İzmir’in yoğun temposundan ırağım birkaç gündür. Yollar sakin, trafik keşmekeşi yok. Egzoz dumanları, korna sesleri kaybolmuş. Kentsel yaşama dair hiçbir emare yok. Apartmanların, o beton yığınları..
Üstünde, rengi solmuş, belli ki epeydir kullanılmaktan yıpranmış, bir elbise! Ayaklarında yine eski ayakkabılar. Başını elleri arasına saklamış! Kaldırımın buz gibi taşlarının üzeri..
Hani iç sesin vardır, alır karşına saatlerce konuşursun. Konuştukça dertlenir, dertlendikçe konuşursun. Sen söylersin o dinler. O söyler, söylediklerini bazen kabullenirsin baze..
Sen! Sen… Beş harfe sığdırılmış bir kelime… Sığar mısın? Sığdın mı? Anlamın derin! Yüklediklerin ağır! Gözlerime ilk sen sızdın. Işıkların ile bede..
(Ne)dir Duygu? Duyumsamak değil midir hayatı? Elemi, kederi, sevinci, anıları! Acısıyla, tatlı anlarıyla yaşananları. Tuz buz olmaktır, zaman zaman yürek çırpıntılarının arasında bitesiye, ..
‘’SİMGE GÖKÇİN’’in anısına… Çaresiz Tesellisiz Oysa! Umutla ümit kol kola, sevinci de yanımıza almış ne büyük hayallerle koyulmuştuk yola. İzmir’e doğru… Y..
Mini minicikler, boylarına bakmadan kendilerinden, büyük anlamları yüklenmişler, paha da ağır… Sevinç dalgası gibiler bazen Bazen de hüzün; dağları bek..
Topraktı tüllere bürünen… Yağmur olup güllere nakşeden. Kor idi yangınları alazlayıp, kalplere götüren. An’dı, anı bitiren. An’dı ömürleri tüketen. Adı yok! Titredi gitti...
Mektuplar yazdım… Sayısız… Sayısız duygular döküldü satırların üzerine birer birer. Sarı, pembe, maviydi kâğıtlar. Sümbüller, papatyalar, laleler, mor menekşeler s..
Öyle dalmıştı ki gözleri! Belki yıllar öncesinin mutlu günlerindeydi zihni. Belki dündeydi… Belki bugünde! Kim bilir? Belki de bulamadığı mutluluğun izleri..