AB bizim neyimize?

Avrupa Birliği’ne kabul edilmemiz, sonu iyi biten bir masaldan öteye gidemez. Biz Avrupa Birliği’ne giremeyiz. Ama bunun sebebi ne Fransa’nın engellemeleri , ne de AB ülkelerinin bize ayak diremesidir. AB’ye giremememizin tek sebebi biziz, başkası değil.

Her gelen hükümet AB sürecinde hedef saptırmaktadır. Sanki biz AB’ye girmek için her şeyi yapmışız da, onlar bizi almıyormuş havası yaratılıyor. Şöyle oturalım ve düşünelim. Biz, AB üyesi olmayı gerçekten hak ediyor muyuz?

-Dünyanın diğer bir ülkesinde var mı bilmiyorum ama, hiçbir AB ülkesinde olmayan bir meslek türümüz var. Takipçilik. Trafik Takip Bürosu, Tapu Takip Bürosu. Burada çalışanlara da takipçi deniyor.

Ne işe yarıyor?

Allah muhafaza, bir vatandaşımızın devlet dairelerine bir işi düştü mü, vatandaşın işlerini bu arkadaşlar takip edip bir an önce halledilmesinde yardımcı oluyorlar. Karşılığında da, iş bitim ücreti alıyorlar.

Takipçilerin aldığı bu iş bitim ücretine neler dahil peki?

Evrak takibi, kırtasiye giderleri, işçilik ücreti ve belgesiz harcamalar (rüşvetin belgesi olmaaaaz.)

Vatandaş kendi işini kendi yapmaya kalksa ne olur?

Ya istenilen onca evrağı tamamlayamaz, ya belgesiz harcamaların usulünü bilmez işi yarım kalır, ya da günlerce oradan oraya koşturmaktan kalp krizi geçirip ölür.

Eeeeee. Böyle gül gibi mesleklerimiz var. Millete istihdam yaratıyoruz. Vatandaş işini evinde otururken hallediyor, takipçi koşturuyor. Böylesine tıkır tıkır işleyen bir hizmet ağımız var. Bu AB bizi niye almıyor?

-Dünyanın diğer ülkelerinde var biliyorum ama, hiçbir AB ülkesinde olmayan bir yüzsüzlüğümüz ve rahatlığımız var. Sebebi de koltuk sevdamız.

Hızlandırılmış Tren diye uydurma bir proje yüzünden ülkede asrın tren kazası yaşanıyor, Ulaştırma Bakanı halen görevinin başında.

Maliye Bakanı, oğlu mısır ithalinde vurgun yapsın diye kişiye özel meclisten yasa çıkartılıyor, bakan halen milletin yüzüne bakıyor.

Bir başbakan bir vatandaş ile konuşmasına vatandaşın anasını karıştırıyor, şehidi için yan gelip yatıyordu diyor, çıt yok.

Eeeee. Keçe gibi bir suratımız var. Her ne olursa olsun memlekete hizmet aşkıyla koltuğumuzu terk etmiyoruz. Peki bu AB bizi niye almıyor?

-Dünyanın bazen 2-3 ülkesi bizi geçiyor biliyorum ama, hiçbir AB ülkesinde olmayan bir trafik terörümüz var.

Niye bu kadar trafik kazası oluyor bu memlekette? Yollarımız çok mu kötü? Elbette hayır. Tek neden eğitim sisteminin laçkalığı.

Ehliyet kursuna adını yazdırıp bir tek derse girmeden cebine ehliyet koyan dolu bu ülkede.

Toplam 8 saat direksiyon eğitimi ya alıp, ya almadan trafik canavarı olarak yollara çıkan dolu bu ülkede.

Rampa çalışması yapmadan, gece direksiyon kursu almadan, parayı bastırarak ehliyet alan dolu bu ülkede.

Eeeee. Doğuştan gelen bir araç kullanma yeteneğimiz var ama bu AB bizi niye almıyor?

Kaldırıma tükür yağmur götürsün, elindeki çöpü yere at belediye temizlesin, donla denize gir utanan bakmasın, mümkünse bunları görmek istemeyen bu ülkeyi terk etsin bizimle yaşamasın zihniyeti varken , söyleyin bakalım bu AB bizi niye almıyor?