Tek başına iktidar-2

Bir seçim daha geldi geçti. Sonuç ne olursa olsun, seçim sonuçlarına herkesin saygı göstermesi esastır. Öyle, “bu millet hak ettiği gibi yönetiliyor” veya “ben akıllıyım, onlar aptal” edalarıyla başarısızlıklarını görmezlikten gelenler, eğer aynaya bakıp kendilerine çeki düzen vermezlerse, bir sonraki seçimde ilelebet siyaset meydanından silineceklerdir.

Aynaya bakmaya cesaret edenler şunları görmelidirler:

- Artık atıp tutma devri kapanmıştır. Mazot 1 YTL olacak demekle bu işler olmuyor. Ben gelirsem 1, 5 yılda terör biter, demekle de olmuyor. Nasıl yapacağını adam gibi anlatacaksın ve geçmişinde neler yapmışsın onlara bakacaksın?

- Her şeye muhalif olmakla da bu işler olmuyor. Karşı politika üreteceksin ve bunu da böyle olmaz şöyle olur diye millete bıkmadan usanmadan anlatacaksın.

- Yerli yersiz sesini yükseltmeyeceksin, kavgacı pozisyonuna düşmeyeceksin. Karşı tarafla uğraştığın zamanın iki katı zamanını da kendi politikalarını ve çözümlerini anlatmak için harcayacaksın.

Bu böyle sıralanır gider. Ama can alıcı nokta, işi bozan değil çözüm üreten kazanır sloganıdır.

1983 seçimleri öncesinde rahmetli Turgut Özal, partisinin ekonomi programı hakkında bilgi verirken yapacağı yatırımların kaynağı olarak özelleştirmelerden gelecek paralar olduğunu ve bunun akabinde de Boğaziçi Köprüsünü bile satabileceğini aktarıyordu. Tam bu sırada Necdet Calp, hiddetle araya girmiş ve “sattırmam, kimin malını kime satıyorsunuz” diye Özal’a müdahale etmişti. Sonuç ne oldu? Turgut Özal tek başına iktidar oldu. Niye? Sattırmam sözünün arkasında koskoca bir boşluk bırakıldığı için. “Tamam sattırmayacaksın da sen neyi nasıl yapacaksın acaba?, sorusuna halk cevap bulamadığı için.

Bugün muhalefet liderleri, millete hiçbir konuda somut bir şeyler gösteremedikleri gibi, AKP’nin bir sürü yanlış politikalarını millete hiddetle sayarlarken, doğru olanın ne olduğunu ve nasıl yapılacağını anlatmadıkları için başarız olmuşlar ve AKP’ye ikinci defa tek başına iktidarlığı hediye etmişlerdir. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Öcalan’ın boynuna ip geçireceğiz” diyerek, bu konuda bir politikaları olduğunu halka göstermeleri bile onlara barajı aştırmıştır.

Bence millet doğru olanı yapmıştır. İktidara gelince ne yapacağını bilmediği bir partiyi seçmek yerine, gözünün önünde olan ve bildiği bir partiye oyunu vermiştir.

Ama bu seçimin sonu ne olur, bir dahaki seçime Türkiye hangi şartlar altında gider onu kestirmek gerçekten çok güçleşti.

Seçim sonrası Erdoğan’ın teşekkür konuşmasında Atatürk’ün yolunda, Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda yürüyeceklerini söylemesi gelecek için umut verici bir söylem olduğu kadar, daha ilk günden Bülent Arınç’ın seçim sonuçları hakkında muhalefet liderlerine sataşması ve kışkırtıcı konuşmaları da bir o kadar umut kırıcı olmuştur. Birilerinin Bülent Arınç’a nerede yaşadığını ve kim olduğunu hatırlatması gerekmektedir.

Her şeye rağmen şu anda bizlere düşen görev, hayırlısı olsun demekten ibarettir.

Devamını bekleyip göreceğiz.

Fotoğraf milliyet.com.tr'den alınmıştır.