Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

AB süreci ve Motivasyon...

AB süreci ve Motivasyon...
 

AB kararının Kıbrıs politikalarına endekslenmesi reformların devamı konusunda iç motivasyonu nasıl etkleyecek?

Müzakerelerin 8 fasılda durdurulması ve açılması söz konusu fasılların kapatılması limanların açılmasına bağlanması ister istemez bu soruyu kamuoyunun gündemine taşıyabilecek..

Çünkü; şimdiye kadar reform adına ne yapılmış ise, AB ittirmesi ile yapıldı! Yani şu sözler havada kaldı: Zaten biz bunları ülkemiz için yapıyoruz.

En açık örneği anayasanın paket paket değişiminde verebiliriz. Sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelip nasıl bir anayasa Türkiye'ye gerekli gibi bir arayışın içine hiç bir zaman girilmedi.

Mesela, seçimlere bir yıl varken, cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenilmekte. Bir zamanlar Özal'ın bir dönemini tekrar yaşıyormuşuz gibi izlenimler var.

Yönetimlerde insana ikame; insana öykünme var. Siyasal sistemde değişimin gerekliliğini henüz algılamış değiliz. Güçlü bir parlamentonun seçim sisteminin değişiminden geçtiği bilinse de bu konuda iktidar tarafından bir adım dahi atılmamıştır. Türkiye'nin 1990'larda on yıllarının heba olmasında bu basiretsizlik yatmaktadır. Bu parlamentonun da güçlü olup olmadığını bir şekilde tartışabileceğiz.

Güçlü parlamentolar toplumsal değişimleri gerçekleştirebilecek yaptırımları iç dinamikler ile uzlaşma sağlayarak yapabilmelidir. İcraatları ülke için yaptıklarına inanıyorlarsa..

Limanlardan bir veya ikisini Rum ticaret gemilerine açma konusunda bireysel davranılması o iktidarın güçlü olduğu anlamına gelmez. 1997'ye kadar limanların neden açık kaldığı anlatılamadığı gibi.. Mesela; teskerenin parlamentodan geçirilmesi konusunda K. Irak ile ilgili bir sorunu çok uzaktan seyretmede, daha sonra Lübnan'a asker göndermedeki tutarsızlıkta olduğu gibi.. Birbiri ile çelişkili gibi gözüken iki kararda parlamentonun çok güçlü olduğundan bahsedebilir miyiz?

İktidarın global ve ulusal sorunlar karşısında nasıl bir paradigmaya sahip olduğu kuşkusuz irdelenecektir.

Yolsuzluklar konusunda bugünkü siyaset anlayışının değişimi hususunda da bir arpa boyu ilerleme olmadı! Olamaz. Çünkü; siyasetin rant dağıtan ve paylaşan özelliğinden nasıl vaz geçileceği ya da bu sorunları aşmada şeffaflığın nasıl gösterileceğine dair beyin cimnastiği tarzında dahi fikir tartışmalarına tanıklık edemedik!

AB reformları Kıbrıs politikalarına endekslediği süreç ile bugünkü siyasetin çözüm üretemeyen yapılanması arasında sıkışıp kaldığı taktirde korkarım, 2007 yılında kaos üretilebilecektir.

Bol bol kavgalar seyretmek elbetteki kaderimiz değildir. Ancak, siyaset kültürümüzdeki sorunları kendi dinamikleri ile de çözebilme gücünü ve azmini engelleyen oligarşik yapılanma halen devam etmektedir. Oligarşik yapının çözümsüz ilkesi ''ben bilirim, ben güçlüyüm'' yaklaşımıdır.

AB'nin bu son kararının bu açıdan iç dinamikler için bir motivasyon denemesi olacaktır.

Bu motivasyon denemesini iktidar nasıl yönetecektir?

Önemli olan reformları sürdürerek yapabilecek midir?

Göreceğiz...

 
Toplam blog
: 41
: 1238
Kayıt tarihi
: 08.09.06
 
 

Tarihi kent Niğde'de doğdum. Ankara Üniversitesi S.B.F Basın Yayın Yüksek Okulundan mezun oldum. Ara..