben; Uçuşan rengârenk hayaller gibiyim Sonunda durur..
Üsküdar’da başlıyor bugün kelimelerim Dudağından dökülüyor tepede bir yokuşun Korku beyaz atıyla çekip alırken aşk’ı Bir marş gibi dilindeyim bütün sokaklarının Derken bir vapur..
Yorucu bir günün ardından ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi usulca... Kapı ise öylece ardında aralık kaldı, tıpkı bir şeyler söylemek için hazırlanan ama sonra neden susup kalan dudakları gibi. Y..